Kabuk Değiştirmeye Çalışan Türkiye Siyaseti

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 4, 2020 / 09:09

Türkiye’de siyaset kabuğu kırmaya çalışıyor. Geçtiğimiz 3 sene içerisinde tüm ana siyasi hareketlerin içinden yeni olma iddiasında olan aktörler çıktı: MHP içinden Meral Akşener, AK Parti içinden Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, CHP içinden Muharrem İnce ve HDP içinden Selahattin Demirtaş. Yeni siyasi aktörlerin pozisyonlarını sırf kişisel hırslar üzerinden okumak eksik olur. Zira toplumun her kesiminde yeni bir siyasete talep var. Çünkü siyaset artık toplumun taleplerini karşılamıyor. İçine düşmüş olduğu kısır döngüde mevcut aktörler pozisyonlarını tahkim etme çabalarının ötesine geçemiyor. Bu da siyaset ortamında birtakım yeni hareketlere yeni söylemlere duyulan ihtiyacı tetiklemekte.
Bu noktada özellikle yerel seçim başarıları sonrası popülaritesi ve halk tarafından aldığı desteği iyice artan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş toplumun yeni bir yüz, yeni bir söylem arayışının içerisinde olduğunun en basit örnekleri. Bu kabuğunu kırma çabası içerisinde Türk siyaseti aradığı, istediği hareketlerle karşılaşıyor. Aslında burada ortaya çıkan aktörler yeni değil eski ancak içinden çıktıkları ya da halen içinde bulunup mücadele ettikleri kurulu düzenden farklı bir şey yapma iddiaları bulunuyor. AK Parti’den çıkan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın başlattığı hareketler, biraz daha eski olmasına rağmen MHP içerisinden çıkıp yeni bir blok oluşturmayı başaran Meral Akşener’in İYİ Partisi yakın geçmişten verilebilecek örnekler. HDP’ye baktığımız zaman Demirtaş’ın yerel seçimlerde çizdiği farklı yol hapiste olmadığı taktirde yine siyaset mecrasında HDP’yi şu anki doğrultusundan daha farklı bir yere konumlandıracağı hissiyatını bende uyandırıyor. İşte bu aktörler toplumun yeni siyaset talebini bir şekilde karşılayıp mevcut siyaset düzeninin kabuğunu kırmaya çalışıyorlar.
Öte yandan bir önemli konu da acaba bu yeni hareketlerin toplumda bir karşılığı var mı? Son zamanlarda Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Muharrem İnce tarafından çıkan 3 adet yeni hareket var. Eylül 2019’da yaptığımız araştırma sonucunda Davutoğlu ve Babacan’ın, Ağustos 2020’de de Muharrem İnce’nin toplum nazarındaki durumları ile ilgili yaptığımız araştırma sonuçlarına baktığımızda İnce’nin diğer aktörlere göre hatırı sayılır bir oy potansiyeli üstünlüğü var. Bu oy potansiyellerine bakarak kesin bir şey söylemek hata olacaktır. Siyasi liderlerin başlattıkları hareketlerde ya da kurdukları partilerdeki önemi tabii ki yadsınamaz ancak bu aslında sadece işin yarısını oluşturmakta. Parti kurulumu ve siyaset üretim araçları daha kompleks bir yapı olup operasyonların nasıl yürütüldüğü bir partinin alabileceği oy potansiyelini etkileyen bir diğer faktör olarak ele alınmalıdır.
Siyasetteki kabuk değiştirme adımını ilk atan isim olan Meral Akşener’e burada ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Burada Akşener ve diğer isimler arasındaki bir temel fark ise şurada yatıyor. Yeni bir siyasi hareket başlattığınızda seçmenlerin oy verme davranışlarında bir değişimi tetiklemek zorunda kalıyorsunuz. Bu tetikleme işlemi iki türden olabiliyor birisi tabandan değişim diğeri ise tepeden değişim. Akşener, MHP’nin 2017 referandumundan önce muhalefet bloğundan iktidar bloğuna geçmesiyle durumdan rahatsız olan özellikle seküler, kıyı kesiminde yaşayan milliyetçi ve ülkücü seçmenin üzerine başarılı bir parti inşası gerçekleştirmişti. İYİ Parti, tepeden yapılan değişimin seçmen davranışı üzerine olan etkisi üzerine güzel bir örnek teşkil ediyor. Öte yandan Babacan ve Davutoğlu için bu durum tam tersi. Partilerinin oy oranlarını ve potansiyellerini arttırmak için tabanı etkileyecek tabanın oy verme davranışlarını değiştirecek bir şey yapmalılar. Bu durumda oy oranlarını kademe kademe arttırmak için özellikle AK Parti seçmeninin çeperini oluşturan geçtiğimiz yazılarımda “Huzursuz Muhafazakârlar” olarak nitelendirdiğim ve bahsettiğimiz seçmen grubunda bir davranış değişikliği tetiklemeleri şart gözüküyor.
Muharrem İnce tarafında ise yerel seçimlerde alınan başarılara rağmen bir türlü memnun edilemeyen bir CHP’li kesim olduğu herkesin malumu. Bu durum İnce’nin alabileceği oy oranlarına da yansıyor her 5 CHP’liden biri parti kurması halinde Muharrem İnce’ye oy vereceğini belirtmiş durumda. Hali hazırda mevcut genel merkezden memnuniyetsiz CHP seçmeni Muharrem İnce için bir taban oluşturuyor diyebiliriz. Öte yandan araştırma sonuçlarımıza dayanarak diğer partilerden aldığı desteğe baktığımızda Cumhur ittifakının %5,7’lik bir kısmı parti kurması halinde İnce’ye oy vereceğini söylüyor ki bunu genele vurduğumuz zaman Cumhur ittifakından %2-2,5 gibi bir oy kaybı söz konusu. Hatırlarsak Muharrem İnce ilk basın açıklamasını yaptığı zaman diliminde iktidara yakın medya tarafından bir destek görmüştü. Tabii iktidar ve ona yakın medya bu hareketin muhalefeti böleceğini düşündüğü için bu desteği vermişti ancak bu tablo aslında iktidar tarafından da o kadar da sevinilecek bir durumun olmadığını gösteriyor.
Son olarak Türkiye siyasetinin kabuk değiştirme çabasında 2023’e doğru giderken başka aktörlerin de siyaset arenasına katılımını görebiliriz. 2023’e doğru giderken kanaatimce yeni, dinamik bir yeşiller partisi kurulacağını, böyle bir partinin özellikle herkesin yere göğe sığdırmadığı Z kuşağında bir karşılık bulacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda 3-4 puan alacak bir yeşiller partisinin genel başkanı ikinci turda Çevre ve Şehircilik Bakanı olmak için pazarlık yapabilir.

Can Selçuki

Kamuoyu araştırma ve büyük veri analizi alanlında hizmet veren İstanbul Ekonomi Araştırma şirkenin Genel Müdürdür.

4 sene boyunca Dünya Bankası Ankara Ofisinde ekonomistlik görevi yürütmüştür. Bu görevi sırasında Türkiye ve Azerbaycan’da kamu ve özel sektör ile rekabetçiliğin arttırılması alanında çalışmalarda bulunmuştur.

Dünya Bankasına katılmadan önce 3 sene boyunca Büksel merkezli Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezinde (CEPS) ekonomist olarak çalışmıştır. Türkiye’de ticaretin rekabetçiliği, bölgesel rekabet ve inovasyon politikaları üzerine makale ve raporları bulunmaktadır. Halen Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) yönetim kurulu üyeliği yürütmektedir.Yüksek lisans derecesini, ekonomi alanında Bocconi Üniversitesi’nden almıştır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top