KAFALAR KARIŞIK

“Türk Lirası en düşük durumda daha inebileceği yer yok. Vatandaş rahat olsun.”
“Bayrak inmeyecek. Ezan dinmeyecek.”
“Türk Lirası’na olan güveni artırıyoruz.”
“Türkiye ekonomisini faiz-kur kıskacından çıkardık.”
“Enflasyonun üzerinden geldiğimiz gibi Karadeniz’deki bu gerginliğin de üzerinden geleceğiz.”
“Eğer ki fırsatçılık yapıp fiyatları dilediği gibi oynatıp yüksek kâr elde etmeyi düşünüyorlarsa başta enflasyon timleriyle üzerlerine gideceğiz.”
“Hiç kimseyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz.”

···

Yedi cümle! Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin açıklamalarından peş peşe gelen yedi cümle!

Vallahi ben bu yedi cümle arasında bir anlam bütünlüğü kuramadım. Hele ki enflasyon ile bayrak ve ezan ilişkisini hiç kuramadım. Bir de hangi enflasyonun üstesinden gelinmiş? Ne zaman gelinmiş? TÜFE’nin %50’yi ÜFE’nin %100’ü aşmış hali ise üstesinden gelinmiş halse bir de üstesinden gelemeseydik ne olurdu onu düşünmek bile istemiyorum.

“Hiç kimseyi enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” Sizi bilmem ama ben baya enflasyonun altında ezilmiş hissediyorum kendimi. Bu ay kira artış zamanı gelen biri, Mart 2022 için yüzde 25,98 olarak belirlenen oranı baz alarak kirasını dörtte bir artıracak mesela. Ya da markete giden biri kampanyalı satışlardan tükenmemişse ayçiçek yağına ödeyeceği para ile enflasyon karşısında ezilip ezilmediğini sorgulayacaktır. Yani özetle enflasyona ezilmediğimizden şeyin haberi var mı? Mesela benim?

“TL en düşük seviyede daha nereye düşecek?” sözleri beni benden aldı. Bu cümlenin neredeyse aynısını dolar kuru 8-9 TL’lerde iken de duymuştum. Sonra yaşananları bir daha yazmaya gerek yok bence.

Ayrıca ülkenin parasının dibe vurmasını bir başarı olarak mı değerlendirmemiz lazım yoksa daha da düşmez diye şükür mü etmemiz lazım orada da bir kafa karışıklığı yaşamadım desem yalan olur.

Faiz – kur kıskacından nasıl çıktığımızı da anlayamadım. Zira devlet eliyle Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarına yönlendirme yapıldı. İçinde bulunduğumuz günlerde KKM’nin bir mucizevi çözüm ya da sihirli formül gibi anlatılması da normal değil. O günün koşullarında işe yaramış olabilir ama ekonomideki her sorunun çözümü gibi sunmak ya da anlatmak yanlış. Netice itibari ile yaklaşık 15 milyar TL devletin kasasından çıkacak. Birikimi olmayan vatandaşın vergisi birikimi olan vatandaşa transfer edildi. Bunu da not düşelim bir kez daha. “Liralaştırma” vurgusu yapılırken bakan kendi ağzı ile “Vatandaş neden KKM’den vazgeçsin ki en kötü ihtimal ile dövizi sabit” bu vurgu ile vatandaş KKM’de kalıyorsa bunun neresinde “Liralaşma” ya da “TL’ye güven” var?

“Türk Lirası en düşük durumda daha inebileceği yer yok. Vatandaş rahat olsun” cümlesi ile “Türk Lirası’na güveni arttırıyoruz” cümlesi arasındaki anlamsal bütünlüğü de yakalayamadım. Güven varsa zaten o cümleye gerek olmaz.

Belki de hata bende, hâlâ bir anlam bütünlüğü arıyorum.

Bir de şunu eklemek isterim…

Bakan Nebati yurt dışı temaslarında yabancı yatırımcılar ile yaptığı toplantılarda iyi niyetle Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelmesini teşvik etmek için söylediği “Yeter ki siz gelin bürokrasiyi de alaşağı ederiz” sözleri yabancı yatırımcı nezdinde Türkiye’ye güven kazandırmaz aksine güven kaybettirir. Dünyanın o tarafında yaşayan yabancı yatırımcı güveni sistemde arar kendisi için kurulan düzende değil. Der ki; “Bugün benim lehime çalışan bu düzen yarın benim aleyhime çalışırsa ne yaparım?”

Onun için iyi işleyen bir sistem kurulmalı.

Keyfiyetten uzak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mine Uzun Arşivi