Kahvede yerli üretim öncüleri

Kahvede yerli üretim öncüleri
Kahve içen yorulmaz! Kurukahveci Mehmet Efendi’nin bu sloganı karşılıyor bizi, Antalya Gazipaşa’nın Kaledran (Galadran-Yakacık) bölgesinde tropik meyvelerle başlayıp kahve ağacı yetiştirmeye odaklanan ve yerli kahve türü...

Kahve içen yorulmaz!

Kurukahveci Mehmet Efendi’nin bu sloganı karşılıyor bizi, Antalya Gazipaşa’nın Kaledran (Galadran-Yakacık) bölgesinde tropik meyvelerle başlayıp kahve ağacı yetiştirmeye odaklanan ve yerli kahve türü geliştirmeyi hedefe koyan serada…

Kahve ağacı yetiştirmek öyle kolay bir iş değil, özellikle de bizim coğrafyanın sahip olduğu iklimde. Türkiye’de daha önce kahve bitkisi yetiştirme denemeleri olmuş ancak bir sonuç alınamamış.

Kahve ağacının hikayesi, bin yıl kadar önceye Etiyopya’da (Habeşistan) keşfedilmesine uzanıyor. 15’inci yüzyılda Yemen’e taşınması, buranın iklimini de sevince “Kahve Yemen’den gelir” türküsüne esin olacak kadar kaliteli kahveler yetişmesiyle devam ediyor hikaye…

Kelime anlamı “keyif verici” olan kahve, bir içecek olarak Osmanlı başkenti İstanbul’a Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaşıyor. Ve pişirme tarzı çok sevilen kahve, Türkiye’de üretilmemesine rağmen “Türk kahvesi” adıyla dünyaya nam salıyor. 1615’te İtalya, 1637’de İngiltere, 1644’te Fransa, 1675’te Almanya bu içecekle tanışıyor. Avusturya ise 1683 Viyana Kuşatması sonrasında Osmanlıların bıraktığı kahve dolu çuvallar sayesinde kahveyi tatmaya başlıyor.

Hollanda bu içeceğin ticari değerini fark ederek Yemen’den aldığı fidanları o dönem kolonisi olan Endonezya’ya götürüyor ve kahve üretimine başlıyor. Daha sonra da Brezilya, Endonezya, Java gibi tropik iklime sahip bölgeler “kahve cennetleri” olarak listeye girmeyi başarıyor.

Bu kısa notlardan sonra Kaledran’daki serada tanık olduğumuz kahve tutkusuna dönelim.

Bahçesinde ve serada kahve ağacı yetiştiren 72 yaşındaki Yaşar Dağtekin, küçük yaşta Almanya’ya gitmiş, makine mühendisi olmuş, çok çeşitli işlerden sonra gastronomi sektöründe finali yapıp Türkiye’ye dönmüş. Antalya Gazipaşa’da Kaledran’da aldığı arazide emeklilik günlerini yaşarken tropik meyve ağaçları yetiştirmeye başlamış ve bunda da hayli başarılı olmuş. Kardeşinin Hollandalı eşinin hediye ettiği kahve ağacı fidanı, kısa süre sonra bu tropik maceranın merkezine yerleşmiş.

Tropik meyve tutkusu sayesinde tanıştığı hayat arkadaşı Antalya Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hamide Gübbük’ün bilimsel katkılarıyla kahve fidanını büyütmeyi ve çoğaltmayı başarmış.

Kahve ağacının doğal ortamı olmadığı Türkiye’de yetiştirdiği kahve ağaçlarıyla haber olan ikili, 150 yıllık Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları’nın üçüncü kuşak yöneticisi Mehmet Kurukahveci’nin dikkatini çekmiş. Kurukahveci, Yaşar Dağtekin ile bağlantı kurup ziyaretine gitmiş. Türk kahvesinin öncü ismi, Türkiye’de kahve ağacı yetiştiriciliğinde de öncü olmak için Yaşar Dağtekin’in bu girişimine destek olmuş.

Prof. Dr. Hamide Gübbük, 2014 yılında Akdeniz Üniversitesi, Batı Akdeniz Araştırma Enstitüsü (BATEM) ve Antalya Tarım Orman Müdürlüğü ile Macar, Yakacık ve Alanya’da tropikal meyve yetiştirme çalışması yaptıklarını, Yaşar Dağtekin ile o zaman tanıştıklarını anlattı. Prof. Dr. Gübbük, kahve ağacı yetiştirmeye nasıl başladıklarını ise serayı ve bahçeleri gezerken anlattı:

“Biz kahve ağacı yetiştirmeye ilk olarak evimizin yanında açıkta başladık. Daha sonra bir tane bitkiyi örtü altına (sera) aldık ve burada bitkinin açıktakine göre çok daha iyi geliştiğini gördük. Bunun üzerine biz bu işi örtü altında yapmaya karar verdik. Çevredekilerin ve medyanın ilgisiyle haber olunca Mehmet Kurukahveci ve eşi Hatice Hanım ziyarete geldi 2019 yılında ve buraya hayran kaldılar. Dediler ki ‘Tamam dünyada üretim olarak çok öne çıkmayabiliriz ama belki kaliteli bir kahve elde edebiliriz’ Biz de ilk aldığımız ürünlerden kahveleri gönderdik. Onların da önerileriyle fermantasyon süreçlerinde düzenlemeler yaptık. Sonra gönderdiğimiz kahvelerle ilgili bize ‘Muhteşem aroma, tat çok güzel’ haberini verince biz de düğmeye bastık. Önceden benim de burada kahve yetişeceğine dair çok inancım yoktu. Hatta Yaşar Bey bana hep söyler, ‘Engelledin’ beni diye. Ama kahve bitkisinin gelişimini gördükçe ben de çok heyecanlandım. Ve bu işe giriştik. Buradaki hedefimiz sürdürülebilir bir yetiştiricilik elde etmek.”

Seradaki yardımcılarının “Yaşar Baba” dediği Yaşar Dağtekin, iki yıllık fidanı gösterirken “Kahvenin olgunlaşıp bardağımıza gelmesi çok uzun bir süreç” diyerek anlattı:

“Nisan mayıs gibi çiçek açar ve ertesi sene haziranda kiraz gibi kızarır. Kahve kirazı deriz. Sonra topluyoruz, yıkanıyor, fermente oluyor ve kurutuluyor. 2020 yılında 60 kilo kadar kahve kirazı işlendikten sonra 10 kilo kadar kahve çekirdeği elde ettik. Çok fire veriyor. Hedefimiz Türkiye’de yetişmiş bir kahve ortaya çıkarmak, Türkiye’ye özel bir lezzet yaratabilmek.”

Prof. Dr. Hamide Gübbük, kahve meyvesi elde etme süresiyle ilgili olarak açık alandaki ağaçlardan 11-12 ayda meyve elde edebildiklerini, sera daha yeni olduğu için çok deneyimleyemediklerini ama tahminen 9 ayda ürün elde edebileceklerini söyledi.

Prof. Gübbük, yetiştirdikleri kahvelerin türünün Arabica olduğunu anlatırken “Bizim şöyle bir avantajımız var. Yetiştirdiğimiz kahvelerin fidelerini kendi tohumundan yetiştirdik. Bu sayede bizim iklime daha kolay adapte olabilecekler. Kendi yerli tohumumuzu üretmiş oluyoruz böylece” dedi. Serada kahve ağaçlarının çevresinde papaya, zencefil, zerdeçal olmasını da şöyle açıkladı:

“Kahve dikildiğinde en az iki sene beklemek gerekiyor. Bu yüzden aralara bu meyve ağaçlarını dikerek bu arada gelir getirici üretim olsun istedik. 100 fidanımız vardı onu üretimle serada 150 fidana kadar çıkarmayı başardık. İleride bu meyve ağaçlarını söküp daha fazla kahve ağacı dikmeyi planlıyoruz. Papayaların bir etkisi de kahve ağacına gölge yaparak onu aşırı güneşten koruması. Kahve bitkisi yarı gölge sever, çok sıcak olmasını istemez. Kahvenin 12-14 saat güneş görmesi idealdir.”

Prof. Dr. Hamide Gübbük, dünyada birçok bölgeyi gezdiğini ancak serada üretim yapılan bir bölge görmediğini de paylaştı. “Benim hedefim ileride daha teknolojik bir seramız olması. Hava durumuna, yağmura göre istediğimizde açılıp kapanabilecek yarı açık bir sera çok daha iyi olacaktır. Sağ olsunlar, Kurukahveci Mehmet Efendi bize bu desteği vermeseydi biz bu noktaya getiremezdik bu üretimi” dedi.

Prof. Dr. Gübbük, 1940’lı yılların başında Türkiye’de kahve ağacı denemesi olduğuna dair literatürde bilgiler olduğunu ama soğuk nedeniyle yetişmediğini anlattı. Küresel ısınma etkisiyle şu an doğal kahve üretim bölgelerinde 2050 yılında kahve üretiminin sıcaklık artışı ve kuraklık yüzünden yarı yarıya azalacağının öngörüldüğünü de paylaştı.

Prof. Dr. Hamide Gübbük, Kaledran’da kahve ağacı yetiştirilmesiyle ilgili üniversite olarak bilimsel çalışma yapacaklarını ve doktora öğrencilerinin olacağını kahve uzmanı olarak yetişeceklerini söyledi. Mehmet Kurukahveci ile görüştüklerinde belki Türkiye’deki ilk üretim kahve tescilini de birlikte yapmayı istediklerini anlattı. (İzzet Doğan / Gazete Pencere)

Mehmet Kurukahveci: ‘Kahvenin sürdürülebilirliği için çalışmaya devam edeceğiz’

Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Kurukahveci, Kaledron’da kahve üretimiyle ilgili süreci anlattı: 

“Kurukahveci Mehmet Efendi, sadece Türkiye’nin değil dünyanın da en eski kahve markalarından biri. 150 yıldır ailemizin dört kuşağını ayakta tutan kahveye karşı sorumluluğumuz büyük. Dolayısıyla kahvenin sürdürülebilirliği için çalışan her platform içinde olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu düşünceden hareketle Global Coffee Platformu’na üye olduk. Bir yandan bu platform çatısı altında kahvenin global sorunlarına çözüm ararken, Türkiye’de de yerel kahve üretim denemelerine destek oluyoruz. 2019 yılında Yaşar Dağtekin’in, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamide Gübbük kılavuzluğunda Antalya Gazipaşa’da başladığı kahve yetiştiriciliği çalışmalarına destek olma kararı aldık. Halihazırda miktar olarak ihtiyacımızı karşılaması mümkün değil, ama bu denemelerin yapılması önemli. Elde edilen ilk mahsuller gayet kaliteli ve Türkiye’ye has bir aroma elde ettiğimizi söyleyebilirim.

Geçtiğimiz yıl Brezilya’da hiç görülmeyen bir don yaşandı, kahve ağaçlarının önemli bir bölümü hasar gördü. İklim krizi sebebiyle, 2050 yılına gelindiğinde şu anda dünya genelinde kahve üretimi yapılan iklim kuşağında üretimin yapılamayacağı öngörülüyor. Özetle, bugün bu denemeleri yapmazsak, gelecekte tedarik zincirinde büyük sorunlarla karşı karşıya kalma ihtimalimizi kuvvetlendirmiş oluruz. Tüm bu karmaşık sorunların çözümü elbette kolay olmayacak. İlk adım, kahveye emek verenlerin ve kahveseverlerin bu sorunlarla ilgili farkındalığının ve sorumluluk bilincinin oluşması. Birlikte düşünerek ve hareket ederek ortak doğruların bulunması için uzun soluklu çaba sarf edilmesi gerekiyor. Kahvenin sürdürülebilirliği için el birliği ve ortak akıl ile çözümler üretmek için çalışmaya devam edeceğiz.”

Dünyanın olmazsa olmaz keyfi, enerji veren stratejik içecek: Kahve

•  1500’lü yıllardan bu yana Anadolu’da da vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan kahvenin sürdürülebilirliğini sağlamak her geçen gün zorlaşıyor. Zira, son derece hassas bir bitki olan kahve ağacı, iklim değişiklerinden de en fazla etkilenen zirai ürünler arasında. Son yıllarda küresel iklim değişikliği sonucunda özellikle Güney Amerika’da kahve hasadında büyük sorunlar yaşanıyor. 2021 yılında Brezilya’da yaşanan don olayı, kahve plantasyonlarına büyük zarar verdi.

• Uluslararası Kahve Birliği’nin (ICO) raporlarına göre, 2050 yılında, bugün kahve tarımı yapılan yerlerin yüzde 70’inde sıcaklık ve yağış değişimleri nedeniyle kahve yetiştirilemeyecek. Oysa dünyada en az 100 milyon aile geçimini kahveyle sağlıyor.

• Buna karşılık, tüm dünyada her gün 3 milyar fincana yakın kahve tüketiliyor. Özellikle Çin, Güney Kore, Japonya başta olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinde kahve kültürünün gittikçe yaygınlaşması, tüketimdeki dengeleri önemli ölçüde değiştirecek durumda. Yüksek nüfuslu bu ülkeler, zaten kısıtlı üretim nedeniyle yükselen kahve fiyatlarını daha da yukarıya çekiyor. 

• Kahve plantasyonlarının parçası olan ağaç türlerinin yaklaşık yüzde 80'inin yine iklim değişikliği nedeniyle "büyük ölçüde küçüleceği" belirtiliyor. Araştırmacılar, mango, avokado gibi meyve ağaçları ile toprak sağlığını iyileştirme yeteneğine sahip ağaçlarda yüzde 56'lık bir kayıp olduğunu açıklıyor. Özellikle Orta Amerika’da kahvenin kırılganlığı nedeniyle küçük toprak sahibi çiftçilerin kakaoya yöneldiği belirtiliyor.

• Bu öngörüden hareketle, birkaç yıldır farklı coğrafyalarda kahve yetiştiriciliğine ilişkin deneme çalışmaları yapılıyor. İtalya’nın Sicilya Bölgesi, ABD’de California ve Florida, Suudi Arabistan ve Türkiye’de Gazipaşa-Anamur bu bölgelerden bazıları.

• İtalya’da 100 yıldır kahve ticareti ile uğraşan Morettino Ailesi, Sicilya’da Palermo Botanik Bahçesi ile işbirliği içinde deneysel bir Arabica kahve yetiştirdiğini açıkladı.

• Kaliforniya’da tarımla uğraşan Good Land Organics çiftliği ise ilk mahsulünü 2020 yılında aldı. Bölgedeki diğer çiftliklere de örnek oluşturan çiftlik, pazarda gördükleri ilgiyi sadece bir iş fırsatı değil; ilerici bir tarım uygulaması olarak tarif ediyor.

•  Suudi Arabistan’da ise bir süredir yetiştirilen kahve alanlarının genişletilmesi için çalışmalar yapılıyor.

TÜRKİYE’DE KAHVE YETİŞTİRME DENEMELERİ

•  Türkiye’de ilk kahve yetiştiriciliği denemeleri 1940’lı yıllara kadar gidiyor. Kurukahveci Mehmet Efendi markasının ikinci kuşak temsilcisi Ahmet Kurukahveci’nin notlarında, kuzey rüzgarlarına kapalı olan Anamur ve civarının kahve yetiştirilmeye uygun olduğuna dair bilgileri var. Oğlu Mehmet Kurukahveci ise, 1980 yılında Anamur Bölgesine yaptığı ziyarette, tamamen kapalı sera ortamında denemeler yapıldığını belirtiyor.

•  Ancak, bugüne kadar yapılan çalışmaların hepsi bireysel çabaya dayandığı için neticelendirilememiş. Markanın üçüncü kuşak temsilcisi Mehmet Kurukahveci, 2019 yılında Gazipaşa’da Yaşar Dağtekin’in çalışmalarını duyunca, çiftliği ziyaret ediyor ve projeye destek olma kararı alınıyor. Özellikle sera altındaki ağacın daha iyi mahsul verdiği ortaya çıkınca, proje genişletiliyor.

•  Sözleşme gereği Kurukahveci Mehmet Efendi, seranın yapımını üstleniyor. Ayrıca, bitkilerin bakımı, yetiştirilmesi ve hasadı için gerekli olan bütçe de yine marka tarafından karşılanıyor. 4 bin metrekare üzerine kurulan seraya 200’e yakın kahve fidanı dikiliyor. Seradaki fideler henüz bir yaşında olmasına rağmen bazı ağaçlarda çiçeklenme ve meyve verme başlamış. Kahve ağaçlarının üç yılda ürün vermeye başladığı düşünülürse, tam anlamıyla verim almak 2023-2024 sezonunda mümkün olacak.

•  Seraya kahve fidanlarının yanı sıra muz, papaya, zencefil, zerdeçal gibi farklı türler de dikilmiş, böylece monokültür yetiştiriciliğin de önüne geçilmiş.

Tarım Bakanlığı desteklese altın değerinde bir ürün ülkeye kazandırılabilir

• Kahve katma değeri yüksek pahalı bir ürün. O nedenle çiftçi için de çok kıymetli. Kahvenin Türk tarımına yapacağı katkı büyük. Bırakın ihracatı, iç talebin bir bölümünün bile yerli üretimle karşılanması önemli miktarda döviz kaybının önlenmesi demek. Zira Türkiye yılda 60 bin tona yakın kahve ithal ediyor. Bunun bir kısmı işlenip tekrar ihraç ediliyor ama büyük bölümü iç piyasada tüketiliyor.

• Tarım Bakanlığı’nın çiftçileri planlı bir şekilde desteklemesi, Türkiye’ye altın değerinde bir ürün kazandırabilir. Bu tür denemelerin daha fazla yapılması, üniversitelerin, ziraat odalarının üreticileri gerek bilimsel gerekse maddi olarak desteklemeleri kısa sürede daha fazla çiftçinin kahve yetiştiricisi olmasını sağlayabilir.

Suna Altan ve Tuğçe Karaca

Tuğçe Karaca: ‘Meyve ve bal aromalı bir kahve yetişti’

Üretim Planlama ve Kalite Yönetmeni Tuğçe Karaca, Türkiye genelinde 60 bin ton kahve ithalatı olduğunu, bunun 20 bin ton kadarının Kurukahveci’ye ait olduğunu söyledi. Karaca, Kaledran’da üretilen kahvenin kalite kontrol çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Geçtiğimiz yıl, bahçedeki açık ağaçlardan 100 kiloya yakın ham ürün elde edildi. Yıkanıp ayıklandıktan sonra yaklaşık 10 kiloluk bir Türk kahvesi elde edildi. Kahveleri bize gönderdiler, yaptığımız kalite kontrol çalışmalarında gayet yüksek kalitede bir ürün olduğunu tespit ettik. Özellikle meyve ve bal aromasının çok belirgin olduğunu söyleyebiliriz.”

Suna Altan: ‘Arçelik’in Telvesi ile Türk kahvesi yeniden popüler oldu’

Kurukahveci Mahmut Efendi markasının iletişim danışmanı Suna Altan, Kaledran bölgesinin çok özel bir mikrokliması olduğunu zaman içinde bu bölgeye has bir tür oluşacağını söyledi. Altan, kahve fiyatlarının dolar bazında katlanarak artmasının nedenlerini de anlattı:

“2020 – 2021 sezonunda yaşanan don nedeniyle rekoltede önemli azalmalar oldu. Buna Uzakdoğu ülkelerindeki kahve kültürünün yükselişi ve pandemi nedeniyle lojistik maliyetlerinin artması eklenince kahve fiyatları dolar bazında ikiye katladı.”

Suna Altan, Türk kahvesinin yeniden popüler hale getiren gelişmenin Arçelik’in kahve makinesi üretmesi olduğunu söyledi, “Kurukahveci Mehmet Efendi ve Arçelik, Telve’nin geliştirilmesinde birlikte çalıştı” dedi.

DÜNYA KAHVE ÜRETİMİ

• Kahve bitkisi suya ihtiyacı olan bir ağaç. Zamanında yağış alması çiçeklenme ve meyvelerin gelişiminde etkili. Kahve yetiştirilen bölgelerde nadiren de olsa görülen don, üretime büyük zarar veriyor. 2021 yılında Brezilya’da yaşanan don olayı, bölgedeki plantasyonlara büyük zarar verdi. Üreticiler yeni yeni toparlanmaya başladı.

• Kahve fiyatlarındaki yükselişin temel sebebi de Brezilya’da yaşanan don olayı. Hemen arkasından patlayan pandemi krizi ile artan lojistik maliyetlerine bir de Uzakdoğu ülkelerinin talebi eklenince, kahve altın fiyatı ile yarışır olmuş.

• Kahve, dünyada petrolden sonra ticaret hacmi en yüksek paya sahip ikinci ürün. Uluslararası Kahve Birliği’nin (ICO) verilerine göre, 1990 yılında dünya kahve ihracatı 93 bin çuval iken (yaklaşık 5,5 milyon ton), 2000 yılında 107 bin çuvala, 2010 yılında 140 bin çuvala ve nihayet 2018-2019 sezonunda 172 bin çuvala çıkmış. Ancak 2019 yılında yaşanan don nedeniyle bir sonraki yıl kahve rekoltesi 165 bin çuvala gerilemiş.

• Brezilya, kahve ihracatında açık ara önde. 2020 yılında 165 bin çuvalın 58 binini Brezilya ihraç etmiş. Bunu 30 bin çuval ile Vietnam, 14 bin çuval ile Kolombiya, 11 bin çuval ile Endonezya, 7 bin çuval ile Etiyopya ve 5,9 bin çuval ile Honduras izliyor. Uganda, 5,5 bin çuval, Hindistan 4,9 bin çuval, Meksika 3,9 bin çuval, Peru 3,8 bin çuval, Guatemala ise 2020 yılında 3,6 bin çuval kahve ihracatı gerçekleştirmiş.

KAHVE TÜKETİMİ

• Dünyada en yüksek kahve tüketimine sahip ülkeler ise İskandinav ülkeleri. Finlandiya kişi başı 12 kilogram kahve tüketimi ile ilk sırada yer alırken, bunu 9,9 kg ile Norveç, 9 kg ile İzlanda ve 8,7 kilogram ile Danimarka izliyor. 

• İstatistikler, Türkiye’de de kahve tüketiminin son beş yılda sürekli artış trendinde olduğunu gösteriyor.  Türkiye kahve ithalatı yanında, ihracatta gerçekleştiren ülkeler arasında. Nitekim 2011-2015 döneminde 136 milyon dolarlık kahve ihraç eden Türkiye, kahve ithalatına aynı dönemde 1 milyar 12 milyon dolar harcamış. İthal kahvenin 2011 yılında 179,4 milyon dolar olan tutarı, aradan geçen 5 yılda yüzde 42 artarak 2015'te 255 milyon dolara yükselmiş.

• Bu yılın ağustos ayı itibarıyla kahve ithalatı sekiz ayda 149 milyon dolar olarak gerçeklemiş. Yılın ilk 8 ayında ithalatta 65,2 milyon dolar ile diğer yıllarda olduğu gibi Brezilya ilk sırada yer alıyor. Türkiye’nin kahve ithalatına ödediği paranın her geçen yıl artması hiç kuşkusuz ülkemiz için her yıl önemli ölçüde döviz kaybı anlamına geliyor. Bu nedenle, kahvenin ülkemiz koşullarında yetiştirilme şansının belirlenmesi ve olumlu sonuç alındığı taktirde ticari üretimine başlanması, ülke ekonomisi açısından önem arzediyor.

KURUKAHVECİ MEHMET EFENDİ

•  Kurukahveci Mehmet Efendi, yılda yaklaşık 20 bin ton kahve ithal ediyor. Bu miktar toplam ithalatın üçte birine tekabül ediyor. Marka, ithal ettiği ürünün yüzde 10’u kavurup, paketleyip yeniden ihraç ediliyor. Başta Romanya olmak üzere (zira onlar da Türk usulü kahve pişiriyor), Kıbrıs, Hollanda, Almanya ve Arap Ülkeleri olmak üzere 60 ülkeye ihracat yapıyor.

• Nielsen verilerine göre Kurukahveci Mehmet Efendi’nin iç pazardaki payı yüzde 49-51 bandında. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son 20 yılda tüketim artıyor. Kahve makinelerinin geliştirilmesi pişirme kolaylığı getirdiği için, tüketimin artmasına olumlu katkı yapmış. Hatta Kurukahveci Mehmet Efendi ve Arçelik, Türk kahvesi makinesi Telve’nin geliştirilmesinde işbirliği yaptılar.

• Kaliteli Türk kahvesi, asidi düşük Arabica denen türden yapılıyor. Bu tür ise, ağırlıklı olarak Brezilya’da yetişiyor. Asidi yüksek kahve ile yapılan Türk kahvesi keskin ve ekşimsi oluyor.