KARADENİZ’İN BATISI (BATIŞI!)…

Doğu Karadeniz sellere, heyelanlara daha alışmış gibidir. Her yıl Bahar aylarından başlayıp doğanın intikam vaktinin gelip gelmediği konuşulur durur. Kastamonu, Karabük, Bartın ve Sinop’un bulunduğu Batı Karadeniz ise biraz daha şanslıdır. Burayı; ben diyeyim 20, sen de 30 yılda bir sel vurur ama tam vurur… İklim değişikliği şimdilerde bütün hesapları alt üst etti. Dedelerin, ataların hesabı da şaştı. Bilim insanlarına göre, bundan sonraki yıllarda doğanın yıkıp geçmesini daha acımasız hissedeceğiz.

Kastamonu’nun Bozkurt ilçesini haritadan silen doğanın intikamında, asıl silah yapımcısının insan olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Dere yataklarını bırakın ev yapmayı, suyun akışını bilerek kesen zihniyet, 20 yıl içinde Bozkurt ilçesini kalkındırdığını iddia etmiş, dere manzaralı konutları, kamu yapılarını modernlik adı altında pazarlamayı başarmıştı. İlçe halkı da halinden memnun ki, yüzde 90 oyla desteğini çok net ortaya koymuş… Artık ‘sözün bittiği yer’ deniyorsa her halde tam burasıdır.
Burada belirteyim; Kastamonu yöresi bu ülkenin cennet köşelerindendir. Coğrafyası, tarihi yapılarıyla olağanüstüdür. Ne devlet ne de insanlarımız kıymetini bildi. Doğu Karadeniz’in başına gelen buranın da başına geldi, betona yenildi.

FÜZE GİBİ TOMRUK!
Bozkurt ilçesini sarsan felaketle ilgili çok yazıldı, çok laf edildi. Yöre halkının ekrandan (yandaş olmayan) haykırışları unutulur gibi değildi. Şöyle diyordu bir yurttaş:
“Sel suları akar giderdi, zarar daha az olurdu. Ama o tomruklar var ya, her biri füze gibiydi. Köprüleri yıktı, evlere düşman silahı gibi daldı. İnsanları burada öldüren sular değil, dere kenarlarında depolanan tomruklar oldu.”
Yörenin geçim kaynaklarından biriydi orman ürünleri. Bölgede unutulan yatırımın tomrukların yerleşim yerinin dışında depolanması olduğu bu felaketle kabak gibi ortaya çıktı.
Sen misin kesen… Tomruklar sel sularına karıştı, orman ürünlerinden ekmeğini çıkaranların tabağına acıyı doğradı.
Sinop’un Ayancık ilçesinde halkla ve orman idaresiyle tomruklar yüzünden yıldızı bir türlü barışmayan Kaymakamın başına gelenler de gerçekten ibretlik… Kaymakamın tomrukların dere kenarlarından kaldırılması için verdiği ama başarısız olan mücadele, bu felakete ışık tutan en önemli tarihi kayıt olarak karşımızda duruyor.

HALK OLMAZSA OLMUYOR
Kastamonu da çok göç veren bir yöremiz. Mesela İstanbul’da Karaköy Perşembe Pazarı’nın olduğu bölgede pazar günleri Kastamonu Pazarı kurulurdu. İstanbul ile sıkı bağları vardır bu yöremizin. Ancak ne gurbettekilerin ne de Ilgaz Dağları’na sırtını yaslayan Kastamonuların doğalarına sahip çıktıkları söylenemez.
Kastamonu’da doğaya aykırı yapılaşmaya ve HES inşaatlarına halk karşı çıkmadı. Bazı yatırımlar için ÇED (Çevre Etki Değerlendirmesi) bile istenmedi.

Cumhuriyet tarihinin en başarısız Tarım ve Orman Bakanı olduğu bir kez daha tescillenen pilot dalgıç Pakdemirli, Bozkurt ilçesinin tepesindeki HES’i akladı, herhalde aklına tomruklar gelmedi.
Acaba tomrukları aklamaya kalksa ne derdi… “Kusurumuz var, tomruklara yüzmeyi, öğretemedik!”
Sizi bilmem ama gülmeyi unutturan bu iktidarın uygulamaları bazen beni güldürüyor. Elbette acı acı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi