Karanlıkta işlenen cinayet

Karanlıkta işlenen cinayet
Kutlu Adalı cinayeti, Sedat Peker’in açıklamaları, kardeşi Atilla Peker’in verdiği ifade ve son olarak da cinayetle suçlanan Korkut Eken’in yaptığı açıklama, iyice kafaları karıştırdı. 6 Temmuz 1996’da Lefkoşa’da...

Kutlu Adalı cinayeti, Sedat Peker’in açıklamaları, kardeşi Atilla Peker’in verdiği ifade ve son olarak da cinayetle suçlanan Korkut Eken’in yaptığı açıklama, iyice kafaları karıştırdı. 6 Temmuz 1996’da Lefkoşa’da evine giderken suikaste uğrayan Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayeti, iyice ‘gizemli’ hale geldi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2005’te Türkiye’yi, ‘Adil Yargılama yapılmadığı’ ve ‘Etkin Bir Şekilde Soruşturulmadığı’ gerekçesiyle mahkum ettiği dava… Hala aydınlığa kavuşmuş değil.
Kim, neden Kutlu Adalı’yı öldürdü ? Her iki sorunun cevabı hala yok.
Susurluk dönemi
Cinayet, Susurluk dönemi işlendi. Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürü’ydü. Korkut Eken ise emekli bir yarbaydı, Mehmet Ağar’ın ‘arka planda’ tüm taleplerini yerine getiren, hatta makamının tam karşısında odası bulunan bir kişiydi.
Korkut Eken 1974’teki Barış Harekatı’na katılmış, adayı ve ada halkını iyi tanıyordu. Bu nedenle Mehmet Ağar ya da dönemin komutanları Kıbrıs’la ilgili bir araştırma yapılması gerekiyorsa, ona görev veriliyordu. Korkut Eken, Saygı Öztürk’e yaptığı açıklamada, adada PKK ile ilgili bir takım araştırmalarını Mehmet Ağar’ın talebiyle yaptığını ve dönemin Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı’ya raporladığını söylüyor.
Yani Sedat Peker’in iddiası ve onunla KKTC’ye giden kardeşi Atilla Peker’in ifadelerini kesin bir dille yalanlıyor. ‘Ben katil değilim’ diyor.
İddialar, itiraflar
Şimdi elimizde Atilla Peker’in basına dağıtılan ifadesi, basına konuşan Korkut Eken ve o yıllarda KKTC’de görev yapan Galip Mendi’nin sözleri var. Korkut Eken, yanına Atilla Peker’i alarak 1996’nın bahar aylarında Kıbrıs’a gitmiş. Dönemin Sivil Savunma Teşkilat Başkanı Galip Mendi bu ziyareti doğruluyor ve kendisiyle görüşme yaptıklarını söylüyor.
Galip Mendi önemli bir isim. Kutlu Adalı’nın ‘öldürülme nedeni’ olarak öne sürülen ‘Barnabas baskını’ ve Kutlu Adalı cinayeti sırasında Teşkilat’ın başındaydı. Hatta, AİHM soruşturmasında Genelkurmay adına ifade verdi. Mendi, Kıbrıs’ta Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ve daha sonraları da Jandarma Komutanlığı yaptı. Yani ordunun her detayına hakim bir isim. O yıllarda ‘Sivil Savunma Teşkilatı’ kurumu, çeşitli faaliyetler için oluşturulmuş, ancak bir grup tarafından bu teşkilata, 60’lı yıllarda silahlı eylemlerde bulunan ‘Türk Mukavemet Teşkilatı’ (TMT) gibi bir görev atfedilmişti. Bu nedenle Korkut Eken, beraberinde Atilla Peker ile birlikte Mendi’yi görmeye gitmişti.
Kutlu Adalı son yazılarında KKTC’nin ‘Anayurt’ Türkiye tarafından maruz kaldığı muameleden şikayet ediyordu. “Anavatan- Yavruvatan” politikasından vazgeçmeliyiz. Bu politikanın ruhunda acındırma vardır, acizlik vardır, sızlanma vardır, dilenme vardır, tembellik vardır, kolaycılık vardır, hazırlopçuluk vardır. Ananın memesindeki sütü, emme basma, tulumba gibi emerek sömürme vardır, muhtaçlık vardır, boyun eğme vardır, şamar vardır, tokat vardır, tekme vardır, baskı vardır, sopa vardır, ama kişilik, kimlik, gurur, onur yoktur” diyordu. Belli ki bu yazılar rahatsız ediyordu.
Ama son yazılarında ‘Barnabas baskını’na yoğunlaştı. … St. Barnabas, yani Aziz Barnabas, Gazimağusa’da beşinci yüzyıldan kalma Manastır ve ikona müzesi…
14 Mart 1996 Perşembe akşamı 19.00’dan saat 23.00’e kadar bir silahlı baskın düzenlendi. Üç bekçi rehin tutuldu. 15 kadar maskeli, silahlı kişi, 4 sivil araçla baskın yaptı. İkisi beyaz Renault Toros, biri kırmızı Isuzu Jeep, biri de Vitara marka. Baskın ancak ertesi gün sabah 9.00’da ortaya çıktı. Trilyonlarca ikonoların korunduğu müzeden ne alındığı bilinmiyor.
Kutlu Adalı bu olayın üzerine gitti. Ve şöyle bir iddiayı ortaya attı:
“20 Temmuz 1974’te bir Binbaşı Rumların evinden, kilisesinden, bankasından, kuyumcusundan ganimet olarak toplanan altın, gümüş, elmas, pırlanta gibi mücevherleri St. Barnabas’ın mezarının olduğu mağaraya gömdürmüş. Savaş bitince gelip almayı amaçlamış. Bu arada generalliğe yükselip emekli olmuş. Aradan 21 yıl geçtikten sonra Kıbrıs’ta bulunan güvendiği kişilere durumu anlatmış ve bu silahlı baskın operasyonunu gerçekleştirmişler. Mücevherleri alıp aynı gece uçakla Türkiye’ye kaçmışlar.”
Adalı daha sonra araçların, ‘Sivil Savunma Örgütü’ne ait olduğunun saptandığını da yazdı ve tehditler başladı. Bu yazıdan sonra, takip altına alındı, köpeği öldürüldü, tehdit edildi ve sonunda da öldürüldü.
6 Temmuz’da bir anda sokaktaki ışıklar söner, aydınlandığında ise Adalı’nın sol şakağından vurularak infaz edildiği anlaşılır. Cinayetten bir ay sonra Galip Mendi, Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı görevinden ayrılarak Ankara’ya döner. Mendi, 15 Temmuz sonrası tutuklanan orgeneraller arasında yer alır, sonra da Jandarma Genel Komutanı yapılır.
Karanlıkta işlenen cinayet, karanlıkta kalır.