KELİME MÜHENDİSLİĞİ

TCMB Mayıs ayı PPK toplantısı dün yapıldı ve Kurul, piyasa beklentilerine paralel biçimde faiz oranını değiştirmedi ve %19 seviyesinde sabit bıraktı.
Her toplantı teorik olarak derbi maçı gibi üç sonuca da açık olsa da aslında yeni dönemde ihtimal ikiye indi. Piyasa zaten malum nedenlerle faiz artmayacağından emindi. Dolayısı ile bu seçenek elenmişti. Geriye kalan iki ihtimalden biri olan faiz indirimi de bu ekonomik göstergeler ile mümkün görünmüyordu ve herkes beraberliğe razı iken TCMB pas geçerek bekleneni yaptı.
Toplantının ardından yayımlanan metinde önemli bir değişiklik yok gibi görünse de benim açımdan çok önemli bir değişiklik var. Hatırlayacaksınız bir önceki PPK toplantısı sonrasında yayımlanan metinde çok önemli iki ifade çıkartılmış ve bu da yeni bir tartışmayı başlatmıştı. Bu metinde de “Sıkı parasal duruşun korunması” ifadesi çıkartıldı. Başkan Kavcıoğlu her fırsatta “sıkı para politikası” vurgusu yapsa da kelime mühendisliği ile şekillendirilmeye çalışılan bu metin piyasaya güven vermez. Bu işler de kelime mühendisliği ile yürümez.
Peki ya bundan sonrası? TCMB Başkanı Kavcıoğlu, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği “Enflasyon Sunumu”nda enflasyonun Nisan ayı ile birlikte tepe yapmasını beklediklerini söyledi. Son açıklanan enflasyon verisi ile %17.14’e yükselen enflasyon tepe noktasına ulaştı mı henüz ulaşmadı mı onu yakında göreceğiz. Ancak yılın son çeyreğine doğru enflasyonda tekrar bir yukarı yönlü eğilimin oluşacağını, ikili bir tepenin ya da yeni bir zirvenin oluşabileceğini düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Daha da dikkat edilmesi gereken konu enflasyon beklentilerindeki bozulma. TCMB Beklenti Anketi’nde yıl sonu TÜFE Beklentisi son ankete göre yaklaşık yetmiş baz puan artarak %13,8’e yükseldi. Bugün %13,8’e yükselmiş olan yıl sonu TÜFE beklentisi, Ocak’21 döneminde yapılan ankette %11.1 idi. Dört ayda enflasyon beklentisinde 2,7 puanlık artış anlayana pek çok şey anlatır.
Başkan Kavcıoğlu göreve geldiği günden beri tartışılan konu faizlerin ne zaman düşürüleceği. Eğer enflasyon Nisan ayında tepe yaptı ve yılın geri kalanında yeni bir zirve denemesi yapmayacaksa rasyonel olan yılın son çeyreğine kadar %19 faiz oranı ile gitmektir. Ancak herkes biliyor ki TCMB fırsat bulduğunda faiz indirimlerine başlayacak. Bu illa büyük adımlar olacağı manasına gelmez. Bebek adımları ile de olabilir ama yaratacağı sinyal etkisinin büyük olacağını bugünden buraya not düşeyim. Bu nedenle de Haziran ayında olmasa da Temmuz ya da Ağustos aylarında faiz indirimlerine başlar mı acaba sorusu kafalarda.
Bu aşamada konuya farklı bir açıdan bakmak isterim. Türkiye’de uzun bir süredir gıda enflasyonu yüksek. Ve ne yazık ki; Türkiye tarım-hayvancılık alanında yaşadığı bu sorunu yapısal olarak çözmek için rasyonel bir adım atmıyor. TCMB eski başkanlarından Murat Çetinkaya (unutanlar için hatırlatmak isterim; Sayın Çetinkaya ilk görevden alınan başkandı) döneminde edindiğim bilgi Türkiye’nin en doğusundan en batısına yaş sebze-meyve göndermeye kalktığınızda yolda %33 fire veriyor. Bir başka ifade ile kamyona 100 kg domates yüklüyorsunuz ülkenin en batısına 67 kg olarak iniyor. Bugün çarşıda, pazarda, markette ateş pahası olan bazı temel gıda ürünleri vatandaşların bir bölümü için lüks haline dönüşürken bu ürünü üreten üreticinin mahsulünü çöpe döktüğü görüntüleri içimiz acıyarak izliyoruz.
Gıda enflasyonu, enflasyon sepetinin yaklaşık yüzde yirmi beşini oluşturuyor. Türkiye, gıda enflasyonunu çözmeden enflasyon sorununu çözemez. Bu sorunu da bakan değiştikçe değişen bir politika ile hiç çözemez. Bu konu gerçek bir beka sorunudur. Tarım ve hayvancılığın ne kadar kritik önem sahip olduğunu da salgın döneminde yaşadık. O nedenle tarım-hayvancılık politikası bir hükümet politikası da değil devlet politikası olmalıdır.
Elbette her alanda ihtiyaç duyduğumuz orta akıl ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Yılmaz Arşivi