Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor?

Kemal Kılıçdaroğlu bugünlerde kimseye yaranamayan bir siyasetçi. Aslında enteresan bir durum var. Hem kendi partisi seçmenleri ve daha geniş bir tanımla muhalefet partileri seçmenleri tarafından çok sert eleştirilere maruz kalıyor hem de iktidar bloğu seçmenleri tarafından. Siyaset konuşmayı seven muhaliflerin en gözde konusu Kemal Kılıçdaroğlu eleştirisi. İşi daha enteresan yapan ise Kılıçdaroğlu’nun daha 1.5 sene önce AK Parti’nin yönetiminde olan 7 şehrin 6’sında yerel yönetimi, kurduğu ittifaklar marifetiyle CHP’ye kazandırmış olması. Bu zaferi daha belirgin kılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile kazananın Türkiye’yi kazanacağını ifade ettiği ve 30 yıldır kazanılamayan İstanbul seçimlerinin, herkesin kazanamaz dediği İmamoğlu’nu aday gösterme cesaretini ortaya koyarak kazanmış olması. Bütün bunlara rağmen CHP’nin oy oranı düşüyor ve Kemal Kılıçdaroğlu kimseye yaranamıyor.
Gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Bana kalırsa bu sorunun bir kişisel cevabı var bir de stratejik bir cevabı var. CHP lideri herhangi bir siyasetçi egosunun müsaade etmesi muhtemel olmayacak şekilde kendini geri plana atıyor. TürkiyeRaporu.com olarak her ay başında Türkiye çapında yaptığımız anketlerde siyasi partilerin oy oranları yanı sıra, katılımcılara başarı puanını soruyoruz. Kılıçdaroğlu istikrarlı bir şekilde, gösterdiği sandık başarısının çok altında bir puan alıyor. Kuşkusuz kendisi de bunun farkında. Ancak belli ki koyduğu hedef doğrultusunda bunu pek önemsemiyor. Belki de kendi kimliğinin, ülke sosyolojisiyle uyumsuzluğunu değerlendirip geride kalmayı uygun görüyor. Bana kalırsa bu fedakarlığı bir yere not etmek lazım.
Kılıçdaroğlu’nun stratejik olarak ne yaptığına gelecek olursak tek hedefinin Cumhur İttifakı karşısında oluşturmayı ve bir arada tutmayı başardığı ittifakın bozulmaması olduğu anlaşılıyor. Muhalefetin kazanması için bu doğru bir hedef. Zira AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın gerilemeye başladığı bu dönemde bile Erdoğan’ı tek başına yenebilecek bir rakip yok. İktidarın parçalamaya çalıştığı muhalefet bloğunu bir arada tutmak ve genişletmek için elinde geleni yapıyor.
Peki Kemal Kılıçdaroğlu yanlış mı yapıyor? Bence hayır. Ancak belki de yapması gereken 5 doğru şey arasında sadece birini yaptığı için çok sert eleştirilere maruz kalıyor. Sadece ittifakı bir arada tutmaya odaklı bir strateji, CHP’nin toplum desteği bakımından en kuvvetli olması gereken bu dönemde karşı mahalleyi ürkütme endişesiyle takındığı pasif tutum Kılıçdaroğlu’nun stratejisine en büyük zararı veriyor. Bir türlü kurumsal bir yapı içerisinde modern yönetişim modellerinin uygulanmamasından dolayı CHP, elindeki tüm imkanlara rağmen, son derece dağınık bir görüntü veriyor.
En naif duygularla siyasetçilerin temel hedeflerinin memleketin iyiliği olduğunu düşünmek isterim ancak ekseriyetinin temel hedefinin kendi istikballeri olduğu bir Türkiye gerçeği olmanın ötesinde insan psikolojisinin gereği. Hal böyleyken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun stratejisi rakibini alt etme yolunda doğru adımlar içerse de, seçmenlerini ve kurmaylarını tatmin etmekten uzak kalıyor. Doğru strateji bu iki koşulu da aynı zamanda tatmin edebilecek dengeyi kurmaktan geçiyor. Psikolojiyi göz ardı ederek kurulan strateji de yapılan analizler de eksik kalıyor.
Kılıçdaroğlu’nun stratejik olarak ne yaptığına gelecek olursak tek hedefinin Cumhur İttifakı karşısında oluşturmayı ve bir arada tutmayı başardığı ittifakın bozulmaması olduğu anlaşılıyor. Muhalefetin kazanması için bu doğru bir hedef. Zira AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın gerilemeye başladığı bu dönemde bile Erdoğan’ı tek başına yenebilecek bir rakip yok. İktidarın parçalamaya çalıştığı muhalefet bloğunu bir arada tutmak ve genişletmek için elinde geleni yapıyor.
Peki Kemal Kılıçdaroğlu yanlış mı yapıyor? Bence hayır. Ancak belki de yapması gereken 5 doğru şey arasında sadece birini yaptığı için çok sert eleştirilere maruz kalıyor. Sadece ittifakı bir arada tutmaya odaklı bir strateji, CHP’nin toplum desteği bakımından en kuvvetli olması gereken bu dönemde karşı mahalleyi ürkütme endişesiyle takındığı pasif tutum Kılıçdaroğlu’nun stratejisine en büyük zararı veriyor. Bir türlü kurumsal bir yapı içerisinde modern yönetişim modellerinin uygulanmamasından dolayı CHP, elindeki tüm imkanlara rağmen, son derece dağınık bir görüntü veriyor.
En naif duygularla siyasetçilerin temel hedeflerinin memleketin iyiliği olduğunu düşünmek isterim ancak ekseriyetinin temel hedefinin kendi istikballeri olduğu bir Türkiye gerçeği olmanın ötesinde insan psikolojisinin gereği. Hal böyleyken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun stratejisi rakibini alt etme yolunda doğru adımlar içerse de, seçmenlerini ve kurmaylarını tatmin etmekten uzak kalıyor. Doğru strateji bu iki koşulu da aynı zamanda tatmin edebilecek dengeyi kurmaktan geçiyor. Psikolojiyi göz ardı ederek kurulan strateji de yapılan analizler de eksik kalıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Selçuki Arşivi