“Kendi gerçekliğini kabul etmeye çalışmak yoğun ve zor bir süreç bence”

Türkçe popta yeni seslere ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan geçerken genç sanatçı Gökçe Kasacı’ya dikkat kesilmekte fayda var. Yeni şarkısı “Panzehir” ile dinleyiciyle buluşan Kasacı, enerjik alternatif pop sound’u ve şarkı sözleriyle kulağımızda farklı bir ses çınlatıyor.   

Gökçe Kasacı’yı ilk olarak sözü ve bestesi Mavi Sakal’ın solisti Genç Osman Yavaş’a ait olan “Bu Şehirden” cover’ı ile dinlemiştik. Daha sonrasında bu kez kendi besteleyip sözlerini yazdığı “Dalımdan Koparmayalım” ile ‘düz yolda’ gitmeye devam eden pop müziğe inat farklı bir ses çalınmıştı kulağımıza. Gökçe Kasacı şimdi de popun alternatif tarafından sesleniyor “Panzehir” şarkısıyla. Yenilikçi sound’u, yükselen temposuyla önceki şarkılarından ayrılan “Panzehir”, kayıplar ve kazanımlar üzerinden bir hayat muhasebesi tutan kafası gel gitlerle dolu bir karakterin öyküsünü anlatıyor. Kendi yazdığı sözlerle ve bestelerle henüz yolun başında olmasına rağmen ufuktan haber veren Gökçe Kasacı’yla müzik geçmişini ve yeni şarkısı “Panzehir”i konuştuk.

Müziğe nasıl başladın? Kimleri dinliyordun, dinliyorsun?

Ben küçüklüğümden beri kendimi şarkılara eşlik ederken buluyordum, zamanla tabii ki okul grupları, korolar gibi ufak tefek girişimlerim olsa da profesyonel boyutta bir iş yapmamıştım. Pandemi sürecinde amatör videolar koymaya, melodiler bulup üstüne sözler yazmaya çalıştıkça bu yöne doğru evrilmeye başladı ve sevgili Engin Akıncı ile de yollarımız kesişti. Açıkçası kulağıma güzel gelen her yeni şeyi dinlemeye çalışıyorum. Son dönemlerde tabii ki çok fazla müzisyen var dinlediğim, saymak imkânsız ama Don Toliver, Charlotte Cardin, Benjamin Clementine, Tamino, Hedonutopia tekrara alıp dinlediklerim arasında. 

Şarkılarını yayınlamaya nasıl karar verdin?

Umut Yunus Ateş ile Genç Osman’ın Bu şehirden isimli şarkısını yorumlamıştık bir videoda, Engin Akıncı ile o video sayesinde tanışıp yayınlama kararı aldık. Şimdi de kendi şarkılarımla devam ediyorum.

“Hu” ve “Bu Şehirden” sonra “Dalından Koparmayalım”la sound olarak farklı bir yöne evrilmişsin. Bu geçiş nasıl oldu? Duruma göre rota değişiyordur muhakkak ama keskin bir değişim olmuş… 

İlk şarkılar daha akustik tarzlarda olsa da tabii ki söylenmek istenen sözler, müzik ve tavır zamanla gitmesi gereken yere evriliyor. Dinlediğim tarzlar da şarkılarıma yansıyor sanırım. İlginçtir ki müzik de yaşayan bir şey gibi.

Şimdi de “Panzehir” ile karşımızdasın. Yukarıdaki soruyu bu şarkı için de sorabilirim. Yavaş yavaş vites yükseltiyorsun sanırım… Nasıl ortaya çıktı şarkı?

“Panzehir” şarkısını yönetmen bir arkadaşımın bir senaryosunu okuyup üzerine bir süre düşündükten sonra yazdım. Zaten çok hızlı bir şekilde çıktı sözler ve melodi. Hızlı bağlantı kurabildiğimiz durumlarda bu şekilde oluyor sanırım.

Şarkıda yerinde sayan, isteyip de gidemeyen, yapamayan, ilerleyemeyen sonra da yakıp yıkan biri var. Kafası da karışık sanırım hafiften. Doğru mu anlamışım?

Evet. Tam olarak öyle. Kendi gerçekliğini kabul etmeye çalışmak yoğun ve zor bir süreç bence. Hele ki herkesin bir kalıp yapılmaya çalışıldığı durumlarda etkisi daha da hissediliyor tabii ki.

Bi’ Kuble’ye verdiğin röportajdan müzikle olan uğraşının ‘vakit geçirmek’ için ya da “amatör” olarak devam ettiği sonucunu çıkardım. Ama özellikle “Panzehir”in altyapısıyla, sözleriyle, vokaliyle daha özen gösterilmiş, üzerinde daha çok çalışılmış, profesyonele yakın bir iş olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra seni daha fazla dinleme imkanımız olacak mı yoksa yine böyle ara ara kafayı su yüzüne mi çıkaracaksın? 

Çok teşekkür ederim, her işimizde bir öncekinden daha iyi olsun diye çok çalışıyoruz. O sebepten vitesi biraz daha arttırırız umarım diye heyecanlanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi