KEZBAN’IN “YENİ DÜNYALI” VERSİYONU: EMILY IN PARIS

“Emily in Paris”, her ne kadar sabun köpüğü kıvamında olsa da, farklı kültürlerle ve onların yaşam tarzlarıyla da açıktan dalgasını geçen bir dizi. Bir Fransız parfüm markasının sahibi Antoine’ın söylediği gibi “Amerikalılar çalışmak için yaşıyorlar, Fransızlar ise yaşamak için çalışıyorlar”...

Paris dünyanın sanat ve kültür merkezlerinin başında gelir ve rüyaların şehridir. Büyülü atmosferi, Fransızların soğuk ve mesafeli kültürüyle pervasız aşk ve seks yaşamının da sembolü olan bu şehir, daima küresel bir ilgiye mazhar olmuştur.

Yeşilçam’ın Kezban Tutkusu

Ülkemizin masumiyet çağının masal filmlerinin yapımcısı Yeşilçam da, bir zamanlar ünlü oyuncumuz Hülya Koçyiğit’in başrolünde oynadığı ve aşk romanlarının usta kalemi Muazzez Tahsin Berkant’ın “Kezban” isimli eserini ve onun türevlerini de film yapmıştı: “Kezban Roma’da”, “Kezban Paris’te” gibi... Kezbanımız, Anadolunun erdemli ve sevecen bir temsilcisi olarak salt İstanbul’u değil, Paris, Roma gibi Batı dünyasının  kültür başkentlerini de fethediyordu.

İçinde yaşadığımız Covid-19 cehenneminin alternatif temaşa mediumu Netflix, sabun köpüğü kıvamında diziler de içeriyor. Genelde “soap opera” diye bilinen bu türün örneklerini seyretmek, stres dağıtmanın dışında fazla bir şey kazandırmıyor...

Bu türün son örneklerinden birisi olan “Emily in Paris”, Netflix’in “top 10” listesinde bu aralar. Pandeminin yarattığı dehşet ortamı, yurt dışına çıkışlara da kısıtlamalar getirdi. Çok kez mesleki toplantılar ve zaman zaman da turistik amaçla bulunduğum Paris, dünyada sevdiğim Avrupa şehirlerinin başında gelir. Seine nehri üzerinde varolan sanat eseri köprüleri, Eiffel Kulesi, müzeleri, bahçeleri, Şanzelize Bulvarı (Champs-Elysees), sanata ve özellikle “haute couture” bağlamında moda dünyasına yön veren özellikleriyle de bulunmaktan keyif aldığım bir mekan olmuştur Paris ve Netflix’de sörf yaparken bu bağlamda dikkatimi çekti “”Emily in Paris”...

Sabun Köpüğü Kıvamında Bir Komedi Dizisi

“Emily in Paris”, her ne kadar sabun köpüğü kıvamında bir dizi olsa da, farklı kültürlerle ve onların yaşam tarzlarıyla da açıktan dalgasını geçiyor. Bir Fransız parfüm markasının sahibi Antoine’ın (William Abadie) söylediği gibi “Amerikalılar çalışmak için yaşıyorlar, Fransızlar ise yaşamak için çalışıyorlar”...

 Emily ve Antoine

Çağımızın en yaygın mesleği pazarlamanın bir fon olarak yer aldığı bu dizide, Amerika, Chicago menşeili büyük bir pazarlama şirketinin Fransa’da aldığı küçük bir pazarlama şirketine, özellikle Amerikan bakış açısıyla sosyal medyada görünür olmanın taktiklerini öğretmesi için pazarlama masteri yapmış Emily (Lilly Collins) isimli genç ve zeki bir çalışanını göndermesi ve onun başından geçenler anlatılıyor. Emily için Paris her ne kadar rüyalarının şehri olsa da, Fransızların sofistike tavırları ve küstahlıkları çalıştığı Savage firmasının yöneticisi Sylvie’nin şahsında (Philippine Leroy-Beaulieu) onu yıldırma raddesine getirse de, o mücadelesinden vazgeçmez...

 Amerikan Kültürünün Fransız Kültürüyle İmtihanı

Fransa ile Amerika arasındaki kültürel uçurumlara sıklıkla göndermelerde bulunan dizi, aynı zamanda bu iki ülke arasındaki kültürel farklara esprili bir anlatımla yaklaşıyor. Diğer yandan dizi, karakterleri aracılığıyla Çin ve Alman kültürleriyle de inceden dalgasını geçiyor.

Her ne kadar sabun köpüğü kıvamında olsa da “Emily in Paris”, çağımızda dünyada sosyal medyanın egemenliğini, selfi ve instagram salgını bağlamında yansıtıp, kolonyalist emelleriyle dünyaya egemen olmuş iki dili konuşan Fransızlar ve Amerikalılar aracılığıyla, aslında “Medeni Batı Dünyası” imajının da bir çeşit sabun köpüğü olduğu ve ülkeler arasında işbirliğinden ziyade çekememezlik, rekabet ve alaycılığın egemen olduğunu vurguluyor ve geçmişte dünyayı kana bulayan savaşların Avrupa’dan çıkmasının nedenleri hakkında da  örtük ipuçları barındırıyor.

Emily In Paris

Paris’in capcanlı kafeleri, ışıl ışıl vitrinleri, şık insanları ve şehrin sembol olmuş mekanlarının görüntülerinin, aşk ve seks eşliğinde adeta neşeli bir Paris belgeseli gibi de izlendiği dizinin yapımcı koltuğunda ise “Sex and The City”den tanınan Darren Star’ın oturduğunu da ekleyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi