KİMİN MALINI KİME SATIYORSUN?

Hikayesi uzun ama kısaca bahsetmek lazım. Bu ülke tarımı Balkan göçmenlerine çok borçludur. Gerek Balkan Savaşlarından sonra, gerekse 40’lı yıllardan sonra gelen Evlad-ı Fatihanlar (atalar onlara öyle der) özellikle Marmara ve Ege Bölgeleri’nde tarım ve hayvancılıkta önemli işler yaptılar, bazı tarım tekniklerini onlar öğretti, ortak meralar kurdular, kooperatiflerin kurulmasına öncülük ettiler. Kurucu önderin de Selanik doğumlu olduğunu unutmayalım.

Burada yazılan bir balkan göçmeni köyünün başına gelendir. İşin içinde devletin en üstü dahil olunca, konu medyamızda da nihayet haber oldu.
Olay şu; Bursa’nın Karacabey İlçesi Hürriyet köylülerin arazine geçmiş yıllarda kendi istekleriyle meraya çevirdikleri tapulu arazilerine belediye el koyar, köylülerin hak isteme mücadelesi de böyle başlar. 201 hane oluşturan göçmenler 1951 yılında Karacabey’ de Haydar Ağa Çiftliği’ni Kemal Çayıroğlu’ndan satın alır ve 12 bin dönüm araziyi aralarında eşit paylaşırlar. Çevre köyler mera ve otlaklarını kullandırmayınca, arazilerinden 6 bin dönümü hayvan otlatmak için otlakiye, kavak dikmek için kavaklık, odun kesmek için baltalık ayırıyorlar. Cami, okul, öğretmen lojmanı, mezarlık yeri de bırakıyorlar.
Gel zaman git zaman arazi kıymetleniyor, tarımı beyinlerinden silen betoncuların iştahını kabartıyor. Araziye Karacabey Belediyesi el koyuyor. İşin bürokrasi merdivenlerinde tırmandırılması ve mahkeme safhası uzun, sonuçta el koyma operasyonu oldu bitti ile gerçekleşiyor.

BURASI ÇOK ÖNEMLİ! … BELEDİYE VE BAKANLIĞIN BİRBİRİNDEN HABERSİZ DAVRANMA ROLÜ
İyi polis, kötü polis senaryosu gibi bir şey bu. Karacabey’de olanları en üsttekiler bilmiyor, alttakiler de görmezden geliyorlar. Şöyle anlatalım; Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bir projesi var. Tarım alanlarının korunması ve hatta tarıma arazi kazandırılmasını amaçlayan bir proje bu. Mesela bakanlığın konuyla ilgili açıklamasından bir bölüm şöyle; “Tarıma uygun olmayan alanlarda uygun üretim teknikleriyle bitkisel üretimin artırılması amacıyla ülke genelinde projeler başlatıldı. Bu projelerle ilave 2,4 milyon dekar alanda ekiliş yapılması planlandı.”

Şimdi aynı partinin bakanlığı başka, yerel yönetimi bambaşka düşünüyor. Biri AK derken, diğeri KARA diyor. Biri tarımdan diğeri betondan yana…
Oysa Karacabey Belediyesi bereketli arazilerde örnek bir çiftlik kurulması için öncülük etseydi daha çok insan mutlu ederdi. Hukuk mücadelesi veren Hürriyet köylüleri şu sorunun yanıtını arıyorlar; “Bu taşınmazların öngörülemez bir şekilde Karacabey Belediyesi’ne geçmesi neticesinde Belediyenin iş bu taşınmazları hiçbir kamu yararı gözetmeden satıyor olmasında kamu zararı mevcut mudur?”
Arazileri kurtarmak isteyen köylüler nihayet devletin zirvesine ulaştıklarında, sorunlarını anlattılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Kim bu Belediye” diye sordu. Yanındaki milletvekilleri cılız ve biraz da korkarak ‘Bizim belediye efendim’ dediler.
Sonra herkes sustu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi