KIYÂMET-İ KÜBRÂYI BEKLİYORUZ

Bidebunuizle yayınına katılan Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Miktad Kadıoğlu yaşanan deprem ve beklenen büyük İstanbul depremi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kadıoğlu şunları söyledi:

BİRİNCİ KURAL: BİNA ÇÖKMEYECEK
“99 depremi mecburi bir bina stokunu yenilemeye sebep oldu. Yaralıların çoğu yapısal olmayan hasarlardan kaynaklanıyor. Tatbikatta gösterilen Çök- Kapan-Tutun hareketi biraz Türk işi olmuş. Bu hareketi kafamıza bir şey düşmesin diye yaparız. O yüzden bir masanın altına girmek gerekir aslında, yanında durmak değil. Birinci kural içinde bulunduğumuz yapı çökmeyecek, yani sağlam olacak. Bunun dışında çöken binada üçgen, beşgen olmaz. Bina çökerse ihtimaline karşı önlem alamayız. Kamu binalarında bile görüyoruz ki eşyalar sabitlenmemiş.

50 BİN BİNA YIKILACAK
Esas mesele çürük yapı stoku. Hızlı bir kentsel dönüşüm de olmuyor. Bizim bildiğim 50 bin bina var İstanbul’da, yer bir olacak, yıkılacak. 50 bin binanın yıkıldığı yerde afet yönetemezsiniz. Afet yönetimi ‘Bunlar yıkılsın, sonra arama- kurtarma yapalım, yemek dağıtalım değildir. Risk ortaya çıkmadan önlem almaktır. Hızlandırmak şart, ulusal seferberlik gerekiyor. Rant değeri olmayan yerlerdeki binalar olduğu yerde duruyor. 1509 yılındaki depreme Osmanlı’da Kıyamet-i Suğra (Küçük Kıyamet) demişler şimdi biz Kıyamet-i Kübra’yı bekliyoruz. Çürük binada hayatta kalma şansı yok. Birinci şartı karşılayamıyoruz biz. Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasının 3’te 1’ini yok etme riski var İstanbul depreminin”