Kömürün Doğası

Sene 2010. Türkiye Maden Mühendisleri Odası haziran ayında bir rapor yayınlıyor. Raporun ismi “Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu.” Rapordan birkaç satır:

Madencilik sektöründe yaklaşık 120.000 kişinin çalıştığı tahmin edilmektedir. Madencilik istihdam ağırlıklı bir sektördür. Sektörde çalışan 1 kişi diğer yan sektörlerde çalışan 12 kişiye istihdam sağlamaktadır. Ülkemizde işsizliğin önlenmesi için yeni istihdam alanlarının yaratılması zorunludur. Bunun için de en önemli sektörlerden biri madenciliktir.

• 1995 yılında 25.628 olan istihdamın, %94,4 artışla 2008 yılında 49.487’ye ulaştığı,

• kamuda istihdam artışının olmadığı, 1995 yılı rakamlarını koruduğu, buna karşın özelde istihdamın ise 1995’ e göre dört kat arttığı,

• toplam istihdam içerisinde 1995 yılında %59,5 olan kamu payının 2008 yılında %30,4’e düştüğü, %40,5 olan özel payının ise %69,6’ya ulaştığı görülmekte olup, özellikle yeraltı yöntemiyle çalışılan işletmelerde istihdam edilen işçilerin büyük çoğunluğu (yaklaşık %70 ilkokul/ortaokul mezunudur.

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığınca 772 adet Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmesinde Proje Denetimi yapılmıştır. Bunlardan 250 adet kömür işletmesi verilerine göre;

• İşletmelerin 7’sinde teknik nezaretçinin bulunmadığı,

• patlayıcı madde kullanılan 101 kömür işletmesinin %77’sinde patlayıcı madde deposunun bulunduğu,% 23’ünde ise depo olmadığı,

• yeraltı kömür işletmeciliği yapılan 157 işletmenin, ancak %57’sinde gaz ölçümü yapıldığı,%43’sinde ise herhangi bir gaz ölçümünün yapılmadığı görülmektedir.
Rapor devam ediyor;

• kömür üretimi yapılan 250 işyerinde 37.114 kişinin çalıştığı,

• İşletme belgesi gereken 240 işyerinin, %83’ ü olan 200 işyerinin bu belgeye sahip olmadığı, (maden işletmeleri için İşletme Belgesi alma zorunluluğu kaldırıldı)

• çalıştırdığı işçi sayısına göre iş yeri hekimi çalıştırılması gereken 86 iş yerinin %20’sinde işyeri hekiminin bulunmadığı,

• çalıştırdığı işçi sayısına göre iş sağlığı ve güvenliği kurulu bulunması gereken 86 iş yerinin %18’inde kurulun bulunmadığı görülmektedir.
Aynı raporun değerlendirme bölümünde ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü’nde değişik kazalarla ilgili olarak hazırlanan bilirkişi raporlarında;

Yeraltı işletmeleri için;

• Uygun ve yeterli tahkimat yapılmamaktadır. Özellikle üretim bacalarında ve kılavuz arınlarında gereğinden de fazla açıklık bırakılmakta, akıcı arınlarda kapak tutulmamakta, akıcı tavanlarda sürme kama tekniği tam olarak uygulanmamaktadır.

• Uygun ve yeterli havalandırma sisteminin bulunmamasına bağlı olarak baca ve kılavuz arınlarındaki metan geliri deşarj edilememektedir. Tali Havalandırmanın yanlış uygulanmasına (çok uzun boru hatlarında engellenemeyen kaçaklar, kısa devreye yol açan ek tali vantilatörler gücü çok az ya da gereğinden fazla tali vantilatörlerin kullanılması), bu sebeple metan yanması ve grizu patlamaları meydana gelmektedir. Bağımsız havalandırma ilkesinden verilen ödünler özellikle çok sayıda iş yeri ve işçinin etkilendiği büyük kazalara neden olabilmektedir.

• Üretim iş yerlerinde nefeslik ve kaçamak yolu olarak kullanılmak üzere yer üstü bağlantısı ikinci bir yol bulunmamaktadır. Bu sebeple kaza durumunda kurtarma çalışmaları zorlaşmakta ve bazen olanaksızlaşmaktadır. İşçiler ocaktan acil ve güvenli bir şekilde tahliye edilememektedir.

• Tehlikeli gazlar için bazı büyük işletmelerde “sürekli gaz izleme sistemi” kurulu olup, erken uyarı sistemi bulunmamaktadır. Bu sebeple, tehlikeli gazların sürekli takibi yapılamamakta, gerekli tedbirler zamanında alınamamakta ve tehlikeli durumlarda ocağın acil tahliyesi sağlanamamaktadır.

• Grizulu ocaklarda kullanılması zorunlu olan AlSz ve kendiliğinden emniyetli elektrik donanımın ve devre kesici donanımların zamanla ve tamir-bakım gördükçe bu özelliğini yitirmesi iyi denetlenmeyen bir husustur.

• İlkyardım ve tahlisiye istasyonlarının kurulmaması, mevcutların ise uygun nitelikte olmaması nedeniyle kaza sonucu kurtarma ve ilk yardım işlemleri zamanında yapılamamaktadır.

• Ocakta uygun vasıfta gaz ölçüm cihazının bulunmaması, her vardiyada muntazam aralıklarla gaz ölçümlerinin yapılmaması, ferdi maskelerin bulunmaması ve/veya kullanılamaması, çalışanların CH4 (metan), CO (karbonmonoksit), CO2 (karbondioksit) ve diğer tehlikeli ve zararlı gazlarda etkilenmesine neden olmaktadır.

• Patlayıcı maddelerin ocaklarda kullanılabilecek özellikte olmaması, yetkisiz ve ehliyetsiz kişilerce ateşlenmesi, kurallara tam uyulmaması, ateşlemelerde gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmaması nedenleriyle ciddi kayıplarla sonuçlanan kazalara sebep olmaktadır.

• Yangın ve patlamadan sağ olarak kurtulanlar, yeterli eğitim ve tatbikatların yapılmaması nedeniyle oluşan panik sonucu bireysel oksijen maskelerini kullanamamakta, güvenli çıkış yollarını bulamamakta ve bu durum ölümleri arttırmaktadır.

Sene 2021. Türkiye Maden Mühendisleri Odası mart ayında bir rapor yayınlıyor. Raporun ismi “Madencilikte Yaşanan İş Kazaları Raporu.” Rapordan birkaç satıra gerek yok çünkü yukarıda yazılanlar tekrar ediliyor.

Ve bugün “Bartın’da işçiler neden öldü, ihmal mi var?” diye sorulabiliyor. Yetmiyor, cevap olarak “Bu işin doğasında var,” denebiliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi