Köy Enstitüleri ve Soru Sevmeyenler

Tam 81 yıl geçmiş. Sadece öğretmen değil, doğasını, ülkesini, etrafını güzelleştirecek insan yetiştiren köy enstitülerinin kuruluşunun üzerinden geçen 81 yıl. Kuruluşunu mu kutlamalı, temelli kapatılıp tarih olmasının üzerinden geçen 67 yıla mı yanmalı; sonuç ortada.
Eğitim seviyesi yükseldikçe, sorular çoğalıyor, iktidarlar sarsılıyor.
Bugün Türkiye’de olup biten ne varsa günahıyla sevabıyla eğitimin faturasıdır. Eğitimi kurgulayan, güç uğruna çocuklarına gençlerine saygı duymayan iktidarların. Dağı, taşı, suyu, toprağı bitirirken; ülkeye hizmet diye diye geleceğin kaynaklarını tüketen yönetimlerin sorumluluğundadır.
Bizden neler alınmış, bize ne yapılmış anlamak için yetmiş seksen yıl öncesine bakalım. Amasya ile Samsun arasında Ladik’te, Giresun’la Trabzon arasında Beşikdüzü’nde, Cilavuz’da, Arifiye’de, Aydın Ortaklar’da, Dicle’de, Pazarören’de, Çifteler’de, Hasanoğlan’da yedi bölgede 21 ilçede Köy Enstitüleriyle seferberlik vardı.
Türkçe, fen, matematik, tarih, yurttaşlık bilgisi.
El işi, inşaat, tarım, hayvancılık, balıkçılık.
En az bir müzik aleti çalacak kadar müzik eğitimi.
Sahne, tiyatro, şiir, roman edebiyat.
Atölyede el becerileri, tarlada tarım uygulamalarıyla teknik dersler. Tarıma elverişli arazisi olan köylerin yakınına kurulan, öğrencileriyle birlikte okulun tuğlalarını örüp inşaat öğreten, son tarım tekniklerini belleten, ülkesine yurttaş yetiştiren bir yuva. Bağcılık bilmeyen ovalarda bağcılık, arıcılık bilmeyen dağlarda arıcılığı başlatan bir eğitim sistemi. Öğretmenin elini tebeşirini, marangoz atölyesine, terzihaneye, ilk yardıma kadar uzatan bir hayat okulu.
Bölgesinde ilkokulu bitirmiş çocukları yetiştirip yine kendi bölgesine hazine yüklü birer rehber olarak gönderen kalkınma projesiydi. Kurulduktan 13-14 yıl sonra Demokrat Parti iktidarında kapatıldı. Köylünün toprak sahibi yapılmasına karşı çıkanlar, köy enstitülerine de komünizm propagandası dediler.
Kendi okulunun harcını karıp, kiremitlerini taşıyıp diplomasını alan çocuklara söyleyebilir miydiniz “Yıl 2020 olacak Türkiye Rusya’dan hatta Yunanistan’dan milyonlarca ton buğday alacak” diye? Okulunun yanında tarla süren, ot biçen, süt sağan öğretmene “70 yıl sonra Balkanlardan buraya inek gelecek, tonlarca süt ve süt ürünü ithal edilecek” diyebilir miydiniz? Beşikdüzü balıkçı barınağında mekikle ağ ören öğrenciyi ikna edebilir miydiniz Norveç’ten Türkiye’ye TIR kamyonlarıyla balık gelecek diye?
Yıl 2021, şu sıra eğitim çağındaki gençlerin yüzde 70’den fazlası yurtdışına gitmek, orada yaşamak istiyor. Türkiye’yi yönetenler dur diyebilir mi? “128 milyar dolar nerede” sorusunda suç arayanlar, işi gücü sormak, merak etmek olan genç zihinleri tutabilir mi? Soru sevmeyenler, cevap vermeyenler gelecek inşa edebilir mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Karadağ Arşivi