KURALLARA UYANLARIN CEZASIZ KALMADIĞI ÜLKE

Son Güncellenme Tarihi: Ekim 9, 2022 / 08:00

Kanun ve kurallar herkes için değil mi? Eğer kanunlara sadece düzgün ve sade vatandaş uyacaksa o kurallar niye var? Kurallara uymayanlar çoğaldıkça orada devlet-toplum ilişkisi çürür ve özne barbarlık olur.

Meclise getirilecek 52 maddelik torba kanundaki bir maddeyle, korona virüsü salgını tedbirleri kapsamında maske takma zorunluluğunu ihlal edenlere verilen cezaların silineceği belirtildi. Yani pandemi döneminde başta Sağlık Bakanlığı ve uzmanların yaptığı “Sosyal mesafe” ve “maske” uyarıları boşuna yapılmış oldu.

Türkiye’yi biraz tanıyan herkes aslında bu cezaların ‘affedileceğini’ biliyordu. Çünkü Türkiye’de hiçbir başarının cezasız kalmadığı gibi kurallara uyanların da cezasız bırakılmaması düşünülemezdi. Peki onca kamu spotu, halkı bilinçlendirmek adına aylar süren televizyon yayınları ve uzman hekimlerin yaptığı uyarılar neden yapıldı? Sokağa çıkma yasakları ve sosyal mesafe zorunluluklarında konunun hukuki olmadığına dair yorumlar var elbet. Oysa burada temel bir kamu ve insan ilişkisi hatası var.

Yaklaşık beş bin yıl önce, Mezoptopamya’da devletin icadı ile ortaya çıkmaya başlayan kurallar ve kanunlar neden vardır? Kamu adına güç kullanma ve kural koyma yetkisi verilmiş devlet aygıtı bu meşruluğu nereden alır? Toplumla yaptığı tarihsel sözleşmeden. Yani toplum, iktidarlara güvenlik ve hizmet sağlasın diye devleti kullanma yetkisini devreder. Bu, karşılıklı bir sözleşmedir. “Ben sana uyacağım sen de hepimizi koryacaksın.” Peki, önce toplum sağlığını ilgilendiren bir kuralı koyup, ardından uymayanlara yaptırım gelmemesi neye yol açar? Sadece daha fazla kurallara uyulmamasına elbette.

Maske takmadığı için ceza yiyen, bunu ödeyenler ne olacak peki? Çok ama çok daha önemlisi, uyarılara ve uzmanların açıklamalarına rağmen maske takmayarak virüsü bulaştırdığı kişinin hayatına kast edenleri ne yapacağız? Hiçbir şey. Çünkü burası kuralın çok, uyanın ise ‘enayi’ yerine konulduğu topraklar.

KURALINA GÖRE OYNARSAN KAYBEDERSİN

Bu konu sadece bununla sınırlı değil. Dolandırıcılık yaparsın, hapse girersen af çıkar. Kadına şiddet gösterirsin, salıverilirsin. Kamu arazisine gecekondu dikersin, insanların 30 yıl çalışarak alamadığı evden sen seçimde tapuyu kaparak beş tane birden edinirsin.  Orman arazisi vasfına sahip yaylaya kat kat bina dikersin, imar affı ile yırtarak milyonların sahibi olursun. Çivi bile çakılamayacak sit alanına villa inşa edersin, başka bir arazi affı ile de sen zenginleşirsin. Milyonlarca lira kazanırsın, vergi ödemediğin veya kaçırdığın için ceza yersin, iki sene beklersen vergi affına girersin, ödemişsen de üzerine bir bardak soğuk su içersin. Kamu bankasından yüklü krediyle döviz alırsın, onu bozdurup kur korumalı mevduata yatırırsın, beş para vermeden zenginleşirken kredi ödemelerinin ertelendiğini haber alırsın. Zaten kardasındır, karına kar katılmaya devam etmektedir. Sene sonu bütçede oluşan açığı da dolaylı vergilerle fakirden alınmaya devam edilir. Okullara da af uğrar. Öyle bir af ve keramet sahibiyizdir. Bir yıl hiç derse girmemişler bile mezun edilir. Olay liselere de sıçrar, kalmış öğrenciler de affedilir onlar da mezun yapılır.

Sen yıllarca ailenin dişinden tırnağından artırdığıyla üniversite sınavına hazırlanırsın, KPSS’ye girip memur olmaya çalışırsın; ama bir bakarsın ki kalem oynatmamış tipler soruları çalmış ve senin yerine onlar girmiştir.

Akademide rektör dayın, dekan amcan vardır. Birine on bin lira verip tezini yazdırırsın, direk seni bekleyen kadroya geçersin. Yıllarca dirsek çürütümüş, saç beyazlatmış, makale okumaktan gözleri bozulmuş ‘enayiler’ de hala YÖK sitesinde gezsin dursun.

Bir kurumda sıra beklersin. Saatlerce ayakların şişmiştir, bugün gelip yarın gitmekten başın dönmüştür ama ‘içeriden tanıdıklı’ olanlar keyif sigarası yakarak 5 dakikada Beşiktaş yapmıştır bile.

Trafikte hem kendi hem başkalarının canını düşündüğün için kurallara uyarsın. Hız liminitine sadık kaldığın için arkanda her gün selektör ve kornalı magandalar bulursun. Lambada daha sarı yanmadan gitmen için bağıran medeniyetsizlerle boğuşursun. Düşün ki Avrupa’da kurallara harfi harfine uyan gurbetçi bile Edirne’den girer girmez başlar trafik terörüne. Öyle bir coğrafya psikoz etkisi işte. Onlara bir şey olmaz ama senin hem psikolojin bozulur hem de araban.

İşçi çalıştırıyorsan her Cuma Facebook’tan ayet paylaşır, vaazda kul hakkını dinlersin, sonra zaten asgari ücretle çalışan insanların sigortasını eksik yatırır, sendika istedi diye emekçileri mevzuata aykırı olmasına rağmen işten kovarsın. En milliyetçi türkülerle kendinden geçip ardından Türkleri kovup yerine yasa tanımayarak çok daha ucuza çalışmak zorunda oldukları için Suriyelilerle Afganları alırsın.

İnşaat yaparken malzemeden çalarsın, kanuna aykırı olmasına rağmen bataklığa binalar diker, nehrin yanına rezidans yaparsın. İnsanlar ilk deprem ve selde öldüklerinde “Allah’ın takdiri” dersin çünkü kendi evini en iyi malzeme ve en güvenli yerdedir.

Maden işletir milyar kazanırsın, iş güvenliği kanunlarına sırf az paran gitmesin diye uymazsın. Çünkü bilirsin ki seni kontrol etmesi gerekenler de kurallara uymayacaktır. Karına kar katarsın. Sonra madenciler toprak altında kalınca nedenini soran gazetecileri bozgunculuk ve milli servet düşmanlığı ile suçlarsın.

Köşende her gün dilindeki pütürü eritecek kadar yıkama yağlama yaparsın. Ne estetiğinden ne giyiminden ne de lüks arabalarından ödün vermezsin ama karakterinden ne varsa verirsin. Bilirsin ki 3 gün konuşulup unutulacaksın bu memlekette. Kimse hatırlamayacak. Medyanın etik kuralına uyarsan kaybedeceğini bilirsin ve sen de kuralsızlık kuralına uyarsın.

Oysa kanun ve kurallar herkes için değil mi? Eğer kanunlara sadece düzgün ve sade vatandaş uyacaksa o kurallar niye var? Kurallara uymayanlar çoğaldıkça orada devlet-toplum ilişkisi çürür ve özne barbarlık olur.

Hiçbir ideolojiye uymaz ama hepsinden tadarsın. Her ata bir nal çakıp her telde oynarsın. Bilirsin ki en büyük ortaklık suç ortaklığıdır ve bu suça senin de olduğun yüzbinler dahildir. Herkes gücü ve imkanı oranında kurallara uymamaktadır. İşin ÖZ’eti kardeşim; fırıldaklar böyle çok oldukça, kuralına uyanlar da uyudukça sen daha çok beklersin.

Kurallara sadece iyi insanlar uyduğu için kaybeden ülke, Türkiye…

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top