Küresel darboğazdan ulusal zorluklara…

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 19, 2022 / 07:32

Euro Bölgesi ve ABD’de devam eden faiz artış hareketinin parite üzerindeki etkilerini izliyoruz. Ayrıca resesyon endişeleri ve enerji darboğazı kol kola girmiş yola devam ediyor. Enerji maliyetlerinin Avrupa’da tolerans noktasını aşmış olduğunu görmekteyiz.

Türkiye’de de birçok işletme “enerji faturam ödediğim kirayı geçmiş durumda” diyerek endişelerini dile getiriyor. Aslında enerji maliyetlerinin tamamı yansıtılmadan bir kısmı devlette kalıyor. Ancak bu durum yüz milyarca TL Hazine’ye yük bindiriyor. Bir yandan dalgalanan bütçe dengesi diğer yandan kamunun kaynak yaratma çabası, sebep-sonuç ilişkilerinin karıştığı bir ortam yaratıyor.

Bu karmaşık ortamda para arzını artırırken, krediler için yeni koşullar getirmek, finansman maliyetine ek tedbirler koymak çelişkili uygulamalar.

Bunların sebebini şuna bağlıyorum:

Her sabah ekonomi yönetimi parasal duruma ve piyasalara bakıyor, sonra da şartlara göre taktik belirliyor. Ancak ana stratejinin tam olarak ne olduğunu henüz anlayan yok.

Açıkçası “seçime kadar topu havada tutalım” demek bir taktiktir, strateji değil. Altını çizmem gerekiyor.

YİNE MUCİZE FORMÜL BEKLENİYOR
Merkez Bankası Rezervlerinden yapılan satışlarla döviz kurlarında istikrar sağlamaya çalışırken, net varlıkların hâlâ ciddi miktarda negatif olduğunu görüyoruz.
Bir yandan emisyon diğer yandan döviz satışı derken, yavaş yavaş hiperenflasyon koşullarını yaratmaya başladık diyebilirim.

Piyasaya verilen paranın kredilere tahdit getirerek sterilize edilmesi çok mümkün değil. Bankalara zorla devlet kağıdı aldırmak da istikrarlı bir çözüm değil.
Sonuç olarak, piyasa fiyatlamalarının birbirinden kopmakta olduğunu görmemek mümkün değil.

Yıl sonu enflasyonu % 65 beklenirken, tahvil faizinin % 15’ten düşük olması, mevduat faizinin % 15-17 bandında seyretmesi, KKM ile Hazine’ye şu ana kadar 75 milyar TL yük binmesi, BIST’te bankalardan kaynaklanan sert hareketlenmeler, hayat pahalılığı ile enflasyon arasındaki makasın giderek açılması endişeyle izlediğimiz gelişmeler.

Son olarak bütçe gelirlerindeki artışlara bakınca, hayat pahalılığı ve enflasyon arasındaki farkı net olarak anlayabiliyoruz. Aksi takdirde vergi gelirlerinde % 100’ün üzerinde artış gerçekleşmezdi. Ayrıca faiz ödemelerine giden rakamın giderek büyüdüğünü de görüyoruz. Bunu da yıllık bütçe açığı ve faiz dışı fazlayı karşılaştırarak görebiliyoruz.

Sorun şu:
Büyümeye destek vermek ve faizi düşük tutmak için verdiğimiz mücadele için piyasaya verilen paranın nasıl sterilize edileceği, satılan dövizlerin yerine nasıl geri konulacağı konusunda kimsenin bir fikri yok. Ancak herkes “mucize formül” beklemek gibi bir ruh haline girmiş. Yani “Bu durumdan da kurtuluruz” diyenler çok.
Bu durumun tek sakıncası, gerçekten sıkıntı büyürse önlem almak için gerekli vakit ya da şartı bulamayabiliriz.

Emre Alkin

Prof. Dr. Emre Alkin; Saint Michel Fransız Lisesi’ni 1987 ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni de 1991’de bitirdikten sonra, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. 1996 yılında Doktorasını yine aynı Üniversite’de tamamlayarak ve 1997’de “doçent”; 2002 yılında ise “profesör” unvanını aldı.

1999-2003 yılları arasında İMKB Başkan Danışmanlığı, 2000 yılında TİM Genel Sekreterliği, Vergi Konseyi Üyeliği görevini yürüten Prof. Dr. Emre Alkin; Çukurova Holding, Doğan Holding, Anadolu Holding ve Altınbaş Holding’de görev yaptı. Çeşitli gazetelerde ekonomi köşe yazarlığı, TV8, SKYTÜRK, A HABER, CNNTURK, TRTHABER gibi televizyon kanallarında ekonomi yorumculuğu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, Dünya Gazetesi’nde “Paylaşmasak Olmazdı” isimli sayfasıyla içimizdeki kahramanlara yer vermektedir.

Şu an Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Alkin, İzmir’in spor kulüplerinden Göztepe Sportif A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği de yapmıştır. Temmuz 2017’den beri de Galatasaray Sportif A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Alkin, “Uzlaşmazlık Çözümü” konusunda şirketler ve kamu arasında ulusal ve uluslararası çalışmalara katılmaktadır. Ödeme Sistemleri, Mobil Teknolojiler, Finans ve Mali Konular ile ilgili uluslararası şirketlerde görev yapmaktadır.

Prof. Dr. Emre Alkin’in; “Risk Management”,“Finansal Aracılığın Evrimi”, “Bankalarda Risk Yönetimine Giriş”, Yalın Alpay’la birlikte kaleme aldığı “Dünden Bugüne Gaziantep”, “Her Şey Ekonomi Değil” , “Paylaşmasak Olmazdı”, “Fikret Mualla’nın Sanatı” ve 2017 yılının en iyi iş kitabı seçilen “Olaylarla Türkiye Ekonomisi” isimli, biri İngilizce olmak üzere sekiz kitabı bulunmaktadır. Ayrıca insan ilişkilerinin dünden bugüne evrimi üzerine yazdığı “Seve Seve Aldattım” isimli kitabı da bu yıl çok satan kitaplar arasında yer almıştır.

Prof. Dr. Emre Alkin, iki çocuk babası olup, Türkçe, İngilizce ve Fransızca konferanslar vermektedir.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top