Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

KUŞUN KANADI VE DEMİR

Gücün var, yapabiliyorsun. Güç gösterisi yapmak istiyorsun, biraz da ondan. Seni durduran bir şey yok. Yapıyorsun, çünkü yapabiliyorsun. İnsanlığından utanmana gerek yok, onu senin için biz yapıyoruz. Cep telefonu kameranı güvenli ve sabit kalacak şekilde konumlandırıyorsun. Kameranın görüş açısını güvercinin yumurtalarını bıraktığı yeri gösterecek duruma getiriyorsun. Güvercin de oralarda zaten. Geri planda inşaatlarda kullanılan kepçe cihazı görülüyor. Sen gidip şoför/operatör koltuğuna oturuyorsun ve kepçeyi yumurtalarının üzerinde oturan güvercinin üzerine sürüyorsun.

üvercin, insan denen mahluktan, senden korkması gerektiğini biliyor, onun listesinin başında geliyorsun, zaten. Ama o korkup kaçmıyor, kanatlarını açarak sana sesleniyor. “Dur” diyor, “Çocuklarım var”, diyor. Kepçeyi güvercini ve yumurtalarını ezmekle tehdit ediyorsun, eğleniyorsun. Güvercin sana kafa tutuyor, bağırıyor. Yumurtalarıyla birlikte ezilmeyi göze alarak, kanatlarını kocaman açarak doğmamış çocuklarını sakınarak haykırıyor. Dur, diyor. Kepçeden inip, cep telefonunu bıraktığın yerden alıyorsun, kayıt ettiğin bu şiddet pornografisini utanmadan sosyal medyada yayınlıyorsun. Acınacak haldesin ve sen bunun farkında değilsin. Sen, çocuklarının canı tehlikedeyse güvercinle aynı şeyi yapmaz mısın… Onlara kol kanat olmaz mısın, korumak için? Empati duygunu, diğerkâmlığını nerede düşürdün? Tuvaletin “S” borusunda bir ıkınmanın kurbanı mı oldu? Ey, insan.

Senden utanıyoruz, ey insan.
Sen ki, kendini doğadan/hayvanlardan ayırma ve hepten koparmanın tarihini yazageldin ve sonunda biricikliğini, eşsizliğini ilan ettin. Diktatör oldun. Yeni değilsin. Başından beri hadsiz, başından beri acımasızsın. Şuurun da yok, din bile kurtarmaz seni, ey insan. İnsan ve hayvan arasındaki iktidar ilişkilerini kutsal kitaplara işledin. Ayıplısın.
Hayvana biçtiğin aşağı konum ya da statü, ekonomik ve kültürel öğeler nedeniyle oldu. Onları değersizleştirdikçe bir illüzyona kapıldın, gidiyorsun. Yolun açık olmasın. Aynı gökyüzü altında insan ve senden aşağı konumda tuttuğun hayvan, beraber yaşamayı beceremedin. Doğal kaynaklardan ihtiyacın olduğu kadar almayı unuttun. En baştaki yazılımın(!) öyleydi, aslında. Bozuldun. Yüzyıllardır aşırı tüketiyorsun. Hayvansa bozulmadı, o hala ihtiyacı olduğu kadar tüketiyor. Çok uzun zaman önce doğa ile aranda güçlü bir bağ vardı. Hayvanla kurduğun ilişkide kendi aranda uyguladığın eşitlikçi, paylaşımcı yapının yansıması vardı. Hatta, doğada tüm canlı ve cansız varlıkların ruhsal bir özü olduğuna inanıyordun, o zamanlar. Şimdi, kepçenin demir ağırlığı üstüne bir de senin uyguladığın kuvvetle güvercini yumurtalarıyla birlikte ezmeyi düşünebiliyorsun, düşünceni akıllı telefon marifetiyle seyrettirebiliyorsun ey insan.
Brian Morris yazmıştı sanıyorum: Bugün hala dünyanın bazı bölgelerinde doğrudan doğayla temas halinde bulunan ve hayatta kalması doğa ve hayvanlarla kurduğu ilişkilere bağlı olan yerleşim yerleri var. Öyle yaşıyorlar. Demek, olabiliyor. Ey insan, hayvan etrafında olan bitenin farkındadır. Bunlardan sonuç çıkartır. Seninle kurduğu ilişki sonucunda belirli kararlar alır. Öte yandan, senin ulaşamayacağın güçlere sahiptir. Dünyanın yarısından fazlasını aç bırakma bahasına bir parayı harcamazsan o güçleri kopya edemiyorsun. Tüm zamanlarını hayvanı ve doğayı kopya etmekle geçirmedin mi… Nankörsün.

Şunu unutmayasın insan! Doğadan ve hayvandan ayrı ve onlardan üstün değilsin. Hiçbir zaman da olmadın. Seninki bir illüzyon. İnsanlık tanımını hayvan üzerinden yapamazsın, onun üzerine inşa edemezsin. Kendine dön ve bak, hangi hayvan sırf yapabiliyor diye sana eziyet eder.
Senden utanıyoruz, ey insan. Yerini bil, bu alemde.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi