Memetcan Demiray

Memetcan Demiray

Madem aşk uzak şimdi... Yaşasın 'sologami'!..

Postmodern zamanlarda kimileri "Hiç yoktan iyidir!" diyerek yüzeysel ilişkiler yaşıyor, kimileri çareyi "çok eşlilik"te arıyor. Bazılarıysa beraberliklerden umudu kesmiş, "Bekârlar Günü" ilan edilen 11 Kasım'ı çılgınca alışveriş yaparak kutluyor! Hatta içlerinden "kendisiyle evlenen"ler bile çıkıyor! Ve tüketim kapitalizmi, sevmeye ve sevilmeye hasret günümüz insanına "gerçek aşk"ı en uygun fiyatlarla sunmayı vadediyor!

11 Kasım "Bekârlar Günü" bu yıl da tüm yurtta, dış temsilciliklerde ve KKTC'de törenlerle... Kutlanmadı! Çünkü bizim "affını isteyen" bakanlarımız, asansöre dönen dolar kurumuz ve Covid-19'a karşı burnuna tereyağı süren "gazeteciler" gibi çok daha önemli konularımız vardı! Aşkın meşkin ne yeri, ne de zamanıydı!
Oysa dış dünyada durum hayli farklıydı. 1993'te Çinli öğrencilerin "Yalnızlık da güzeldir!" şiarıyla uydurdukları "Bekârlar Günü" (Singles' Day), çağımızda e-ticaret sitelerinin pompalamasıyla büyük popülarite kazanmıştı. Zira "tek"liğin değerini anlatmak için her yıl 11.11 tarihinde kutlanan "Bekârlar Günü", tıpkı zıddı olan 14 Şubat gibi büyük bir alışveriş furyasına yol açmaktaydı! Eh, insanın "biricik kendi"ne hediye almasından daha doğal ne vardı?!
Nitekim bu yıl da çılgınca sipariş veren bekârlar, 56 milyar dolarlık bir ciro yaratacaklardı. Katy Perry'li tanıtımların ve robot yer temizleyici gibi "pandemi ürünleri"nin öne çıktığı 2020'de Alibaba Holding, sevgi dolu bir günün asıl kazananıydı!

YALNIZLIK = EKSİKLİK Mİ?

Peki hiç mi anlamı yoktu "Bekârlar Günü"nün? Konu "aşk"sa bir durmak ve konuyu yeniden düşünmek iyi olmaz mıydı?
Nitekim "Bekârlar Günü"ne özel bir anlam atfedenlerin, aslında kendilerine dayatılan "Sen de evlen!" baskısına karşı çıktıkları anlaşılıyordu. Iconist dergisinin Yönetici Editörü Nicola Erdmann, 11 Kasım'la ilgili makalesinde bekâr insanları "eksik"miş gibi gösteren filmleri ve TV dizilerini eleştiriyordu. Örneğin yalnız kadınları "dondurma müptelası şişmanlar" olarak lanse etmek ne kadar doğru bir yaklaşımdı? Ya da her gördüğü bekâra "Nasıl olur da sevgilin olmaz?! Her tencerenin kapağı vardır!" diye sormak kimin hakkıydı? Sosyolojide buna bekârlar için "kendini açıklama zorunluluğu" deniyordu ki yapılan şey düpedüz ayrımcılıktı. Üstelik istatistikler de gösteriyordu ki yalnız yaşayanlar daha eğitimli, daha kariyerli insanlardı. Şu durumda bir "kapak" bulmaya gerçekten gerek var mıydı?

2500 POUND'A TEK KİŞİLİK DÜĞÜN!

Nicole Erdmann, 30 yaşında bekâr kalmakta ısrar eden (!) aktris Emma Watson'ın "Kendimle partnerim!" cümlesini örnek veriyordu. Sahiden de tüm dünyada "sologami" akımı artık çok modaydı. Nasıl monogami "tek eşlilik," poligami "çok eşlilik" demekse "sologami" de "kendiyle eş olmak" anlamındaydı ve 90'lı yıllarda Linda Baker adlı bir kadının bizzat kendisiyle evlenmesi sonucu ortaya çıkmıştı! Zira Baker'a göre "mutluluğu bir başka kişiden beklemek" çok saçmaydı!
2003'te "Sex and the City" dizisinde bu konunun işlenmesiyle "sologami"ye ilgi artacaktı. Hatta artık Japonya'da tam teşekküllü "tek kişilik düğün" düzenleyen firmalar bile piyasada yerini almıştı! Limuzin, "gelin başı", otel konaklama, fotoğraf albümü... Bir düğünde ne ararsanız vardı ve tümü yalnızca 2500 pounda hazır ve nazırdı! Mamafih insanın kendisiyle aşk yaşaması bile paraylaydı!
  
"SEVİŞELİM AMA SEVGİLİ OLMAYALIM" ÇAĞI...

Resmi nikâh kabul edilmese de sologami, ABD'den Tayvan'a, özellikle kadınlar arasında çok popüler olacaktı. Ve Nicole Erdmann'a göre "yanlış bir ilişki"de ısrar etmektense böylesi daha hayırlıydı.
Die Welt gazetesinde konuya ele alan Christian Thiel de benzer bir görüş ileri sürüyordu. Günümüzde çok yaygın olan "Sevişelim ama sevgili olmayalım!" tarzı ilişkilere değinen Thiel, bunlara "Hiç Yoktan İyidir" adını veriyordu. Elbette sonu "çıkmaz" olduğu bilinen bu tip bir beraberliğe devam etmek herkesin hakkıydı. Ama "gerçek aşk" da mutlaka bir yerlerde mevcuttu ve gerçekten yalnızken onu bulmak çok daha kolaydı.
Christian Thiel kimdi bu arada?... Aslen felsefeciydi ama 15 yıldır çiftlere ve bekârlara ilişki danışmanlığı yapmaktaydı. Hatta "online workshop"lar ve yazdığı kitaplarla "ideal partner"in niteliklerini anlatmaktaydı.
Enteresan... Demek "bilgi çağı" insanının kime âşık olacağını öğrenmesi için de profesyonel desteğe ihtiyacı vardı!

"SWINGER ÇETESİ"NE ŞAFAK OPERASYONU!..

Nitekim günümüzde "aşk" namına nereye elimizi atsak karşımıza "para" ve "tüketim" çıkıyor. Terapist Aino Simon da bağlanma sorunu yaşayan günümüz insanının "açık ilişki", "light monogami" ve "poliamori" gibi seçeneklere meylettiğini anlatıyor. Üstelik ilişkisine yeni bir heyecan katmak isteyen çiftlerin yöneldiği "swinger" (eş değiştirme) partilerinin artık korkunç ortamlarda değil, gösterişli şatolar veya dev saunalarda gerçekleştiğini, adeta bir "sektör"e dönüştüğünü vurguluyor!
Akla da ister istemez bizde bir "şafak operasyonu"yla çökertilen (!) yerli ve milli "swinger çetesi" ile "eş değiştirmek" için kendini diş hekimi olarak tanıtan tesisatçının "dolandırdığı" zengin çiftler geliyor! Demek ki coğrafya değişse de bir şeyler aynı kalıyor. Kimileri nadide bir mücevherin peşinde... Kimileri de onlara imitasyon hazlar ve heyecanlar satarak yolunu buluyor.
"Gerçek aşk" mı?... O da sanki çok uzaktaki parklarda, nehir kenarlarında, ıssız meydanlarda kaybolmuş; tek başına dolaşıyor. Bulunmak istiyor belki... Ama artık o şehre pek fazla uçak inmiyor.

Resimaltı (Jacinda_Ardern): 

İki yaşında bir kızları olan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ve nişanlısı Clarke Gayford, dünyanın öteki ucunda olsalar da "Ne zaman evleneceksiniz?" sorusuna maruz kalabiliyorlar!

Resimaltı (Emma)

Emma Watson'ın "Kendimle ilişki yaşıyorum!" cümlesi, tüm bekârlara güç ve moral verdi!

Resimaltı  (Solo 2)

"Kendimle evlendim!" yüzüğü mü aramıştınız? Sadece 230 dolar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Memetcan Demiray Arşivi