MB BAŞKANI’NIN AÇIKLAMALARI GÜVEN SAĞLAYABİLİR Mİ ?

Yakın zamanda ekonomi politikasına ilişkin dikkati çeken en önemli gelişme para politikası uygulayıcısı MB Başkanları’nın görevde kalma süreleri. Operasyonel bağımsızlığı kabul edilmiş olan MB Başkanları’nın sık sık değiştirilmesine alışkın olan ekonomimiz, şeffaflığa ve iletişime önem veren Ağbal’ın görevden alınma sekli ve zamanlamasının diğerlerinden farklı olması nedeni ile adeta bir deprem yaşadı.
Geçen haftaki yazımda da belirttiğim üzere ekonomi politikasının çok önemli bir ayağını oluşturan para politikası uygulayıcısı MB Başkanları’nın bu kadar sık değişimi, hiç şüphe yok ki para politikasını yönetilebilir olmaktan uzaklaştırdığı gibi önünüzdeki dönemlerdeki faiz düşüşüne de gölge düşürüyor. Bu olumsuz havayı ortadan kaldırabilmek için yeni başkan Kavcıoğlu geçen hafta takvimde bir revizyon ve politika değişikliği olmayacağını, enflasyonla mücadelenin birinci öncelik olduğunu açıklasa da yeni başkanın faizi indirmek için görevlendirildiği düşüncesi ve para politikasındaki belirsizlik güvensizliği de beraberinde getirdi.
İşte öngörülebilir ve istikrarlı olmayan bir ekonomik sürece girilmesi, bir yandan kur volatilitesini artırırken bir yandan da yabancı yatırımcının Türk varlıklarından kaçışına neden oldu. Piyasalardaki bu dalgalanmanın kısa bir süre içerisinde durulmasını beklemek hayalcilik olur. Zira geçen hafta yerleşikler her ne kadar dövizde kar satışı yapsa da bu hafta döviz alımında yükseliş görülmeye başladı.
Diğer yandan yabancı kuruluşlardan S&P Global’in Türkiye’de sermaye kontrolü riskinin arttığı, Moodys’in başkanlık değişiminin not baskısını artıracağı ve Fitch’in ise bu değişikliğin enflasyon ve dış finansman riskini artırdığı yönündeki değerlendirmeleri MB’nın yabancı yatırımcılar açısından kredibilitesinin kötüleştiğini ortaya koydu. Nitekim 7 Kasım -16 Mart tarihleri arasında TL faizlerinin yükselmesi nedeniyle swap kanalından Türkiye’ye 16 milyar dolar yabancı kaynak girişi olurken, bunun 6.5 milyar dolarının 22-23 Martta çıkmış olması yabancı yatırımcıların Türkiye‘de pozisyon alma eğilimindeki azalmanın çarpıcı göstergesini oluşturuyor. Bir de buna Türk bankalarının yabancı yatırımcıların swap kanalından çıkışını zorlaştırdığı ve yabancıların istedikleri likiditeye ulaşamadıkları yönündeki açıklamaların eklenmesi yabancı yatırımcının Türkiye’deki kalma nedenlerini daha da azaltıcı bir etki yarattı.
Tüm bunlara ilave olarak geçen hafta nedenine ilişkin her hangi bir şekilde açıklama yapılmadan kamu bankalarının yönetiminde görülen değişimler de eklenince yaşanılan güven kaybının daha da arttığı söylenebilir. Bu bağlamda gerek ekonomi yönetimindeki belirsizlik, gerekse kabineye ilişkin alınacak kararların ne yönde olacağına dair beklentiler ekonomide uzun bir süre daha kırılganlığın ve piyasalarda hareketliliğin sürmesine neden olacak gibi görünüyor. Her ne kadar MB Başkanı Salı günü bankanın olağan genel kurulunda enflasyon ve enflasyon beklentilerinin sıkı bir para politikası duruşu gerektirdiği bu nedenle politika faizinin enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edileceği ve enflasyonda yüzde 5 hedefine sıkı sıkıya bağlı kalınacağı yönünde açıklama yapsa da, aynı politikada ısrarlı duruş sergileyen Ağbal’ın niçin görevden alındığına yönelik kamuoyunun bilgilendirilmemesi güven unsurunun oluşmasını zorlaştırmakta.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serap Durusoy Arşivi