Merkez Bankası eldeki şartlara göre mantıklısını yaptı...

Beklenen açıklamadan önce bazı analistler faizlerin sembolik olarak bile düşürülmesi halinde bunun bir “niyet beyanı” olarak okunacağını ve Dolar/TL’nin 8.80 üzerini zorlayacağını söylüyorlardı. 
Ben ise kendi adıma, “Eğer faiz düşürülseydi daha sert bir yükseliş olurdu» dedim. Çünkü 8.80 vs daha önceki zamanların direnç noktaları idi. Tahminince, umulmadık bir faiz düşürmesi 9.00-9.40 bandına kayan bir hareketi başlatabilirdi. Bu durumda enflasyonun tekrar yükselmesi ve yıl sonu hedeflerinin üzerinde tamamlanması ihtimali yükselirdi. Neyse ki olmadı. 
Her zaman belirttiğim gibi, döviz ve enflasyon yükseldikçe hem ithalat ve hem de günlük alışveriş üzerinden kesilen dolaylı vergilerin tahsilatı artıyor. Bunu kabul ediyorum. Ancak yükselen reel faiz ve kamu açığını yüksek enflasyon ve yüksek büyüme ile dengelemeye çalışmak oldukça riskli yan etkiler doğurmakta. 
Daha önceki yazılarımda da sıkça belirttiğim gibi, vergiler ve iç borçlanma büyüdükçe, toplanan kaynaklar da doğrudan ekonomiye enjekte edilmedikçe, likidite azlığı sebebiyle Merkez Bankası ihtiyaç saiki olarak para arzını genişletiyor. Bu sefer de dönemsel likidite fazlalığının dövize yönelmesini engellemek için faiz haricindeki politika araçlarını kullanırken, finansal aracılığın maliyetini artırıp ticareti yavaşlatıyor. 
Muhtemel indirim yıl bitmeden olabilir…
Özetle, önce enflasyonun sebeplerinin farkına varıp ardından da doğru araçlar ve kurumlarla mücadelesine başlanması en uygun davranış gibi gözüküyor. Talep değil maliyet enflasyonu yaşadığımız için mutlaka vergiler, kesintiler, risk unsurları ve diğer maliyetler üzerine odaklanmalıyız. Bunların pek azı Merkez Bankası›nın görevleri ve sorumlulukları arasındadır.  Belki de Başkan Kavcıoğlunun, “Topyekün mücadele lazım” şeklindeki çıkışı son zamanların en önemli sözüydü diyebilirim. 
Özetle, Merkez Bankası›nın eldeki şartlar göz önüne alındığında için en mantıklı davranışı gösterdi ve pas geçti. 
Açıkçası basın metnine bakınca hep aynı ifadeleri gördüğüm için durumdan vazife çıkarıp “faizleri bir sonraki toplantıda düşürecek” demeyeceğim. Yine de herkesin bildiğini saklamaya gerek yok. Yıl bitmeden Merkez Bankası’nın faiz indireceği aşikar. Tabii, çok majör ya da radikal bir gelişme olmadığı sürece. 
Merkez Bankası’nın üstü kapalı bir şekilde cari fazla ve dış talebe vurgu yapması dikkatimi çekti. Demek ki, 3. ve 4. çeyreklerde yılbaşından beri tecrübe ettiğimiz hızlı büyüme yerini yavaşlamaya bırakacak. Bu durumda Merkez Bankası’nın önümüzdeki aylarda faiz indirme teşebbüsü “ekonomik yavaşlama” argümanına bağlanabilir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi