MİLLET BÖLÜNMÜYOR, YAŞAMAYA ÇALIŞIYOR

Hayatta kalma derdiyle meşgul ahali. Konuştuğu bu. Merakı, ne zaman sokağa çıkacağı, dükkanını açacağı, sevdiklerini göreceği, yani eski günlere ne zaman döneceği.
Evde ahali.
Yemekti, filmdi, kitaptı, çiçekler, balkon, tadilat filan derken tüketti birçoğunu. Bıktı hatta. Maske gelmedi, umudu da yoktu, komşusuna gelen kolonyayı kıskanmadı, “En azından hareket var” dedi.
Merak ettiği haber, doğru haber. İşte en pahalısı bu. Medyanın yüzde 99’u tek ağızdan konuşuyor. Onlara kalsa, hayat bayram. Evde maske yok, sapır sapır dökülen ABD’ye maskeyi biz veriyoruz. İngiltere’yi koruyucu tuluma boğduk, İtalya’ya, İspanya’ya ilaç yağdırdık. İran’a giden kargo uçakları hepimizi gururlandırdı. Afrika’yı saymıyorum bile.
Başka milletlerin sağlık sistemleri ile alay ederek gücümüzü millete gösteriyoruz.
Salgında yerel yönetimlerin yardımlarının engellenmesine, belediyelerin aşevlerinin kapatılmasına, paralarına el konulmasına, seçilmiş belediye başkanlarının terör örgütü üyesi gibi davranmakla suçlanmasına başka milletler nasıl bakıyor, onu bilmiyoruz.
Hazine Bakanı, kendi imzasıyla reklam filmi hazırlatıp ‘sörvayvır’da bile yayınlatıyor. Kamu bankaları kredi üstüne kredi dağıtıyor. Reklamlar, haber bültenleri, neredeyse “Ay iyi oldu, esnaf rahat bir nefes aldı. Devletimiz sağ olsun krediye doyduk. Parayı koyacak yer bulamıyoruz” tadında.
Bütün bunların kuyruklu bir yalan olduğunu herkes görüyor. Bir tek onlar görmüyor. Alice Harikalar Diyarı’nda gibiler.
TEMEL GIDA’DAN VİRÜS BULAŞIR MI?
Bulaşır, hatta bulaştı bile.
Elbette salgın ortamı, elbette ekonomi daralıyor, elbette dükkanlar kapalı, işletmeler zorlanıyor.
Dün 12 liraya aldığın yumurtayı bir gün sonra 22 liradan görünce, anlıyorsun korana virüsü tam karşında.
Virüs memlekete bulaşmadan önce 25 kuruşa satılan maske şimdi karaborsa, üstelik satışı yasaklanmasına rağmen fahiş fiyatlara alışveriş sitelerinde. 25 kuruşluk maskeyi dağıtmadılar. Siz de görmüşsünüzdür, maskesiz otobüse binmek yasak, kontrol var soruyorlar, “Hacı masken nerde senin?” yanıt nefis “Vaşhington’a gönderdim benimkini” diyor.
Komik mi? Değil. Dramatik.
Temel gıda maddelerine, güçlükle geçinen insanların durumu idare edecekleri gıdalara yapılan zamları görmüyorlar. Öyle üst perdeden konuşuyorlar ki, “En ağır cezaları vereceğiz, burunlarından getireceğiz” filan. Ama hiçbir şey değişmiyor. 100 liraya dolan file 250 liraya yarı yarıya doluyor. Denetim olmadığı gibi fırsatçıların önü açılıyor.
HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU; AVM’LER
Parklar, oyun alanları, sahiller, esnafın dükkanı dururken hayata dönüşü tapındıkları betonarmeden başlatmaya kararlılar. AVM’lerin açılma takviminden söz ediyorlar.
Gerekçe olarak çalışma saatleri belirsiz, asgari ücrete mahkum edilmiş insanları gösteriyorlar. Kanacağımızı zannediyorlar. O insanlarla yardımlaşmayı, dayanışmayı düşünmeyip AVM’lerin ekonomin can damarı olduğunu söylüyorlar.
İSRAF VAR İNSAF YOK
Memleket böyle bir israfı Cumhuriyet tarihi boyunca yaşamadı. Tek örnek, dünyanın sayılı havalimanlarından olan Atatürk Havalimanı. Her şeyiyle, ulaşımıyla, binasıyla, oteliyle, pistleriyle dünyanın en özel hastanesi yapılacakken, havaalanının pistleri yıkılıyor, yan arsaya baştan bina yapılıyor. İsrafta sınırsız, insafta kanaatkarlar.
VE BÖLÜNME MESELESİNE GELDİ SIRA
Ne zaman, işler kötüye gitse gizli bir el devreye giriyor. Bu garip el, özenle hazırladığı darbe planını ortaya koyuyor, aziz ve mübarek şu günlerde evinde oturan insanları birdenbire bölmeye çalışıyor.
Öyle garip bir el ki bu.
Ama bu ele karşı hazırlık da her zaman tastamam. Kamu spotu, klipler, sloganlar hazır. “Bölünmeyeceğiz.”
Dolar 7 lirayı aşmış, ekonomi bakanı “Bölünmeyeceğiz” diyor.
Yahu kimsenin bölündüğü filan yok. Millet can derdinde, yaşama derdinde, hayatının derdinde. Sizinki galiba başka bir dert.