Muhafazakarların başörtülü kadınlardan rahatsızlığı

Son Güncellenme Tarihi: Ekim 29, 2020 / 07:55

Enteresan bir müslümanlık anlayışımız var millet olarak. 14 yıl Kuran eğitmenliği yapan Fatma Yavuz’un dini içerikli twitter paylaşımları sebebiyle “İslami törelere aykırılık” suçlamasıyla diyanetten ihraç edilmesini de bu çerçevede görüyorum.
Fatma Hanım’ın “törelere aykırılık” olarak görülen paylaşımları, genel olarak Müslümanların İslam dininin hoşgörüsüne uygun olmayan davranışlarını eleştirmesi üzerine. Bir anlamda İslami değil de geleneksel törelere aykırı paylaşımlar.
Fatma Hanım’ın ardından Zeynep Algı adında bir kadının “İşlerini bir kadına bırakan topluluk asla felah bulamaz” hadisini tersine çevirerek “İşlerini bir erkeğe bırakan topluluk asla felah bulamaz” paylaşımı üzerine emniyette ifadeye çağrılması da böyle.
Algı’ya yapılan suçlama ise “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”. Algı’nın, “Dindar bir kadınım, bu uydurma hadisi kabul etmiyorum, farkındalık yaratmak için attım” sözlerini de hatırlatmak isterim.
Bu iki kadını örnek vermemin sebebi; İslami ilimler hususunda tahsiliniz ne olursa olsun kadınsanız yerinizi ve haddinizi (!) bilmeniz gerekliliği…
İlerleyen günlerde başörtülü kadınların geleneksel din anlayışına itirazlarını daha çok duyacağımızı düşünüyorum. Kadınlar sorguluyor, kendilerine biçilen role itiraz ediyor. Bu durumda muhafazakar camiayı rahatsız ediyor.
Başörtüsünün yasaklanmasına nasıl karşıysak, başörtülü kadınların kendilerini ifade etmelerinin cezalandırılmasına da karşı olmalıyız.
Diyanet’in ve iktidarın Fatma Hanım ve Zeynep Hanım’a sahip çıkmasını, yalnızlaştırılmalarına izin vermemelerini isterdim. Ki Tayyip Bey tepkilere rağmen Kadem’in arkasında durmuş bir insan.
Geçtiğimiz hafta Fatma Hanım’ın mahkemesi vardı. Bu vesileyle kısa bir sohbetimiz oldu. Sohbetimi kendi penceremden özetlemeye ve sesli olmasa da sizleri yaşananları sorgulamaya davet edeceğim.
Fatma Hanım, İslami ilim tahsil etmiş bir kadın. Kendini klasik yaşayan ama özgür düşünen bir Müslüman olarak tanımlıyor. İtirazları var. Bu itirazlarının da temel argümanı, İslam dininin; kadını aşağılayan, yarım akıl gören, hakaret edeni öldürmeyi mübah gören bir din olarak görülmesine neden olan sahih olmadığını düşündüğü hadisler ve öğretiler.
Diyanet, 14 yıllık çalışanı olan Fatma Hanım’ı paylaşımları sebebiyle ihraç ediyor. Sonra kınama cezası veriyor. Sanırım apar topar gönderelim derken usulde yanlış yaptılar.
Bizde bireysellik makbul olmadığından ihraç sonrası yalnız kalıyor Fatma Hanım. Kanımca bu yalnızlaşmayı hepimiz yaşayacağız. Hani ölümü bilir de kendimiz ölmeyecek gibi yaşarız ya öyle bir şey…
◼ Bu yaşadıklarından sonra “Keşke paylaşmasaydım, sussaydım” dediğin oldu mu?
“Olmadı… Susmak, yok saymak fıtratıma da aykırı. Bizi bir yere mahkûm etmeye çalışıyorlar. Kadınsan sana verilen rolle ilgili konuşabilirsin sadece. Ben özellikle davanın içeriğini zapta geçirdim. Bir gün gerçekten bunu ciddi ciddi konuşacağız. Ama tersten… Bugün diyanet bana soruyor ya yarın ben soracağım diyanete…”
◼ “Nasıl bir diyanet kurumu isterdin?”
“Öncelikle diyanetin inanan inanmayan her kesim tarafından güvenilen bir kurum olmasını isterdim. Bugün herkes muzdarip diyanetten… Diyanet ahlak üretsin isterdim. Şeffaf olsun, hesap verir olsun isterdim. Bunlar olmadığı zaman diyanet haklı olduğu yerde de eleştiriliyor.”
◼ Fatma Hanım ihraç sonrası neler yaşadınız?
“Bir iki dostum hariç yokmuşum gibi davrandı insanlar. Söylediklerinde haklısın sana katılıyorum ama keşke ortalıkta söylemeseydin, diyen hocalarım dâhil kimse gel şurada bir iş var demedi.”
◼ “Kadın hakları, insan hakları kuruluşları da mı destek olmadı?”
“Tanıdığım kadın haklarıyla ilgilenen kurumlar kör sağır kesildiler. Ezberlenmiş mağduriyetlerimiz var. Mağduriyeti popüler olmayıp yalnız kalan çok insan var. Bu sadece benim için geçerli değil. Bir sorunumuz da bu tarz itirazlar iktidara karşı gelme olarak algılanıyor. Sanırım bu da insanları uzak tutuyor.”
◼ “Tehdit aldın mı?”
“Evet… Sosyal medya hesabından yaşadığım semti, adımı soyadımı vererek hedef gösteren biri var. Üstelik bilinen bir cemaatin önde gelen isimlerinden biri… Beni kâfir ilan ediyor. Suç duyurusunda bulundum ama netice alamadım maalesef. ”
Fatma Hanım, davasıyla ilgili Danıştay’dan ümitli. Olmazsa AİHM’e gideceğini söylüyor.
Fatma Hanım nezdinde; kadınların her alanda özgürce düşüncelerini söylediği, cezalandırılmadığı ve linç edilmediği yarınlar diliyorum.

Ayşe Baykal

Ayşe Baykal, İstanbul doğumlu olup aslen Karadenizlidir. Hafızdır… Genç yaşta siyasetle tanışmış, Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde İlçe Kadın Kolları Başkanlığı ve İl Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Hürriyet gazetesi ile başladığı yazarlık serüvenine OdaTV ve Gazete Pencere ile devam etmiştir. TV5’te “Ayşe’nin Penceresi” adlı programı hazırlayıp sunmuştur. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunudur. İkiz kardeş olarak dünyaya gelen Ayşe’nin iki ağabeyi vardır. Kedisi Bulut’un insanıdır. Yay burcudur… Yazmak en büyük tutkusudur.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top