Murat Özçelik

Murat Özçelik

MUHALEFETTE HAREKETLENME

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş konusunda mutabakata vardıktan sonra, diğer partileri bu mutabakata dahil etme ve mutabakat alanlarını genişletme çabaları sanki bir duraksamaya girmiş gibi görünen muhalefet görüşmelerinde ilginç bir hareketlenme başladı. Ortak Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi bağlamında yeni bazı kriterler getirilmesini isteyen Gelecek Partisi lideri Davutoğlu’nun bu girişimi sonucu CHP, İYİ parti ve Gelecek Partisi liderleri toplandı.

Millet ittifakı liderleri, parlamenter sisteme geçiş için gerekli Anayasa çalışmasını bitirdiklerini ve bunu açıklayacaklarını söylediler. Bu başlı başına çok önemli bir gelişme! Tabii ilk akla gelen bu Anayasa çalışmasının ne kadarlık toplum kesiminin görüşünü kapsadığı…

HDP’nin çağrısı ile soldaki 8 siyasi oluşum da biraraya geldi. Bu toplantı ile solda yeni bir platform oluşturulmasına zemin hazırlandığı söyleniyor.

Bu arada DEVA Partisi’nin pozisyonu da daha belirginleşmeye başladı. DEVA, ortak Cumhurbaşkanı adayı konusunda herhangi bir adayda ısrarcı olmayacağını ortaya koyarken bir an önce rekabetçi ve çoğulcu parlamenter sisteme geçiş istediğinin işaretlerini verdi. Ali Babacan’ın, Kılıçdaroğlu ile yaptıkları görüşmenin akabinde seçim sonrasındaki geçiş döneminde uygulayacakları ekonomik programı çalışmaya başladıkları bilgisi de verildi. Bu da harika bir gelişme! Tabii bu konuda da diğer müstakbel muhalefet ittifakı adaylarının katkılarına başvurulur diye düşünüyorum…

Son zamanda yapılan toplantılarda adeta ortak buluşma noktası haline gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu da partisine artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, insanımızın esas sorunlarını es geçip gündemi değiştirmek için attığı adımlara cevap dahi verilmemesini, bundan böyle halkımız için partinin yapacaklarını daha ayrıntılı anlatmaları gerektiğini, halka erişim çabalarına öncelik ve ağırlık verilmesini yineledi. Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın geçen hafta yaptığı açıklamalar bu talimat doğrultusundaydı.

Çeşitli sosyal medya ortamlarında yapılan programlarda ise akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve gazetecilerin, seçime doğru giderken “sürecin muhalefet tarafından nasıl yönetilebileceği” ile ilgili bilimsel niteliği yüksek tartışmalarına tanık olduk. Bunlardan bir tanesi Medyascope’daki “Adını Koyalım” programı.

Yukarıda değindiğim gerçekten önemli gelişmelerin ivme kaybetmeden devam etmeleri en içten dileğim. Ancak tam da bu noktada, ülkemizin aydınlarına çok büyük sorumluluk düştüğünün altını çizerek başlamak istiyorum.

Dünyanın geneline baktığımızda demokrasilerin popülizmi seçen liderleri yüzünden yönlerini tayine uğraştıklarını ve liberal demokrasiyi güçlendirmenin yollarını araştırdıklarını görüyoruz. Pandeminin, ülke ekonomilerini ciddi biçimde sarstığını ve kapitalizmin vatandaşlar arasındaki eşitsizlikleri nasıl artırdığını, alttakiler ile üsttekiler arasındaki uçurumun ne hale geldiğini görüyoruz. Hele otoriter rejimlerde, liderlerin eliyle palazlanan kesimlerin daha sonra nasıl vatandaşların hakları aleyhine çalıştıklarını ve eşitsizlikleri büsbütün artırdıklarını izliyoruz.

Ülkemizde AKP marifeti ve dış destekle uygulamaya sokulan “ılımlı İslamın” zamanla ne hale evrildiğini ve kapitalizmle el ele veren bu modelin de büyük bir hüsranla sonuçlandığını izledik. Bu sınama, bu dönemde yaşayan biz vatandaşlar için gerçekten çok büyük sıkıntılara yol açtı. Ülkemizde bu modelin uygulanması için özlem duyanların varlığı dikkate alındığında maalesef bu dönemin de yaşanması gerekiyormuş. Ama aklımızı iyi kullanırsak gençlerimizin neredeyse umutlarını yitirdikleri çağdaş geleceği hazırlamamız mümkün. Hatta bizim, çocuklarımız için görevimiz. Bu bakımdan bir dönüm noktasındayız.

Dünyadaki gelişmelerin bilincinde olarak, bu karmaşadan yeni bir açılımla kurtulma fırsatına sahip olduğumuza ve bu atılımla insanımızı öncelikle refah ve huzura kavuşturabileceğimiz bir yol haritasını hazırlayabileceğimize inanıyorum. Seçimleri kazanmanın kilidi de bu.

Şimdi, tam da tek adam rejiminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçip ülkemiz için siyaset, ekonomi ve sosyal alanlarda hepimizin hak ettiği kuralları vazeden bir demokrasiyi tesis edebilmemiz için muhalefet partilerine büyük sorumluluk düşüyor. “Biz birleştiğimizde nasıl olsa iktidarı alacağız. Onun için bugünkü oy oranlarımıza bakmadan ve gerçek rekabeti sağlayacak siyaseti yakalamadan bu fırsattan bilistifade bugünden ne kotarırsak yanımıza kar kalır” anlayışına yönelmemeleri gerekiyor. Ya da “İllaki ben ortak aday olmalıyım” diye bazı siyasetçilerin ısrarcı olmamaları. Zira kurmaya çalıştıkları sistem, bundan sonra halkın “bir lider gelse de bizi kurtarsa” diye düşünmesine gerek kalmayacak bir siyasi yapı olmalı. Güçlendirilmiş parlamenter sistemin böyle bir yeni yapıyı kurmasına çalışmak, muhalefetin üzerinde mutabık kalması gereken en halisane ilke olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Özçelik Arşivi