MUTSUZLARIN MÜCADELESİNDEN ÇIKAN UMUT

Geriden gelip maç almak Fenerbahçe’ye ilaç gibi gelecek. Belki de bir dönüm noktası olacak, ama şurası da bir gerçek ki hala sahada düzgün bir futbol yok. Başakşehir maçını alan istek ve hırstı. Ancak yetmez, Erol Hoca öncelikle defanstan başlayarak sorunlara acil çare bulmalı.
Şu sıralar zor iş Fenerbahçe taraftarı olmak. Hafta içi, sokağa bile çıkmaya korktuğun bir çarşamba akşamı önce futbol takımının maçı var ardından basketbol takımının. Oooh bundan büyük keyif olur mu? Öyle değil; futbol takımın kötü, basketbol takımın ondan kötüyse keyif falan değil sadece kaygı duyuyorsun. Mutsuz oluyorsun.
“Mutsuz olmak” Kadıköy’de sahaya çıkacak iki takımın da ortak özelliğiydi. Şampiyonlar liginde beklediği sonuçları alamayan Başakşehir ligde de planladığı yerin çok gerisindeydi.
Transfer döneminin rekortmeni, “üç tane ilk 11 çıkar, ikisi kafaya oynar” denen Fenerbahçe onuncu haftadan itibaren Erol Hoca’yı tartışmaya başladı. Sosyal medya mesajlarına inanırsanız Başakşehir maçı Erol Hoca için “kader maçı”ydı, bir mağlubiyet durumunda ipi çekilecekti. Hikaye…
Yeni maç, yeni kadro. 14 haftadır aynı şeyi yaşıyor Fenerbahçe. Daha üst üste iki maçta ne aynı 11’le çıktı, ne aynı dizilişle… Zaten oyun planı meçhul. Sol kanatta Novak- Caner ikilisi kimilerinin sezon başından beri tercihiydi; ama Erol Bulut ancak 14. haftada, o da biraz mecburiyetten bu ikiliyi birlikte sahaya sürdü. İleri ikili de Thiam’ın yanına Ademi’nin tercih edilmesi de gösteriyordu ki, Erol Hoca yine umudunu kanatlardan gelecek ortalara bağlamıştı.
İlk yarıları boşa harcamayı gelenek haline getiren Fenerbahçe, son haftalarda gol yemeyi de adet edindi. Üstelik bu hafta aceleciydi. Maç 5. dakikada Başakşehir’in golüyle başladı. Sağ kanattan kullanılan serbest vuruşta Başakşehir oyuncuları Fenerbahçe ceza sahası içinde 3 kere topa vurdular ve golü buldular. Peki Fenerbahçeli oyuncular neredeydi? Onbiri de ceza sahası içindeydi ama hiçbirinin topa vurma niyeti yoktu.
Anladık bu defans ve önünde oynayan ikili savunma yapmayı bilmiyor. Her gelen top tehlike yaratıyor, kaleyi tutarsa gol oluyor. Peki kardeşim bu adamlar oyun kurmayı da bilmiyor.
Utanarak söylüyorum ne yapacaklarını bilmiyorlar. Altay topu önündeki dörtlüden birine verdiğinde sorun başlıyor. Bir sürü eveleyip geveleyip yan pastan sonra top tekrar geri pasla Altay’a geliyor o da vuruyor ileri. Ve bu saçmalık maç içinde sürekli tekrarlanıyor.
Fenerbahçe, gol atması gerektiğini 30. dakikadan sonra hatırladı. O ana kadar da Başakşehir iki net pozisyon harcadı.
Fenerbahçe biraz yüklenince pozisyonlar buldu ama gol bulamadı. Gustavo uzatmada Caner’in ortasını heba edip direk dibinden dışarı vurdu ama bir dakika sonra Nazım Sangare yine Caner’in ortasında direkten dönen topu kaleye göndermeyi başardı.
İkinci yarıya beraberliğin motivasyonuyla başladı Fenerbahçe ve çok geçmeden yine Caner’in kullandığı kornerden Tisserand’la ikinci golü buldu.
Mert Hakan ve Sinan Gümüş açık ara sahanın kötüleriydi. Yaklaşık 50 metre İrfan Can Kahveci’yi birlikte kovalayıp topu alamadılar, şut atmasına izin verdiler. Daha ötesini söylemeye gerek var mı? Seksen dakika Sinan Gümüş’e nasıl tahammül etti Hoca, anlamak zor.
Önce Rafael ardından İrfan Can Kahveci hakeme itirazdan kırmızı kart görerek takımı 9 kişi bıraktılar. Okan Buruk Hoca da oyuncularından geri kalmayıp kırmızı kart görüp tribünün yolunu tuttu.
Sonrasının yoruma ihtiyacı yok. 9 kişi kalmış takıma karşı Fenerbahçe 2 gol daha bularak maçı aldı.
Bu maçtan geriye kalan oyunculardaki özellikle ikinci yarıdaki hırstı. Gol sonrası sevinçlerde de aynı hırs, bütünleşme görüldü.
Henüz takım oyunuyla ilgili olumlu şeyler söylemek zor ancak takım, özellikle eksikler tamamlandıktan sonra iki forvetli bir düzende daha iyi oynayacak gibi. Erol Hoca ısrar etmeli.
Hakem Bahattin Şimşek’e gelince; Kırmızı kartlara söylenecek çok bir şey yok, yalnız Rafael’in gördüğü kartta Skirtel de pozisyona karışmıştı, ilk sarıyı ona mı gösteriyordu anlamadık. Ancak asıl ilk yarıda Gustavo’nun Hasan Ali Kaldırım’a yaptığı faule verdiği sarı kart tartışılacak. Şimşek, VAR’a çağırılmasına rağmen sarı kartta ısrar etti ama kırmızı kart gerektiğini söyleyenler de az değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi