Müzik sadece bir eğlence aracı olarak görülmemeli!

Müzik sadece bir eğlence aracı olarak görülmemeli!
Güzel anıların olduğu bir çatıda buluşmuştuk kendisiyle TV 8 zamanları. Onlar kaliteli bir müzik programına imza atıyorlardı. Yıllar geçse de o samimi bağlarımız kopmadı. Duruşu ve çizgisi yıllardır değişmeyen, şahane...

Güzel anıların olduğu bir çatıda buluşmuştuk kendisiyle TV 8 zamanları. Onlar kaliteli bir müzik programına imza atıyorlardı. Yıllar geçse de o samimi bağlarımız kopmadı. Duruşu ve çizgisi yıllardır değişmeyen, şahane bir müzisyen, aynı zamanda MÜYORBİR Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Şeşen’e virüs sürecinde sektörü ve kendi yaşadıklarını sordum.

Virüs hayatı durdurdu ve hepimizin planları değişti kuşkusuz. Sizin kişisel çalışmalarınızı nasıl etkiledi ve hangi projeler askıya alındı, planlarınız nasıl değişti?
Evet bu beklenmedik salgın karşısında ne yazık ki çok heyecan duyduğumuz bazı projeleri ötelemek zorunda kaldık. Bunların başında Ferhan Şensoy ve Ortaoyuncular’la yıllar sonra yeniden sahnelenecek “Şahları da Vururlar” müzikli oyunuydu. Bu oyunda Fuat Güner ağırlıklı müzikleri Nejat Yavaşoğulları ile birlikte söyleyecektik. Bir yerde MFÖ-Bulutsuzluk Özlemi ve Gündoğarken’ in yer alacağı ilk proje olacaktı. Bu salgın yetmezmiş gibi bir de Ortaoyuncular’ın hafızası ve oyunda da çok önemli bir yeri olan Levent Ünsal’ı çok genç yaşta bir kalp krizi sonucu kaybetmenin şokunu yaşadık. Bu mesleği en zor ama en özel kılan taraflarından biri de bu. Perde kapanmıyor…
Öncelikle hayatta kalma savaşı veriyoruz ama bir taraftan da ayakta kalmamız gerekiyor. Müzik dünyasını virüs hangi boyutlarda etkiledi ve bu sürece dayanma süresinde çalışmalarınız, öngörüleriniz neler?
Müzik sektörü ne yazık ki bu durumlardan en çabuk ve en çok etkilenen sektör. Daha önce de bir takım olağanüstü durumlarda hatırlayacaksınız diziler, reklamlar, maçlar devam eder ama adeta tek günah keçisi müzikmiş gibi hemen konserler iptal edilirdi. Müziğin algısında bir sıkıntı var bence. Şarkılarımız sadece eğlenmek, dans etmek için yok ki . Ayrıca bu ülkenin yüzyıllardır kültürünü bir kuşaktan diğer kuşağa aktaran halk müziğimizde ağıtlar, bozlaklar yok mu? Müzik sadece bir eğlence aracı olarak görülmemeli. Bu süreçte gerek Kültür Bakanlığı gerekse yerel yönetimler ile video konferanslar yaparak raporlar hazırlayarak bir acil önlem paketi hazırlamaya çalışıyoruz. Ama bu süreç ne yazık ki biraz yavaş ilerliyor. Yine de önümüzdeki haftadan itibaren bir ivme kazanacağını düşünüyoruz.
Müzik dünyası büyük bir camia, içinde yorumcular, müzisyenler, söz yazarları, besteciler var. Kendi içinizde nasıl önlemler aldınız ve tek yürekte, çatı altında birlikte hareket edebiliyor musunuz?
Aslında bu salgın bize toplumsal dayanışmanın ve yardımlaşmanın önemini biraz acı da olsa gösterdi. Bizler Müzik Meslek Birlikleri olarak 20.000 e yaklaşan üyeye sahibiz. Ama müzik sektörü sadece bize üye olan müzisyenlerden oluşmuyor. Bu sayıyı en az onla çarpmak gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu sektörden ses-ışık sistemi, ulaşım, teknik ekip, organizatörler, menajerler, basın danışmanları, pr’cılar, konser mekanları, müzikli cafe barlar, düğün salonları, dj ler, otopark görevlileri hatta bir etkinlik sonrasında satış yapan seyyar satıcılar bile geçimini sağlıyor. Kabaca en az dört yüz bin kişinin bu krizden etkilendiğini düşünüyorum. Biraz önce de söylediğim gibi 20.000 e yaklaşan bir üyemiz var. Zira her meslek birliğinin genel kurullarından geçen üyelik kriterleri var. Bizler bu kriterlere uyan ve yetki belgesini imzalayan müzisyenlerin haklarını takip ediyoruz. Ama bu kriz ortamında tabii ki müzik ve sahne emekçilerine destek olabilecek her türlü platformla işbirliğine hazırız.
Şu sıralar müzisyenlerin telif gelirinden başka gelir kapısı yok
Müzik iyileştiren, ruha ve duygulara iyi gelen en önemli sanat. Bu süreçte bizi iyileştiriyor elbette ama bu işten ekmek parasınız kazananlara ne olacak? Belki uzun süre konserler olamayacak ve müzisyenlerin en önemli geçim alanları da uzun süre kapalı olacak.
Ne yazık ki şu sıralar telif gelirinden başka bir gelir kapısı yok müzisyenlerin. Ama şöyle bir örnek vereyim Almanya’nın teliften sağladığı gelir yıllık Bir milyar iki yüz milyon Euro. Biz de ise otuz milyon Euro civarı. Dolayısıyla telif gelirlerimiz de dünya standartlarının çok altında.
Bu noktada müzik dünyasında tek geçim kaynağı teliflerden aldıkları paralar diye düşünüyorum başka bir gelir kapısı, nefes alma alanı var mı?
Yine bir üstteki sorudan devam edersek şarkıları lisanslı olan radyo ve televizyonlarda ve dijital alanlarda çok çalınan eser sahipleri ve yorumcular en az zararla atlatmaya çalışacaklar. Zira meslek birlikleri belirli dönemlerde hakediş dağıtımı yapar. Ama lisanslama alanında karşılaştığımız zorluklar ve telif bilincinin yerleşmemesi sonucu bu telif gelirleri de beklenen seviyede değil. Bu açıdan yine en büyük zararı ise yine sahne emekçileri görecek maalesef. İşte bu aşamada devletimizden yardım bekliyoruz. Birkaç örnek vereyim. Bazı ülkelerin kültür-sanat ve yaratıcı sektörlere verdiği destekler: Hollanda 300 milyon Euro, İngiltere 160 milyon sterlin, ABD 307.5 milyon dolar, Almanya 50 milyon Euro, Güney Afrika 8.2 milyon Euro İsviçre 281 milyon Euro
(Kaynak İKSV pandemi sırasında kültür sanatın birleştirici gücü ve alanın ihtiyaçları)
İsteğimiz sanatçının tazminatı olarak adlandırılabilecek bu verginin hak sahiplerine meslek birlikleri aracılığıyla bir an evvel dağıtılması
Bu noktada devlete, müzikseverlere ne gibi görevler düşüyor sizin dünyanızı ayakta tutmak adına neler yapılmalı?
Böyle zor zamanlarda insanlar sanata özellikle müziğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Pandemi sürecinde balkonlara çıkıp şarkı söyleyen insanlar bunun en güzel göstergesi. Ayrıca müzeler, film festivalleri tiyatro oyunları, operalar, konserler dijital ortamlara taşındı. Bu da sanatın iyileştirici gücünü bir kez daha gösterdi. Bu salgının ilk günlerinde acil önlem paketi açıklanırken müzik sektörünün adı bile geçmedi. Sinemadan tiyatrodan söz edildi ama en kolay ulaşılan en çok tüketilen ve bu süreçte insanların moral kaynağı olan müziği üreten onları icra eden onları yayınlayan insanlar sanki yokmuş gibi davranıldı. Bu da bizi açıkçası çok üzdü… Sayın Kültür Bakanı’mız dan çok haklı bir isteğimiz var. Bunu kendisine de ilettik. Özel Kopyalama Harcı olarak bilinen ve de bazı sanat eserlerini kopyalamaya yarayan cihazlardan-fotokopi makinası, flash bellek vs- alınan ve de sanatçının tazminatı olarak adlandırılabilecek bu verginin hak sahiplerine meslek birlikleri aracılığıyla bir an evvel dağıtılması.
Online konserler uzun vadede telif sektörüne zarar verir
Sosyal platformalarda online konserler veriliyor, bu mecralara yeni konser tarzı olarak bakılabilir mi, bu mecralar müzik sektörüne ne katar ve ne kaybettirir?
Bu dönemde yapılan online konserler’in kişisel görüşüme göre müziğin ücretsiz olarak sunulması ve bedava ulaşılması bakımından uzun vadede telif sektörüne zararı olacağı yönünde. Biz bu konuda da yerel yönetimlerden destek istiyoruz. Zira her belediyenin kültür ve sanata ayırdığı bir bütçe var. Düşüncemiz şu sosyal mesafe kuralına ve de azami hijyen şartlarına uygun olarak belirlenen konser alanlarında canlı-online konserler vermek. Bu konserlerin de belediyelere ait sosyal mecralarda televizyonlarda ya da youtube gibi alanlarda yayınlanması. Sanatçıya da tabii ki bir ücret ödenmesi. Sanatçının da bunu müzisyenler, teknik ekip, ses-ışık sistemi vs ile paylaşması. Ama buradaki amaç sosyal faydanın da düşünülmesi. Örneğin her türlü müziğe hizmet etmeli bu konserler ve tanınmış isimlere olduğu kadar hiç tanınmayan yerel sanatçılara da yer verilmeli. Bunun içinde bizler meslek birlikleri yöneticileri belediyelerle paydaş olarak çalışmaya hazırız.
Daha naif ve hümanist eserler olacak
Virüsün etkisi müzik dünyasını farklı bir boyuta taşır mı örneğin eserlerde, şarkılarda, sözlerde yaratıcılık anlamında değişimler olur mu?
Benim kişisel görüşüm çok köklü olmasa da bir takım değişimler geçirecek dünyamız. Dolayısıyla insanlar da eğer bundan ders almazsak neden ders alacağız bilemem. Bu salgın; iktidar, güç, zenginlik karşısında hepimizi eşitledi. Ve de kendi sağlığımız kadar komşumuzun sağlığının da ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Sokağa çıkma yasağı doğayı temizledi. Bu dünyanın bizimle beraber sahipleri olan tüm canlılar sokaklara döküldü. Uzun zamandır göz ardı edilen bilimin yine ön plana çıkmasını sağladı. Ama en önemlisi şu koca evrende bunca hırsın, kavganın, kutuplaşmanın, çekişmenin ne kadar boş olduğunu gösterdi. Bana göre bu tüm sanatsal ürünlerde kendini gösterecek. Daha naif ve hümanist eserler bizleri bekliyor diyebilirim.

Burhan Şeşen’den 5 şarkı önerisi

Son olarak biraz okuyucularımız için sizden playlist almak isteriz ve moral olur hepimize. Bize bir müzik listesi 5 şarkı diyelim önerir misiniz?

1) Yağmur - BÜLENT ORTAÇGİL
2) Famous Blue Raincoat - LEONARD COHEN
3) Wish You Were Here - PİNK FLOYD
4) Neredesin Sen - NEŞET ERTAŞ
5) Sıcaklardandır - GÜNDOĞARKEN

HAZIRLAYAN: Mutlu Hesapçı