Mehmet Şandır

Mehmet Şandır

NASS VAR NASS! … YANKILANDI; HIRSIZ VAAAR!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Nass vaar nass” diye meydan okuması sonunda piyasalarda yaşanan gelgitlerle oluşan “köpüğü” toplayanlara veya Türkiye’yi faiz/döviz yayığında aylarca çalkalayıp oluşturulan kaymağı yiyenlere ve bu soyguna sebep olanlara/seyirci kalanlara İktidar Mahallesinin arka sokaklarından yükselen HIRSIZ VAAAR çığlığı, yaşananların gerçeğini en yalın şekilde anlatan bir “kral çıplak” cesaretiydi.

20 Aralık Pazartesi günü akşam saatlerinde 18,36 ile zirveyi gören dolar/TL, hükümetin ‘kur korumalı TL mevduat’ açıklamasıyla sert düşmüş ve 10,27’yi görmüştü.

Bu düzenlemeyi önceden öğrenenler o gün 18 TL’den dolar satmış ve ertesi sabah da gerilemiş kur üzerinden döviz almıştı.

“Düşünsenize pazartesi günü 17,5 TL’den 1 milyar dolar satıp, 17,5 milyar TL alsanız, salı günü aynı para ile 1 milyar 346 milyon dolar geri alabilirsiniz. Bir günde yüzde 35’e yakın kâr. Hem de dolar cinsinden. Böyle bir hırsızlık var ise eğer araştırılmaya değmez mi!” diye köşesinden isyan eden Fatih Altaylı’ya, karşı mahalleden “hırsız vaaar!” diye cevap veriliyor.

Masaldaki küçük çocuğun cesaretini gösteren Abdurrahman Dilipak’ın 23 Aralık’ta köşesinde Nass dayatmasının amacını veya en azından sonucunu işaret eden “hırsız vaaar” çığlığı, geçen haftanın en değerli olayıydı; Bu olay, meselenin gerçeğini içeriden ifşa etmenin ötesinde son günlerde yaşanan bir tartışmayı da gündeme taşıyordu. Nass ve hırsızlık veya nass üzerinden hırsızlık uyarısı gerçekten çok sarsıcı bir uyarıydı.

Dilipak, “Bırakın o para, mal çalanları, birileri aklınızı ve imanınızı çeliyor, onunla oynuyor” diye feryat ediyordu, bir başkası da Cumhurbaşkanını “Kendi beşerî politikalarını ‘nass’ diye takdim etmemeli, bunun vebalinden sakınmalıdır” diye uyarıyordu.

Aynı kesimin saygın bir yazarı da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Nass var nass” ısrarı karşısında “Referans İslam mı” diye soruyor ve “İslam’ın bir siyasi iktidarın bir zaman ve ülke vasatına indirgendiği durumda ortaya çıkabilecek problem ve İslam’ın ödeyebileceği bedel” açısından  endişelerini ifade ediyordu.

Bir diğeri, “Madem en doğru olan hükmün nass olduğunu kabul ediyoruz öyleyse bütün sistemi A dan Z ye nassa uygun hale getirmeliyiz” diyor.

Fıkıh hocası olduğunu söyleyen bir başkası ise faiz uygulamasının “kamu yararı”, “maslahat”, “zaruret” hallerinde nassa aykırı olmayacağını açıklıyor.

Kısacası, hırsızlık/soygun olarak tanımlanan yaşananların NASS üzerinden tartışılması çok tedirgin edici ve yeni bir gelişme…

Sayın Cumhurbaşkanı da ““Ne yaptığımızı biliyoruz. Niçin yaptığımızı biliyoruz. Nasıl yapacağımızı biliyoruz. Nereye gittiğimizi biliyoruz. Nereye ulaşacağımızı biliyoruz” diyor ve bu yapılanlara 19 yıldan bu yana hazırlık yaptıklarını da iddia ediyor.

NASS, bir inanç terimidir. İslam Dini’nin uygulanmasını emrettiği kurallardır.

Faiz, Kuran-ı Kerim’ de paradan para kazanmak olarak tanımlanmış ve haram kılınmıştır.

Hazreti Peygamber, veda hutbesinde, “her türlü ribâ (faiz) kaldırılmıştır, ayağımın altındadır” diyerek NASS oluşturmuştur.

İslam inancının doğrusu budur; baş üstüne…

Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, nassla mı yönetilecek?

Yapıldığı iddia edilen hazırlık bu mudur?

Esas sorgulanması gereken husus burasıdır.

Neler oluyor, nereye gidiyoruz?
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, geliştirdiği millî devlet modeli ile bu topraklarda barışı ikame etmede yetersiz kalmaktadır, resmî paradigma iflâs etmiştir, yeni bir siyasî model inşa etmek zorunludur” diyerek yıllarca yazıp konuşanlar, “yeni düzen” arayışına düşenler bunun için bir araya gelen; siyasal İslamcılar, liberaller, siyasi bölücüler, Marksistler, megri megri diye kucaklaşıp “açılım” başlatanlar hatta “Yeni Türkiye” diye kitap yazanlar hedefe yaklaştıklarını mı düşünüyorlar?

Millî devletin kuruluş esaslarını ve kurumlarını değersizleştirerek, Türk Milleti kimliğini sorgulayarak, insanımızı aşırı borçlandırarak daha da kötüsü Devlet’le Millet’in arasını açarak hedeflerine ulaşabileceklerini mi düşünüyorlar?
Medine Vesikası’na dayalı yeni bir toplumsal sözleşmeden bahsedenler, Yeni Osmanlı projesi hayali peşinde çok hukuklu “millet sistemi”ne” geçişten bahsedenler, “çok kültürlülüğü” dayatanlar, “vakit tamam Abbas” modunda kafaları dumanlı hayal mi kuruyorlar?

“Kanlı mı kansız mı olacak bilemem ama mutlaka olacak” diyenlerin hazırlıkları tamam mı?

 BENCE
Hepsi, hayal kuruyor!

Bu toplumun içinden her zaman “kral çıplak” diyecek bir yiğit çıkacaktır!

Bedelini şehit kanları ile ödeyerek kurduğumuz bu Devleti/Cumhuriyeti “dönüştürerek yıkmaya” kimsenin gücü yetmeyecektir. Türk Milleti, Kuruluş hukukuna ve kurucu kahramanların ilkelerine sahip çıkmayı namus bilecektir!
Bugünler geçecek ancak ihanet unutulmayacaktır!

“Kurt ayazı yer ama kışı unutmazmış”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Şandır Arşivi