“Neler gördü bu gözler” serisi..

Son Güncellenme Tarihi: Haziran 19, 2020 / 07:00

Devlet kurumlarının isimlerinden TC ibarelerinin kaldırılması sürecinde, bu girişimlere karşı olanlar, bir protesto şekli olarak sosyal medya hesaplarının başlarına ‘TC’ ibarelerini koymaya başlamışlardı.
Sonra benzer şekilde, Atatürk’e saldırı dilinin keskinliği artınca aynı kesimin bir bölümü, tepkilerini ve duruşlarını açıkça ifade etmek için hesaplarının profil görsellerini Atarürk’lü Türk bayrakları ile değiştirdiler.
Çünkü, o zaman bu kesim, kendisini aslında bu güne göre daha mağdur hissediyordu.
• • •
Şimdi, ne kadar egemen görünseler de, sahadan akan bilgiler mağduriyet bayrağının devir teslim töreni zamanının gelip çattığını gösteriyor.
Mağdur psikolojisine Ak Partililer girmeye başlıyor.
Bu hissiyatın ilk tezahürlerinden biri, Ak Partililerin, sosyal medya hesaplarına “yeşil top” ikonu koymaları oldu. Böylece hesabın siyasal kimliği yani ait olduğu mahallenin altı çizilmiş oluyordu.
Bu icadı yapan Ak Parti Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal buna, -sonradan eline ayağına dolaşan- güzel de bir isim ve gerekçe buldu.
“Küfür, hakaret ve dezenformasyonu görünür kılmak için etik farkındalık çalışması”
Çalışma hakikatten de beklendiği gibi küfür kıyameti görünür kıldı..
• • •
Ancak işin, bu planlamayı yapan, abileri de şok eden tarafı küfür ve hakaret ve dezenformasyon içeren paylaşımların çoğunluğunun sahibinin bizzat bu yeşil toplu hesaplar olduğu idi.
Elbette top ikonu bulunan ve düzgün paylaşım yapan hesaplar yok değildi.
Ama karşı mahalledeki kadınlara küfür ve tecavüz tehditleri içeren hesapların tepelerinde hep yeşil top ve bayrak ikonları bulunuyordu..
• • •
Olaya parti içi ve parti dışı tepkiler artmaya başladı.
Yine Ak Partili olup lafını esirgemeyen ağır abilerden biri olarak bilinen Şamil Tayyar, vahim tabloyu görünce; “Ak Partili hesaplar bu işaretten kurtulmalıdır!” diyerek uygulamayı sert biçimde eleştirdi.
Keza Twitter’in trol hesap olarak saptadığı ve sildiği hesapların çoğunluğu da bu yeşil top işaretini taşıyordu.
Durum üzerine olayın mucidi Ünal: “Yeşil küre görevini başarıyla tamamlamıştır.” şeklinde final açıklamasıyla, topların artık kaldırılması zamanının geldiğini duyurdu. “Etik farkındalık çalışması bitti!” dedi. şimdi artık -o neyse- dijital farkındalık çalışmasına başlıyoruz diye 94 sayfalık bir raporu koltuğunun altına alarak Beştepe’ye doğru yoluna devam etti.
Ez cümle, bu gözler 40 günde “yeşil top!” olarak ismi bile içselleştirilemeyip “yeşil küre”ye çevrilen, etik başlayıp gotik bitirilen bir garip ikon hikayesini de gördü.
Bilene bilmeyene, yarım kulak duyup da anlamayana, ol hikaye, bir vesika olsun diye böylece yazılıp kayda geçirildi.

BİZ ESKİDEN YOLSUZLUĞA DUYARLIYDIK

İyi hatırlıyorum, Uğur Dündar, Arena programı, tv’de perşembe akşamları yayınlanıyordu.
Programın yayınlanma saatine doğru insanlar adeta bir telaş içerisinde, hızla sokakları boşaltıp evlerine, televizyonlarının başına yetişiyorlardı.
Çünkü Uğur Dündar, böcekli fırınlar, pastaneler yanında zaman zaman yolsuzlukları, hırsızlıkları ifşa ediyordu.
Soygunu, dedikodulardan, kanıtlı gerçeklere çeviriyordu.
İnsanlar, “Vay be!” diyerek hayretler içerisinde izliyorlardı..
• • •
Geçenlerde, bir mülakatında Davutoğlu dedi ki: “Başbakan iken ihalelerde nelerin döndüğünü gördüm, müdahale edecektim bir de baktım aniden darbe oldu!”
Bu söz herhangi birinin sözü olsa fazla üstünde durulmayabilirdi.
Ama bu söz bir başbakanın sözüydü..
Üstelik hala varlığını sürdüren bir iktidarın bir dönemini yönetmiş bir başbakanın!
• • •
Herkes hayatta..
Sözü söyleyen hariç herkes görevde!
Bu söz, Uganda’da, Mozambik’te Trinidad Tobago’da, Nauru’da, Dünyanın hangi ülkesinde söylense kıyamet kopar!
Ama bizde tık çıkmadı!
• • •
Davutoğlu 2015 Ocak’ta başbakanken, bir ara bir ‘Şeffaflık Paketi’ çıkartma teşebbüsünde bulunmuş, Parlamentoda grubu bulunan parti yöneticilerinin, il ve ilçe başkanlarının mal varlıklarının açıklanmasını da içeren teşebbüs, Erdoğan’ın o ünlü sözü ile -tasarısı bile hazırlanmadan- ortadan kaldırılmıştı.
Ne demişti Erdoğan; “Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız!”
• • •
Buyrun!
Yolsuzluğun yapılmasından daha kötüsü nedir biliyor musunuz?
Yolsuzluğun sıradanlaşması!.
• • •
Bugün Uğur Dündar aynı Arena’yı; helikopterlerden gemilere atlayıp, villa bahçelerine duvarlardan zıplayarak girip yapsa, neredeyse kimse Dominik Adası’ndaki Survivor’ı bırakıp ona zaplamaz!
Neden?
Çünkü Uğur Dündar’ın anlatacağı şey ne ki?
Yolsuzluk!
Adaaam, sen de!

MAAŞINIZ BATSIN!

Habertürk’te HDP’nin yürüyüşü tartışılıyor ama programda hiçbir HDP’li yok! Programdaki katılımcılardan Salim Şen “neden?” diye soruyor.
İsmini yazmayayım, -herkes biliyor- programın moderatörü hanfendi yanıt veriyor:
“Burası bir kamu televizyonu değil! Bu bir tercihtir! HDP’liler bu ekrana çıkamaz!” diyor.
Ayrıca, sanki kamu televizyonu olsa çıkarılıyormuş gibi!
Salim Şen, tepkisini devam ettiriyor;
“Bu, gazetecilikten istifa etme dilekçesidir. Gazeteci sadece güçlüden yana olmaz!” Diyalog orada bitiyor, konu kapanıyor..
Bakışlarından da belli ki moderatör içinden şöyle geçiriyor!
“Gazetecilikten istifa etme dilekcesi olabilir! Sorun yok!
Aman gazeteden istifa dilekçesi olmasında!”

HAMZA YERLİKAYA DOĞRU TERCİHTİR

Tabi o şampiyonu savunmak bana düşmez ama güreşçi Hamza Yerlikaya’nın, bir devlet bankası olan Vakıfbank Yönetim kuruluna atanması son derece isabetli bir karardır.
Neden derseniz, size bir de diğerlerine bir bakın derim!
Görev zararları fezaya çıkıp Elan Musk’ın Spacex’iyle yarışan devlet bankalarının profesyonel, doktoralı, ekonomi masterlı yöneticileri bu işi iyi yapıyor olsalardı halleri böyle mi olurdu?
Hamza’nın hiç olmazsa iyi bildiğinden emin olduğumuz bir konu var!
Adam, hiç olmazsa güreşi iyi biliyor.
Ters kündeyi, kurt Kapanını iyi biliyor. Paça kasnağının gurusu..
Belli mi olur?
Yeri gelir kullanır!

ALTUN

Twitter’ın bir denetleme kuruluşuna hazırlattığı rapor üzerine çeşitli ülkelerdeki ve dolayısıyla Türkiye’deki “trol hesapları” kapatmasına, görünür olarak sadece medya ve iletişimden sorumlu Cumhurbaşkanı yardımcısı Fahrettin Altun itiraz etti.
Olayı, emperyalist saldırıya, Ak Parti’nin antiemperyalist duruşuna filan bağladı.
Evet bence de öyle!
‘çardak’ı haber yapmak ne kadar terör eylemi ise bu da o kadar emperyalist saldırı.

İ. Bülent Çelik

Bülent Çelik (1959), karikatürist.

1985’ten bu yana, sırasıyla Çarşaf Mizah Dergisi, Tempo Dergisi,Haftasonu Gazetesi, Hürriyet Gazetesi, Star Gazetesi, Globus (Dünya Gazetesi) ve kurulduğu 2002 yılından 2010 yılı Haziran ayına kadar Vatan Gazetesi’nde siyasi karikatür ve ilüstrasyonlar çizdi. Gazete Pencere’de çizmeye ve yazmaya devam etmektedir. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji / Genetik mezunudur. Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Grafik Dalında Yüksek Lisans yapmıştır. Evli ve bir oğlu, bir kızı vardır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top