Neresi doğru ki?..

Ligin sonuncusuna evinde yenilmenin hiçbir açıklaması yok, varsa da Erol Bulut bilmiyor. Dün yaptığı hiçbir şey doğru değildi. Ne ilk 11’i ne de sonradan yaptığı değişiklikler. Kadıköy’de ikisi derbi 6 mağlubiyet almış hala önümüzdeki maçlar diyor, hakem diyor, ofsayt diyor. Bilse başka şeyler söyler, bize masal anlatmaz.
Maç öncesi Erol Bulut’u dinlerken aklıma 20 yıl sonra yapılacağı vadedilen Adalet Reformu geldi.

  1. Hafta olmuş, daha ilk haftadan itibaren herkesin söylediğini nihayet kabullenip “Baskılı bir futbol oynamak istiyoruz” dedi. Bu ligin en baskılı, en ofansif oynayabilecek kadrosunu 30 haftadır tutan Erol Bulut sonunda doğruyu bulduğunu söyledi. Hatta “Gustavo, Sosa ve Mert iyi pas trafiği yapabilen oyuncular. O yüzden tercih ettik” dedi.
    Tercih kağıt üzerinde bile doğru değildi, sahada hiç olmadı. Hoca hala Pelkas’ı sol açığa atmanın büyük bir hata ve israf olduğunu görmüyor.
    Fenerbahçe öne doğru oynamaya çalışarak başladı ilk yarıya… Ve ilk 20 dakika sağ kanattan Osayi Samuel’le geldi. Gökhan-Osayi işbirliğinde pozisyonlar üretildi.
  2. dakikada Gustavo’nun şutu Thiam’a çarpmasa hem hazırlanışıyla hem vuruşuyla çok şık bir goldü. Hemen ardından Osayi kaleciyle karşı karşıya kaldığında daha sakin bir vuruş yapabilseydi yine golü bulabilirdi. 14. dakikada ise Serdar kalecinin hemen önünde topa dokunamayınca fırsatı kaçırdı.
    Sağ kanattan gelen toplarla bu üç pozisyon hazırlanırken sol kanatın hücuma etkisi neredeyse yoktu. Pelkas sol kanatta kaybolurken, Mert Hakan ortada dolanıp durdu. Erol Bulut hatasını gördü bu kez. Mert Hakan’ı sola atıp, Pelkas’ı ortaya Thiam’ın arkasına aldı. Bu göbeği hareketlendirdi ama bu kez Mert Hakan sol kanatta kayboldu gitti.
    Sosa’nın durap toptan ortasında Novak geçen sene Trabzon’da sık sık yaptığı şeyi hatırladı ve arka direkte vurduğu kafayla golü attı. Aslında Novak defansif yetenekleri için değil gole uzanabildiği bu özellikleri için transfer edildiğini bir anlayabilse.. Ancak sorun Novak’ta mı yoksa onu sol beke kapatan sistem de mi o da ayrı tartışılır.
    Doğru şairin dediği gibi hiçbir şeyden çekmedi Fenerbahçe stoperlerinden çektiği kadar. Her hafta bir stoperinin azizliğine uğrayan Fenerbahçe bu seferde Serdar’ın Azizliğine uğradı. Serdar 14. dakikada Gençler kalesi önünde yapamadığı dokunuşu, 39. dakikada geldi kendi kalesi önünde yaptı, Altay’ı kontrpiyede bırakıp beraberlik golünü kendi kalesine attı.
    İlk yarı beraberlikle biterken, ilk 45 dakikanın bir önemli notu da Fenerbahçe’nin tempo düşüklüğüydü. Özellikle Novak’ın golünden sonra Fenerbahçe adeta yürüdü.
    İkinci yarıya Cisse’yi alarak başlayan Erol Bulut ilk 10 dakikada Gençlere 3 kontra atak verince İrfan Can ve Samatta’yı da oyuna aldı.
  3. dakikada kornerde Serdar’a yapılan penaltı mıydı tartışmaları bitmeden, Gençlerli Ayite’nin golü geldi. VAR’dan gelen ofsayt çizgisi yine tartışmaya hayli açıktı.
    Gençler öne geçtikten sonra Fenerbahçe’nin ne oynadığını biz anlayamadık. Daha çok oyuncular kafalarına göre takılıyor gibiydi. Bir panik havası içinde herkes gidip gol atma derdindeydi ama ortada bir taktik bir sistem olmayınca sadece zavallı bir çabaya dönüşüyordu.
    Erol Bulut sonradan oyuna dahil ettiği hiçbir oyuncudan verim alamadı, Nazım ve Cisse felaket, Samatta ise umutsuz vakaydı. Zaten Osayi ve Novak’ı oyundan çıkarması da hataydı.
    Eh bu kadar saçmalıktan sonra doğal olarak maç Fenerbahçe pozisyon bile üretemeden tamamlandı. Gençlerbirliği 3-4 kontratakta şanslı olsa iş hezimete dönerdi rahatlıkla. Uzatmalarda İrfan Can’ın direkten dönen topu ise işin dramasıydı.
    Bundan sonra mı? Bundan sonrasını haftalardır Erol Bulut’un saçmalıklarına seyirci kalan Emre Belözoğlu ve yönetim düşünsün. Üstelik bu saatten sonra Bulut’u göndersen kime ne faydası olacak, o da ayrı bir konu. Ne yazık ki bir seneyi daha kaybetti Fenerbahçe… Yazık Ali Koç’un emeklerine…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi