OBJEKTİF HABERCİLİK Mİ YARGISIZ İNFAZ MI !

Amacımız yargıya taşınmış bir olgu hakkında yorum yapmak değil. Üzerinde durmak istediğim konu, “objektif, gerçek habercilik” yapma iddiasında olan bir internet medya kurumunun, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi hakkındaki iddialara tek taraflı görüş içeren şekilde “mal bulmuş mağribi” gibi atlaması...

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi üzerinde sıkıntılı ve  objektif olmayan bir süreç hükmünü sürdürüyor. İsterseniz bu süreci 13 Ekim 2019’da T24’de yazdığımız yazıdan özetleyerek kısaca hatırlayalım: Geçmişi İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nden gelen, ülkemizin ilk sinema kulübünü (Kulüp Sinema 7), ilk film arşivini (Türk Film Arşivi), ilk sinema müzesini ve sinema alanındaki ilk bilim-sanat-kültür ve eğitim kurumu olan Sinema-TV Enstitüsü'nü, Prof.Sami Şekeroğlu kurmuş; Şekeroğlu, 1974 yılında başlattığı Türkiye'deki sinema eğitiminin öncülerinden olmuştur. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin, 2547 sayılı YÖK yasası ile Mimar Sinan Üniversitesi'ne dönüşmesiyle statüsü yeniden düzenlenen Sinema-TV Enstitüsü, Mimar Sinan Üniversitesi, Sinema-TV Merkezi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü adı altında organik olarak çalışan iki birimden oluşan bir kurum niteliğine dönüşmüştür.

TWITTER ARACILIĞIYLA SUÇLAMALAR

Twitter'dan peş peşe suçlamalar, MSGSÜ Rektörlüğü ve Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi arasında ortaya çıkan tartışmalar, ülkemizde sinema sanatı eğitimi açısından öncü olan bu kurumu yaşadığı sorunlarla gündeme taşıdı. Sosyal medyada (Twitter) MSGSÜ Rektörü Prof.Dr. Handan İnci'nin mesajına, MSGSÜ GSF Sinema-TV Bölüm Başkanı Prof. Alev İdrisoğlu, yine Twitter aracılığıyla yanıt verdi; bölüm öğrencileri ve mezunlarının tweet trafiği, sinema sanatı eğitiminin öncü ve önemli bu kurumu hakkında neler oluyor sorusunu akıllara getirdi!..

Önce Rektör Prof.Dr. Handan İnci, uzun süredir Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi Müdürü olan ve özveriyle görevini yapan Prof. Asiye Korkmaz'ı, merkezin bazı işlemleri hakkında suç duyurusu olduğu iddiasıyla yeniden atamadı ve geçici olarak merkez müdürlüğünü kendi üzerine aldığını öğrencilerine yönelik yazılmış bir mesajla, Twitter aracılığıyla duyurdu. MSGSÜ Rektörü, ifade aracı olarak sosyal medyayı seçince, Bölüm Başkanı Prof. Alev İdrisoğlu Twitter'dan yanıt verdi. Bu arada Prof. İdrisoğlu'nun, öğrenciliğinden bölüm başkanlığına kadar kesintisiz olarak çalıştığı bölüm binasına girişi engellenmek istendi!..

SUÇLAMALAR YARGIYA TAŞINDI !

Bu süreç son tahlilde yargıya taşındı ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi, Rektör Prof. Dr. Handan İnci Elçi’nin, MSGSÜ Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi Yönetmeliği’ne uygun olmayan şekilde kendisini merkez müdürlüğüne atamasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Rektör İnci, İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği işlemin iptali kararına da itiraz hakkını kullanarak konuyu istinaf mahkemesine taşıdı. İnci’nin itirazını değerlendiren Bölge İdare Mahkemesi... İnci’nin istinaf başvurusunu oybirliği ile reddetti (Cumhuriyet Gazetesi, 25.01.2021).

Amacımız yargıya taşınmış bir olgu hakkında yorum yapmak değil. Üzerinde durmak istediğim konu, “objektif, gerçek habercilik” yapma iddiasıyla yayın yapan bir internet medya kurumunun, konuya tek taraflı görüş içeren şekilde “mal bulmuş mağribi” gibi atlaması. Haberi sunan genç sunucu, daha önce “yeni atanan Rektör Prof. Dr. Handan İnci’nin arşivin kapısına kilit vurduğunu haber yapmıştık ama durumun öyle olmadığını anladık” diyerek dramatik bir fon müziği eşliğinde, gerçek arşiv görüntüleriyle kurgulanmış ve depo olarak kullanılan kalorifer dairesinin görüntülerini,  arşivdeki filmlerin çürüdüğü iddiasıyla haber yapması...

Uzun yıllara yayılmış sinema akademisyenliğim boyunca, çok kez MSGSÜ GSF Sinema TV Bölümü ve Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi ile iletişim içinde bulundum. İlgili haberi izlediğimde, arşive daha önce girmiş, kurumun geçmişi ve gerçeği hakkında bilgisi olan birisi olarak, objektif habercilik iddiası  adına üzüldüm.

GERÇEK TEK YÜZLÜ DEĞİLDİR !

Gerçeğin tek taraflı sunulmaması gerektiği şiarından hareket ederek, arşiv hakkında yapılan haberle ilgili konunun diğer tarafının açıklamalarına yer vermenin gerekli olduğunu düşündüm: Merkeze hukuksuz "el konulması”ndan sonra arşivden yapılan 3.haber... Her ne hikmetse, hepsi ilk kez arşive girdik diye veriliyor. Daha önce buranın düzeninden, her şeyin yolunda olduğundan, arşivle rektörün uyum içinde çalıştığı uzmanlardan bahsediliyordu... Sorun eski müdürün soruşturması deniyordu, şimdi, hocaların giremediği 1.5 yıldan sonra, sökülmesi gereken eski kalorifer dairesi, depo mekanları arşiv gibi yansıtılıyor... Bu çekimler film arşivini yansıtmıyor. Biz, düzenli, fimleri kontrol ettiğimiz, iyi bir arşive giremez olduk. 1.5 senedir kimin girdiğini, ne eksildiğini, ne fazlalaştığını, neyin nereye konduğunu bilmiyoruz. Ama hurda malzeme ve hurda filmlerin arşiv gibi program yapılması söz konusu. Hurda da olsa, filmleri hemen çöpe atmayız, hurda filme de ihtiyacımız olur. Bir yıkama makinasına amors döşemek için yüzlerce metre film gerekir, kullanırız. Öğrencilere çeşitli teknik uygulamalar için kullanırız. Çeşitli cihazların kontrolü için kullanırız. Ama o film hurdadır...

KÖKLÜ BİR KURUMUN YIPRATILMASI

Yapılan açıklamadan böylesine köklü ve Uluslararası Film Arşivleri Federasyonu (International Federation of Film Archives-FIAF) üyesi de olan bir kurumun, arşiv değeri olmayan ve arşiv koşullarında saklanma zorunluluğu olmayan “hurda filmleri” de, ihtiyaçları için kullandıkları anlaşılıyordu. Arşiv diye yansıtılan kalorifer dairesinde saklanan filmlerin, arşiv değeri içermeyen filmler olup olmadığı, anlaşılan haber yapan yayın kurumunu ve genç haber sunucusunu ilgilendirmemiş. Diğer yandan yıllarca bu kuruma hizmet etmiş başta Prof. Sami Şekeroğlu ve çalışma arkadaşlarının ülkemiz sinemasının örneklerine sahip çıkıp, kültürel miras örneği kabul edilen filmleri korumak için özveriyle çalışırlarken; Yeşilçam yapımcılarının filmlerini geleceğe kalacak bir kültürel miras olarak korumak yerine kazandıklarını mala, mülke yatırdıklarını bu genç haber sunucusu anlaşılan bilmiyordu.

Prof. Sami Şekeroğlu ve çalışma arkadaşlarının uzmanlıklarının ve emeklerinin görmezden gelinmesi, pasifize edilmeleri yerine; İstanbul’daki devlet üniversitelerinin tek kadın Rektörü olan Prof. Dr. Handan İnci’nin, sahip olduğu yetkileri Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi’ne ömrünü adamış kişilere destek olmaya; varsa merkezin eksiklerinin giderilmesi yönünde kullanmasının, ülkemizin sinema eserlerinin kültürel miras olarak korunması açısından önemli olduğuna inanmak istiyoruz.

Film arşivleriyle ilgili bir fotoğrafı “uluslararası standarta” örnek olması için paylaşıyorum. MSGSÜ GSF Sinema TV Bölümü ve Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi gibi, uluslararası ölçekte bilinen önemli, sinema sanatı eğitimi veren bir kurumun film arşivindeki kutular üzerine gazlı kalem ile yazılan notlara dikkatlice bakıldığında, mavi kutunun altındaki bir kutu üzerinde ünlü yönetmen Roman Polanski yazdığı fark edilecektir. Bu kurumdan dünya çapında bilinen Andrzej Wajda ve Krzystof Kieslowski gibi önemli yönetmenlerin de mezun olduğunu anımsatırken; MSGSÜ Sinema TV Bölümü’nün rahle-i tedrisinden ise, dünya çapında tanınan yönetmen Nuri Bilge Ceylan, Osman Sınav, Gani Müjde, Uğur İçbak, Serdar Akar, Hasan Gergin, Kutluğ Ataman, Meryem Yavuz, Özer Kızıltan, Soykut Turan gibi sinema ve televizyon dünyamıza malolmuş pek çok ismin geçtiğini de anımsatalım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bülent Vardar Arşivi