ÖĞRETMENLER HAKLARINI ARIYOR

Salgın sürecinden en çok etkilenen meslek gruplarından biri öğretmenler. Geçtiğimiz dönem uzaktan eğitimle uzun saatler ekran karşısında kalan, mesai saati kavramının ortadan kalktığı, veliyle okul yönetimi arasına sıkışan öğretmenleri gündeme taşımıştık.
Özel sektör öğretmenlerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, özlük haklarının korunması ve öğretmenlik mesleğinin hak ettiği değeri görmesi için özel sektör öğretmenleri bir dernek kurdu. Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği (ÖSÖB- DER) sosyal medya hesapları üzerinden şimdiye kadar 30 bin öğretmene ulaştı. Temel amaçları; öğretmenlerin görev tanımı ve sınırlarının, çalışma saatlerinin, ek ders ücretlerinin, statü ve saygınlıklarının belirlendiği meslek kanununun yürürlüğe girmesi.
Dernek Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin çoğunluğunun ücretsiz ek mesaiye zorlandığını, kabul etmezse mobinge maruz kaldığını belirtiyor. Öğretmenler maaşlarının yarısının bankaya yatırılıp yarısının da elden verildiğini söylüyor. Kıdem-ihbar tazminatlarının ödenmemesi için baskıyla istifaya zorlanan eğitimciler, uzaktan eğitim sürecinde online derslere devam ettikleri halde maaşını eksik aldı ya da hiç alamadı, sigorta primleri yatırılmadı. Tüm bu sorunların giderilmesi için bir dernek çatısı altında birleşen öğretmenlerin durumunu ve taleplerini ÖSÖB-DER yetkilisi A.K ile konuştuk.
Salgın sürecinde öğretmenlerin yaşadığı sorunlar daha çok gün yüzüne çıktı. Dernek kurmaya bu süreçten sonra mı karar verdiniz?
Bu aslında planlı bir oluşum değildi. Kurucumuz ve ilk ekibi oluşturan arkadaşlarımızın yapabilir miyiz diye başladığı bir oluşumdu. Uzun yıllardır öğretmenler olarak özel sektörde çalışan tüm meslektaşlarımızın dernek veya sendika çatısı altında bir araya gelmesi hayalimizdi. Haklarımızı koruyacak bir dernek olmadı, olanlar da uzun sürmedi. Henüz kurulalı bir buçuk ay oldu. Sosyal medya hesaplarımız üzerinden 30 bin öğretmene ulaştık. Özel kurumlar yönetmenliğine bağlı olarak kurulan tüm okullardaki öğretmenlerimiz bu topluluğun içindedir. Bunun dışında atanamayan ya da ücretli çalışan öğretmenler de olabilir, onlar da potansiyel özel sektörde çalışma adayıdır. Yani özel sektörde çalışan tüm eğitimcileri kapsıyoruz.
Meslek kanununun hazırlanması ve yürürlüğü girmesini talep ediyorsunuz. Talepleriniz arasında öğretmenlik mesleğinin saygınlığına da vurgu yapıyorsunuz. Sizce Türkiye’de öğretmenlik saygı duyulan bir meslek mi?
Öğretmenlik mesleği toplumun büyük bir kesimi tarafından hala kutsal kabul edilen bir meslek. Temel amaçlarımızdan biri öğretmenliğin hak ettiği saygıyı yeniden kazanması. Öğretmen ne kadar mutluysa öğrenci de o kadar mutludur. Öğrenci ne kadar mutluysa ülke o kadar mutludur. Bizim yetiştirdiğimiz çocuklar bu ülkenin geleceği. Sağlıklı ve mutlu nesiller yetiştirmek istiyoruz.
“ÖĞRETMEN TİCARİ BİR PERSONEL DEĞİLDİR!”
Öğretmenin saygınlığını yitirmesinin sebebi eğitimin kamusal olmaması olabilir mi?
Tek başına ona bağlayamam. Çünkü dünyanın gelişmiş ülkelerinde de olduğu gibi eğitimin kamusal yanı olmakla birlikte özel sektör de bu alanda faaliyet gösteriyor. Kültürümüzde vakıf adını verdiğimiz bazı kuruluşların da eğitime destek olduğunu görüyoruz. Öğretmenin itibarını en fazla zedeleyen şey; öğretmenin ticari bir personel olarak görülmesinden kaynaklandığına inanıyoruz. Bunun için meslek kanunun hazırlanması ve yürürlüğe girmesi önemli. Ziya Selçuk 2018 yılında bir gazeteye verdiği röportajda özel sektörde öğretmenlerin özlük hakları ve maaşları konusunda bir düzenleme yapılacağını açıklamıştı. Ayrıca özel okullar, kolejler ve dershanelerden dönüştürülen temel liselerde öğretmen sömürüsü yaşandığını söylemişti. Ancak bu sözlerinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen söylenenler yapılmadı.

ÖĞRETMEN SÖMÜRÜSÜNE SON!

➜ Milli Eğitim Bakanı’yla iletişim kurabildiniz mi?
Biz Ziya Hocamıza Twitter’dan yaptığımız gündem çalışmasında bu sözlerini hatırlattık ve bizlere destek olan arkadaşlarımız defalarca sosyal medya hesaplarından bunu paylaştı. Görüşmelerimizi yapmaya başladığımızda bakanlığımızın da bizi davet edip dinleyeceğini düşünüyoruz.
➜ Umudumuz var mı?
Umudumuz olmasa bu yola çıkmazdık.
➜ Öğretmenler derneğe üye olmaktan çekiniyorlar mı? Herhangi bir baskıyla karşılaştınız mı?
Baskıyı açabilir misiniz?
➜ İşten atılma korkusu yaşıyor musunuz? İfşa olurum, açığa alınırım, mesleğime bu kadar emek verdim işimden olurum baskısı yaşıyor musunuz?
Çekincemiz yok. Ama bunu yaşayabilecek arkadaşlarımız olabilir. Baskı olabilir ama bize bir baskı olmadı. Bu yola çıkarken her şeyin olabileceğini göze alarak yola çıktık. Kişi bazında böyle bir durum yaşanmış olabilir, ama bu tip baskılar bizi çok da ilgilendirmiyor.
➜ Yeni başlayan süreçte çalışma saatlerinizle ilgili herhangi bir düzenleme yapıldı mı?
Özlük haklarımızdan biri de tanımlanmış mesai saatleri. Çalışma saatleri insan haklarına uygun bir şekilde belirlenmiştir. Özel sektör öğretmenleri bu süreci kat kat aşan mesailer yapmak zorunda. Mesai kavramımız bazı sektörlerden daha farklı oluyor. Bizim kurumda bulunduğumuz saatler mesai saatimiz değil. Kurum dışında da mesai yapıyoruz. Velilerle görüşmek, öğrencilerle iletişim halinde olmak ya da birebir soru çözümleri gibi herhangi bir mesai saatimiz yok. Özlük hakları tanımı içinde mesai kavramı da var. Ayrıcalık talep etmiyoruz, bütün sektörlerde tanımlanan mesai saatleri içinde çalışmak istiyoruz. Yani olması gerekeni talep ediyoruz. Öğretmenler de insan. Evimiz var, eşimiz, arkadaşlarımız, ailemiz, sosyal çevremiz var. Sabah derse girip çıktıktan sonra kendi hayatımıza dönüyoruz. Bizdeki mesai saati tanımı başka sektörlerden daha farklı, ek mesai ücreti de alamıyoruz.
➜Özel Okullar Birliği Başkanı Nurullah Dal’ın geçtiğimiz günlerde çok eleştirilen bir açıklaması olmuştu. Öğretmenlere işe gitmeden maaşlarını aldıklarını, rahata alıştıklarını söylemişti. Siz sosyal medya hesaplarınızdan #nurullahdalözürdile hashtagiyle paylaşımlarda bulunmuştunuz. Özür diledi mi?
Hayır, herhangi bir özür gelmedi. Medyaya yansıdığı şekilde açıklamasının yanlış anlaşıldığını söyledi. Sözlerini Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan kamu personeli için söylediğini belirtti, öğretmenler de tepki verdi. Özel sektör öğretmenleri için bu sözleri sarf ettiyse de tepkimizi dile getirdik. Hakkaniyetli bir değerlendirme olmadığını düşünüyoruz. Öğretmen yatarak para kazanmaz. Birçok kurumda öğretmenin ne sandalyesi ne de masası vardır. Öğretmen ayaktadır. Öğretmenin yeri tahtadır. Öğretmenin bir saniyeliğine oturup nefes alabileceği, yoklamasını alırken, öğrenciler test çözerken oturacağı sandalyesi de yoktur. Nurullah Bey bunu eminim biliyordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi