Ölümüne Kâr; Hayvan Ticareti

17 Şubat 2020 tarihinde şu haberi okudum: “Cudi Dağı bölgesinde koruma altında olan dağ keçileri çevre kentlerden gelen kişilerin hedefinde. Bölgedeki yurttaşlar, şikayetlerinin göz ardı edildiğini belirterek, söz konusu duruma ilişkin önlem alınması çağrısında bulundu.”
•••
26 Şubat 2020 tarihinde ise şu haberi okudum: “Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğünce, Adıyaman’ın Sincik ilçesi dağlarında av turizmi kapsamında izinli avcılık yapılıyor. 31 Mart’ta sona erecek 2019-2020 av sezonu için ABD’den kente gelen Harris çifti, boynuz uzunluğu 130 santimetre olan 11 yaşındaki dağ keçisi ile 118 santimetre boynuz uzunluğuna sahip bir diğer dağ keçisini öldürdü. İzin kapsamında 30 av kotası verildi.”
•••
Osmanlı döneminde Manisa’nın Mursallı köyünde göç sırasında kolu kanadı kırılan leyleklerin bakımını sağlamak üzere kurulmuş bir vakıf varmış. Sakat kalarak göç edemeyecek durumda olan leyleklere Eyüp Sultan’da bakılırmış.
•••
Türkiye’de üreyen Anadolu dağ turnasından sadece 12 çift ve 19 yavru kaldı. Yok oluşlarının nedeni, doğal yaşam ortamlarında yapılan aşırı otlatma, konvansiyonel tarım uygulamaları ve avlanma.
•••
İnsanı sadece zevk için bir hayvanı öldürmeye iten sebepler nelerdir?
•••
Milyonlarca yıl boyunca insanlar küçük hayvanlar avladılar, ne buldularsa onu yediler ve büyük avcılar tarafından avlandılar. Ancak, 400 bin yıl önce çeşitli insan türleri büyük av hayvanlarını avlamaya başladı ve ancak 100 bin yıl önce Homo sapiens’in ortaya çıkışıyla, insan besin zincirinde yukarı zıpladı.
•••
Buna karşın, insan tepeye o kadar hızlı çıktı ki, ekosistemin gerekli ayarlamayı yapacak vakti olamadı ve insanlar da bu değişime ayak uyduramadı. Köpekbalığı, aslan ve benzeri büyük avcılar, milyonlarca yıl süren hakimiyetleri sayesinde kendilerine olağanüstü derecede güvenirler. İnsan ise adeta bir muz cumhuriyetinin diktatörü gibidir.
•••
Avcı toplayıcılar yabani bitkiler toplayıp hayvanları avlıyorlardı ama avladıkları hayvanları kendilerine eşit görüyorlardı. İnsanların koyun avlaması koyunu insandan aşağı yapmıyordu, tıpkı kaplanın insan avlamasının insanı daha aşağı yapmadığı gibi. Bu dönemde canlılar birbirleriyle doğrudan ilişki kurarlar ve ortak habitatları yöneten kurallar hakkında bir nevi uzlaşırlardı. Buna karşılık çiftçiler, bitkileri ve hayvanları manipüle eder ve sahip olduklarıyla müzakere bile etmezlerdi. Tarım Devrimi’nin ilk dini sonucu, bitkileri ve hayvanları, ruhani bir yuvarlak masanın eşit üyelerinden birer metaya çevirmesidir. Fakat bu durum büyük bir sorunu da beraberinde getirdi. Çiftçiler koyunların üzerinde mutlak kontrol sahibi olmak istiyor ama bunun sınırlı olduğunu da biliyorlardı. Koyunları çitlere kapatmak, koçları kısırlaştırmak, dişi koyunları seçici üremeye tabi tutmak gibi yöntemler geliştirdiler, ama koyunların sağlıklı yavrular doğuracağından veya ölümcül salgınların çıkmayacağından emin olamıyorlardı.
•••
İnsan avcı kıyafetini üzerine geçirince insan ve hayvan dünyası arasında kan dolu bir girdap oluştu; insanoğlu hayvanları hala ataları olarak görüyordu ama onları öldürmeye de başlamıştı.
Hayatın birliği yıkıldı. İnsan kendisini avutmak ve suçunu gizlemek için öldürdüğü hayvanı yemekle onu kendisinin bir parçası yaptığına, hayvanın insan organizmasının bir parçası olduğuna inandı.
•••
Koruma altındaki hayvan türlerinin ticaretinden ABD, Avrupa ve Doğu Asya’da milyarlar kazanılıyor. Sadece silah ve uyuşturucu ticareti bundan daha kârlı. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’na (WWF) göre koruma altındaki hayvanların yasa dışı ticareti, organize suçların en büyük üçüncü kolu durumunda. Tüccarlar, nadir bulunan türlerin satışından on binlerce avro kazanıyor. Dünya çapındaki ticaret hacmi 7 ila 15 milyar avroya ulaşıyor. 2009 ilkbaharında Brezilya polisinin düzenlediği bir baskın tüccarların ne derece profesyonelleştiğini ortaya koydu: 400’ün üzerinde görevli, yılda yarım milyon yaban hayvanını satmakla suçlanan 72 zanlıyı gözaltına aldı. Hayvan ticareti konusunda en büyük pazarlar; ABD, Avrupa ve Doğu Asya’dadır.
•••
Hayvan ve bitkilerin yasal ticareti, yaklaşık 5.000 hayvan ve 28.000 bitki türü için sınırlamalar ve yasaklar öngören “Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme” (Convention on the International Trade in Endangered Species of Wild Flora and Fauna- CITES) ile düzenleniyor.
•••
Bazı hayvanların yasadışı hayvan piyasasındaki bedeli Avro cinsinden şu şekilde;
Boynuzgaga (çift) – 100.000 Euro
Şempanze – 60.000 Euro
Koelakant – 60.000 Euro
Sibirya Kaplanı – 43.000 Euro
Madagaskar Dev Karakaplumbağası – 30.000 Euro
Aslan Başlı Maymun – 15.500 Euro
Amazon Papağanı – 12.500 Euro
Palmiye Kakadusu – 10.000 Euro
Zürafa – 10.100 Euro
Ornithoptera Alexandrae (2 adet) – 6.600 Euro
Angola Cüce Pitonu – 3.000 Euro
Timsah – 2.500 Euro
Pamukbaşlı Maymun (çift) – 2.140 Euro
Geochelone Cinsi Kaplumbağaları – 225 Euro
•••
İster yasal olsun ister olmasın, bir an önce bu vahşetin sona bulmasını, kendi ülkesinde yasak veya pahalı olduğu için benim ülkeme gelip, bizimle beraber yaşayan canlıları katledip, üstüne ayaklarını basarak fotoğraf çektirmemelerini, bu rezilliğin son bulmasını diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi