Orta vadeli program neler diyor?

Son Güncellenme Tarihi: Eylül 10, 2021 / 09:34

Ekonominin yol haritası olarak tanımlayabileceğimiz Orta Vadeli Program (OVP), hafta başında açıklandı. Geçtiğimiz yıl o zamanki ismi ile Yeni Ekonomi Programı (YEP) olarak açıklanan bugünkü ismi ile Orta Vadeli Program’da 2021-2022 ve 2023 tahminleri revize edilirken 2024 yılı tahminlerinin de programa eklendiğini gördük.
Orta Vadeli Program’da yer alan bazı dikkat çekici noktalara değinmek istiyorum.
Programda 2021 yılı sonunda enflasyonun %16,2 olarak gerçekleşmesi öngörülüyor. Bu tahmin yakın geçmişte revize edilmiş TCMB’nin tahmininin iki puan üzerinde. Diğer taraftan yıl sonu enflasyon tahmini ile piyasa beklentisinin sonunda birbirine yaklaşılmış olduğu görülüyor.
Bununla birlikte şu anda %19,0 seviyesinde olan TCMB politika faizinin yıl sonunda %17,50-18,00 seviyelerinde gerçekleşme olasılığı biraz daha yükselmiş oldu.
2022 yılı sonu için enflasyon tahmini ise %9,8. Biraz tek hane olması için zorlanmış gibi görülse de esas dikkat çekici husus bu tahmin de TCMB tahminin iki puan üzerinde. Geçtiğimiz aylarda TCMB 2022 yılı sonu enflasyon tahminini %7,5’ten %7,8’e revize etmişti.
Programda 2023 yılı sonu için %8,0, 2024 yılı sonu için ise %7,6 enflasyon tahminleri yapılmış. Yıllardır dillerden düşmeyen ve ne yazık ki artık hiçbir inandırıcılığı kalmayan %5 enflasyon hedefinden en azından 2024 yılı sonuna kadar vazgeçilmiş olması önemli.
Enflasyon başlığı altında gıda ve gıda fiyatları ile ilgili yazılmış fazla sayıda madde var. Tarım ve hayvancılık konusundan kaynaklanan yapısal bir sorun olduğu kabul edilmiş gibi görünüyor. Yazılanlar yapılabilir mi yapılanlar ne kadar fayda sağlayabilir onu yaşayarak öğreneceğiz. Gıda enflasyonunun Türkiye’nin enflasyon sorununun önemli kalemlerinden biri olduğu şüphesiz ama tek sorun da gıda fiyatları değil.
Türkiye’de ekonomi denince pek çok insanın aklına sadece dolar kuru geldiği için buna değinmeden olmaz. Aslında bu tip programlarda kur tahminlerine yer verilmez. Doğal olarak OVP’de de böyle olmuş. Ancak dört işlem bilen herkes yapılan kur tahminlerine ulaşabilir. Buna göre OVP’de belirlenmiş ortalama dolar kuru tahminleri 2021 yılı için 8,30 TL, 2022 yılı için 9,27 TL, 2023 yılı için 9,77 TL ve 2024 yılı için 10,27 TL.
Dolar kurunda dikkat çekici konu; 2021 yılında 8,30 TL ortalama dolar kuru tahmininin gerçekleşmesi için yıl sonuna kadar mevcut seviyelerden daha yüksek bir dolar kuru görmemiz gerekiyor ki; hesaplamalar bu seviyeleri 8,70-8,80 olarak gösteriyor.
2022 yılı için hesaplanan dolar kurunun 2021 yılına göre %11,7 oranında değer kaybetmesi öngörülürken, 2023 yılında %5,4, 2024 yılında ise %5,1 oranında değer kaybetmesi öngörülüyor. Bir başka ifade ile yıllık değer kayıplarının 2023 ve sonrasında enflasyonun altında kalması öngörülüyor. Peki Türkiye “rekabetçi kur” politikasından vaz mı geçti? Yoksa TL’nin yıllardır hiç aksatmadan düzenli biçimde yediği dayak yeter mi dendi?
Programda ekonominin 2021 yılında piyasa beklentisinin bir miktar üzerinde %9,0 büyümesi tahmin ediliyor. %9’luk büyüme yakalanabilir. 2022 yılı için büyüme tahmini %5,0, 2023 ve 2024 yılları için ise tahmin %5,5 düzeyinde. Potansiyel büyümenin bir miktar üzerinde ekonomide ısınmaya neden olmayacak bir büyüme patikası belirlenmiş.
Büyüme tahminlerine bağlı olarak Türkiye ekonomisinin 2024 yıl sonunda trilyon USD büyüklüğünü aşması öngörülüyor. Büyüme ve kişi başı milli gelir (KBMG) tahminlerinin gerçekleştiği varsayımı ile hareket etsek bile yüzümüze çarpan bir acı gerçek ile karşı karşıya kalıyoruz. Altını bir kez daha çizeyim; büyüme ve ortalama kur tahminleri gerçekleşirse 2023 yıl sonunda 10,000 USD psikolojik seviyesini aşarak 10,703 USD seviyesine yükselecek olan KBMG, 2024 yıl sonunda 11,645 USD seviyesine yükselecek. Ne güzel haber öyle değil mi? Öyle mi değil mi? Verimetrik tarafından hazırlanan yandaki grafik sizlere yardımcı olsun.
Grafikte de görüldüğü gibi 2013 yılında Türkiye’deki KBMG 12,500 USD düzeyinde gerçekleşiyor. OVP’de yer alan tahminler gerçekleşirse Türkiye’de KBMG, 2024 yılında 2013 yılında gerçekleşen KBMG’nin yaklaşık 1,000 USD daha altında olacak. Ülke ekonomisinin on yılı aşkın süredir patinaj çektiği gözler önüne seriliyor. 2020 yılında gerçekleşen KBMG’nin 2009 yılı KBMG ile aynı seviyeye geri geldiğini de yazmayayım.
Kişi başı milli gelir konusunda sizinle daha da ilginç bir tabloyu paylaşayım. Türkiye ekonomisi 2013 yılında bir trilyon USD büyüklüğe ve yaklaşık 12,500 USD KBMG’ye ulaştıktan sonra her yıl büyüdü. 2013 yılından 2021 yılına kadar farklı oranlarda da olsa kesintisiz büyüyen ekonomi 2020 yılı sonunda 8,600 USD KBMG’ye geriledi. Yeri gelmişken bir kez daha not düşelim. Demek ki neymiş; ekonomide istikrar için sadece büyümek yetmiyormuş. Esas olan büyürken makroekonomik verilerde bozulmaya neden olmadan büyümekmiş.
Diğer taraftan ödemeler dengesi/GSYİH oranının yıllar itibari ile -%2,5’lerden 2024 yılında -%1,0’e gerilemesi öngörülüyor. Burada dikkatimi çeken konu ihracatın nasıl artırılacağına ilişkin maddeler varken ithalatın nasıl azaltılacağına pek yer verilmemiş.
Dış ticaret açığı (İhracat-İthalat) ilgili dönemde yaklaşık 50 milyar USD düzeyinde seyretmesi öngörülüyor. Yıllar içinde bir iyileşme beklentisi yok.
Esas dikkatimi çeken konu ise faiz harcamalarındaki artış. Nominal olarak da oransal olarak da incelendiğinde 2021-2024 döneminde faiz harcamalarında ve faiz harcamalarının toplam harcamalar içindeki payında artış gözleniyor. Orta Vadeli Program sunumundaki Tablo 1.6’da yer alan verilerden hareket ettiğinizde 2021 yılında %11,9 olan Faiz harcamaları / Toplam harcamalar oranının düzenli olarak artarak 2024 yılında %14,8’e yükselmesi öngörülüyor. Enflasyonun düşeceğinin öngörüldüğü bir ortamda faiz harcamalarındaki artış dikkat çekici.
Programdan iki olumlu başlık:
Programda yer alan “yeşil dönüşüm” başlığı son derece önemli ve olumlu.
Reel sektörün tahvil ihraçlarını kolaylaştırmak üzere oluşturulacağı belirtilen Tahvil Garanti Fonu son derece önemli ve olumlu bir başlık.
Program ile ilgili önümüzdeki dönemde daha detaylı analizler yapılacak, farklı bakış açıları ortaya konacak, tartışmalar olacaktır şüphesiz.
Burada Hazine ve Maliye Bakanlığı’na iki öneride bulunmak isterim.
Ekonomistler tarafından yapılacak analizlerin daha sağlıklı olabilmesi için bu tahminlere nasıl ulaşıldığını gösteren tabloların ve kullanılan parametreler ile varsayımların paylaşılması faydalı olacaktır.
Bu tip programların yaşayan programlar olduğu unutulmadan daha sık aralıklarla güncellenmesi piyasa ile iletişim açısından faydalı olacaktır.
Yazımı iki soru ile tamamlamak isterim. Bu sorular hiç de yabancısı olduğumuz sorular değil. Çünkü bizim yapısal sorunlarımızdan ortaya çıkmış sorular…
Birincisi; Türkiye ekonomisi büyürken enflasyonu aşağı getirebilecek mi?
İkincisi; Türkiye ekonomisi büyürken cari açık gerileyebilir mi?

Mert Yılmaz

1973 yılında İstanbul’da doğan ve 1995 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İstatistik Bölümü’nden mezun olduktan sonra sermaye piyasalarında çalışmaya başlayan Mert Yılmaz, çeşitli aracı kurumlarda farklı görevlerde bulunmuştur. Kariyerinin yaklaşık yarısını araştırma bölümlerinde, geri kalan yarısını ise pazarlama-satış alanında geçirmiştir. 2016 Ocak ayından beri NoorCM Menkul Değerler A.Ş.’de Yurt İçi Piyasalar Satış Müdürü olarak görev yapmaktadır. Görsel ve yazılı medyada piyasalar üzerine düzenli yorumlar yapan Mert Yılmaz, aynı zamanda şirketlere danışmanlık hizmeti de vermektedir. 2016-2017 eğitim yılında Nişantaşı Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi bünyesindeki Ekonomi ve Finans bölümünde öğretim görevlisi olarak da görev yapmuıştır. Şu an İnfo Yatırım Genel Müdürü olarak çalışmaktadır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top