Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Ortadoğu ve Atatürk

Taksim Toplantıları Türk Siyasetinde önemsenen etkinlikler arasındadır. Bir süredir salgın nedeniyle sanal ortamda yapılıyor. Son toplantının konuşmacısı CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu’nun; Atatürk’ten, Gazi Mustafa Kemal diye söz etmeyi yeğlediğini vurgulaması, CHP’de bir kesimin tepkilerine yol açtı. Bu tepkinin gözlenen ilk yararı; AKP’nin de CHP’de bu söyleme karşı çıkanlar gibi davranırken, ilk kez Atatürk’ün soyadını sahiplenmesiydi.
Kaftancıoğlu; özellikle 12 Mart ve 12 Eylül Dönemlerinde darbeci ve Amerikancı Cuntaların işkence ettiği gençlerin söylemlerinden etkilenmiş olmalıydı. “69” ve “78’liler olarak adlandırılan devrimci gençler, Kurtuluş Savaşındaki tutumu ve anti emperyalist yanını öne çıkardığı düşüncesiyle, Atatürk’ten Gazi Mustafa Kemal diyerek söz ederlerdi. Kaftancıoğlu’nun söylemi de CHP’nin kuruluş döneminde savunduğu ilkelere gönderme amaçlı olmalıydı. Karşı çıkanların yaklaşımları, geçmişte 12 Eylül’ ün Amerikancı paşalarının tavırlarını anımsattı.
Tartışmaları CHP’nin iç işleri gibi değerlendirmek, kuşkusuz mümkün. Ancak 18 yıllık AKP iktidarının bu tür yaklaşımlarla sona ereceğini beklemenin, bir tür hayalcilik olacağını da kaydedelim.
Ortadoğu’da siyasal sınırlar yeniden çizilirken. Güney ve G. Doğu sınırlarımızda 1.Dünya Savaşı sonrası oluşturulan ve 2.Savaş’ın bitiminde, İsrail’in kurulmasının ardından, İngiltere’nin yerini ABD’nin alması ile oluşan statüko çökerken. “İki Kutuplu Dünya” düzeninin terkedilme sürecinin Bölgemize geç yansıması karşısında, bu tartışmanın ne denli gerçekçi olduğuna kuşkusuz CHP Seçmenleri karar vereceklerdir.
O. Doğu’da 1967 Savaşı ile başlayan ve çeyrek yüzyıl sonra 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle tırmanan çatışmalı dönem, önce Irak ardından Suriye’nin bölünmesiyle sürüyor. Sıradaki ülke ise Lübnan. Bu gelişmelerin sınırlarımızın hemen ötesinde gerçekleşmesi, önümüzdeki dönemde gelişmelerden en çok etkilenecek ülkenin Türkiye olacağını gösteriyor.
1984 ‘den bu yana süren ayrılıkçı silahlı hareketler, önce Sovyetlerin ardından Batılı ülkelerin desteklediği PKK’nın güçlenmesi, Suriye ile aramızdaki sınırda “mayınlı” bölgenin, sözde insancıl nedenlerle kaldırılmasıyla başlayan hareketlilik ve birdenbire sınırlarımızdan içeri giren, kesin sayılarının 5 milyon oldukları söylenen göçmenler.
Suriye’de Batı Gizli Servislerinin kurup donattıkları, sözde radikal İslamcı ayaklanmaları açıkça destekleyen Türkiye’de; AKP’nin iç siyaset gündemini yönetmek amacıyla, boş hayalleri gerçekmiş gibi sunma becerisi karşısında, muhalefetin yeni bir paradigmayı gecikmeden ortaya koyması kaçınılmaz hale geliyor.
Salgın yüzünden hızlanan ekonomik çöküşün neden olacağı, ağır sosyo-ekonomik hasarı seçmen kitlelerine anlatarak, çözüm önerileri geliştirmek kadar Orta Doğu’daki son durumun seçmenle paylaşılması hayati önem taşıyor.
Ana Muhalefet Partisi konumundaki CHP’nin 18 yıllık AKP iktidarı süresince geçmişte yapılan hataları görerek, yeni bir senteze varmak yerine, Atatürk’ün isim ve soyadı üzerinden yürütülen yapay bir tartışmayla gündeme gelişi, ülkede ve sınırlarımızın dışında olan bitenlerin ciddiyetinin yeterince kavranamadığını gösteriyor.
Gelişmeler; 1912’nin ardından Balkanlar ve 1.Dünya Savaşı öncesi Ortadoğu’daki siyasal görünümü çağrıştırırken, İktidarın Suriye, Irak ve Lübnan’daki gelişmeleri geçmişten ders alarak, değerlendirdiğini gösteren belirtilere rastlanmıyor..
Batı ile Rusya arasında savrulan, ABD ile ilişkilerini Trump ’ın yeniden seçilmesine bel bağlayan AKP dış politika çizgisinin en fazla eleştirilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
Batının 50’li yıllarda Ortadoğu’da güçlenen Arap Milliyetçiliğine karşı örgütlediği İhvan’ın izinde, giderken, Arap Sokağında tek başına kalan AKP’nin dış politikasına alternatif üretmek yerine, Büyük Atatürk’ün adı ve soyadı üzerinde siyasal çıkış aramak ne kadar hazin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi