Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Ortak aklı birlikte aramak yerine, şiddete seyirci kalmak..

Türkiye’nin; dümeni arızalı bir geminin gidişini andıran siyasal gündemi, yurtiçinde ve dışımızdaki Dünya’da yaşanan gelişmelerin doğru tahliline bir türlü izin vermiyor.
Peş peşe gelişen olaylar aldatmasın.
Aslında tartışmaların içerikleri incir çekirdeğini dolduracak kadar bile değil. Gerçek gündem yerine, iktidarın devlet gücüyle belirlediği rotaya kapılan muhalefet de, asıl sorunları tartışmaya açmakta yetersiz kalıyor.
AKP iktidarının hızla tükettiği kaynaklar, çoraklaşan topraklar ve betonlara gömülen milyarların, nasıl yerine konulacağına ilişkin paradigması yok muhalefetin. En canlı örnek AKP+MHP ortaklığının can simidi gibi sarıldıkları, başörtüsü tartışmasının yeniden ısıtılıp gündeme getirilmesi.
Çoktan gerilerde kalması gereken bu tartışma, kuşkusuz iktidarın işine yarıyor. Seçmen kitlesini,- onların- gerçek sorunlarını çözebileceklerine ikna etmekteki yetersizlikleri, CHP dahil muhalefet partilerini bilinçaltlarında, AKP’ye benzeyerek muhafazakar seçmeni kazanabilecekleri yanlışına sürüklüyor.
Örneğin son dönemde kurulan DEVA Partisi’nin Genel Başkanı Babacan’ın, kurultayda konuşurken 28 Şubat sürecinde üniversitedeki kız kardeşine baskı yapıldığı gerekçesiyle, gözlerinin yaşarmasının nedenlerini, bir televizyon kanalında anlatırken söyledikleri.
“Muhafazakar kadınlarda hala o günlere dönüleceği korkusu baskınmış”. Tedirginliklerini gidermek için güven vermek istemiş.” İnsanın yok artık daha neler diyeceği geliyor.
Katledilen, saldırılara uğrayan, çocuk yaşta evlendirilen, tecavüze uğrayan kadınların sorunlarını gündeme getirmek yerine, verilen örneklere bakın.
Oysa Türkiye gerçekten bir ateş çemberinin içinde.
Ortadoğu’da değişen dengelerin ülkenin yeniden konumlanmasını zorunlu kılacağından tutun, sayıları 4 milyon dolaylarındaki Suriyeli’nin, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkilerini, bilinçli kaldırılan sınırdaki mayınlı bölgenin, başımıza açacağı sorunları tartışan var mı?
Trump ’tan sonra ABD’nin alacağı tutum örneğin.
Sayıları sınırlı uzmanlar dışında kimse akıl yürütmüyor.
Uluslararası sermayenin yönünü Uzakdoğu-Pasifik eksenine döndüreceği ve ABD’nin üstünlüğünün sonuna gelindiğini savunan tezler ne denli doğru henüz bilinmiyor. Ama Trump’ın seçimleri kaybetmesinin ardından yaşanan olağandışı gelişmeler, iyimserlikten uzaklaşan varsayımları güçlendiriyor.
Salgın ile ortaya çıkan ekonomik çöküntünün, uluslararası çapta bir krize yol açacağı beklentilerinin arttığı bu dönemde, Türkiye’yi yönetenlerin iktidarı ve muhalefetiyle akıllarını başlarına devşirmeleri gerekmiyor mu?
İşsiz kalan milyonları, bozulan üretim ve tüketim dengesinin yeniden nasıl kurulacağını tartışarak, çözümü arayacak ortak aklı oluşturmak yerine, gündeme düşenlere baktıkça ürpermemek elde mi?
En son gündem maddemiz ise kökeni geçtiğimiz yüzyılın başlarına giden, komitacı taktiklerle insanlara saldırmak. Şiddete başvurmak. Sorumluların eleştirmek yerine neredeyse şiddeti kutsayan açıklamalarıyla, bazı siyasetçilerin aba altından sopa gösterme çabaları.
Unutmayalım; toplumsal duyarlıkları kaşıyarak iktidarı sürdürme çabaları, kurgulayanları vuracak bir bumeranga benzer. Asıl hedef yerine, atanı vurma olasılığı hayli yüksektir.
Ortak aklı aramak varken, şiddete seyirci kalmak Türkiye’nin gündemi olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi