Otoportreler – III / Las Meninas

Pek çok sanat tarihçisinin, “İspanyol Barok Dönemi’nin başyapıtı”, “17. yüzyılın en önemli eseri” hatta “yapılmış en önemli resim“ saydığı “Nedimeler”, yapıldığı günden bu yana diğer sanatçıları etkilemeyi sürdürüyor.

Geçen hafta, kendini resmine gizleyen ressamlardan söz etmiş ve en son Diego Velázquez’in 1656‘da yaptığı “Nedimeler”de (Las Meninas) kalmıştık.

Velázquez, İspanyol Barok Sanatı’nın başyapıtı sayılan eserini yaptığı sırada otuz yılı aşkın bir süredir İspanyol kraliyet ailesinin baş ressamıdır. Ressamın, bir bölümü “tür” akımına giren, başka  bir deyişle günlük yaşamı konu alan  eserleri olsa da, resimlerinin çoğunluğunu portreler oluşturur ki bunların da büyük bölümü kraliyet ailesi üyelerine aittir.

“Nedimeler” de bir portre ancak 17. yüzyıl için o denli katmanlı bir eser ki bu da onu neredeyse “modern” bir resim yapıyor.

Mekân, Madrid Alcazar Sarayı’ndaki yüksek tavanlı geniş bir oda(1). Resmin merkezine yerleştirilmiş olan ve şatafatlı giysiler giymiş kız çocuğu Prenses Infanta Margarita Teresa, yani Kral IV. Felipe’nin kızı ve tek çocuğu. Prenses’in iki yanındaki genç kızlar da nedimeleri. Sağda biri yetişkin diğeri henüz çocuk yaşta -görünen- iki cüce göze çarpıyor(2).

[Soyluların cüceleri eğlence için maiyetlerinde tutmaları sık görülen bir şeyse de Kral IV. Felipe’nin onlara düşkünlüğü diğerlerini aşar; sarayındaki cücelerin sayısı yüz otuz civarındadır ve konumları da diğer saray görevlilerinden aşağı değildir. Belki de cüceleri en çok konu eden ressam olan Velázquez’in de onlara yaklaşımı diğer sanatçılardan farklıdır; diğerleri cüceleri biraz acıma biraz da tedirginlikle resmederken Velázquez’in cüceleri diğer figürlerle aynı şekilde, aynı özenle ve birer birey olarak çizilmiştir.]

En arka planda görülen kişi Don José Nieto, Kral’ın baş yaveri, Kral neredeyse o da orada her zaman; odadan çıkıyor mu yoksa ışığı kesmek için kapının yanındaki perdeyi mi çözüyor, çok anlaşılmıyor.

Soldaki devasa tuvalin önünde duran ressam, Diego Velázquez’in ta kendisi.

Eserdeki ana figür Prenses Margarita, ışık en yoğun onun üstünde ancak Velázquez ve ayna da resmin diğer odakları; bu odak noktaları ışığın ustaca kullanımıyla birbirinden ayrılmış. Resimde hafif bir chiaroscuro tekniği uygulanmışsa da arka plandaki figür ve nesneler hâlâ seçilebilir durumda.

Resmedilen Kim?

Eğer arkadaki duvarda asılı ayna olmasa, eser bu biçimiyle bildik kraliyet portrelerinden biri olabilirdi. Ama aynaya dikkatlice bakınca biri kadın diğeri erkek iki kişinin yansımasını fark ediyoruz, Kral IV. Felipe ve Kraliçe Mariana bunlar. İşte o zaman resim bir anlamda ters yüz oluyor, portresi yapılan kişiler Prenses ve yanındakiler değil, Kral ve Kraliçe aslında. Velázquez aslında onların portrelerini yaparken Prenses ve diğerleri de poz vermekte olan Kral ve Kraliçe’yi seyrediyorlar. Anlıyoruz ki aslında biz resmi portresi yapılanların gözünden görüyoruz.

[Eğer aynadaki görüntü, karşıda dikilmekte olan Kral ve Kraliçe’den değil de Velázquez’in üzerinde çalıştığı tuvalden yansıyorsa durum daha da karmaşıklaşıyor; ancak tuval ve aynanın birbirlerine göre açısı sanki bu olasılığı azaltıyor.]

Seyredenin aslında seyreden olması, resimdeki özne ve nesneler arasındaki rol geçişleri bu resmi diğerlerinden çok farklı kılıyor.

[“Nedimeler”in öncelini Jan van Eyck’in daha 1434’te yaptığı “Arnolfini Portresi”nde buluruz; orada da ressam ve yardımcısı duvardaki aynadan yansır(3). Velázquez’in bu resimden habersiz olması olanaksız çünkü “Arnolfini Portresi” o dönem Alcazar Sarayı’nın bir duvarında asılıdır.]

Kelimeler ve Şeyler

Fransız düşünür Michel Foucault 1966 tarihli “Kelimeler ve Şeyler” adlı önemli çalışmasının ilk bölümünü “Nedimeler”e ayırır; “Bir ressamın oradan itibaren bizi seyrettiği bir tabloya bakıyoruz. Bir karşı karşıya duruştan, birbirlerine bakan gözlerden, birbirlerine dik açıyla bakarken kesişen bakışlardan daha fazla bir şey değil. Fakat bu ince görülebilirlik hattı, dönüşte koskoca bir karmaşık belirsizlikler, alışverişler ve sıyrılmalar şebekesini kapsamaktadır. Ressam bakışlarını bize ancak, bizim onun modelinin yerinde bulunduğumuz ölçüde yöneltmektedir. Biz seyirciler fazlalığızdır.(4)

Seyircilerin fazlalık olduğu bölümüne katılmıyorum. Bana göre tanım olarak her resmin iki izleneni vardır, eser  ve seyircinin kendisi. Resimdeki karakterlerin bakış ya da duruşlarıyla izleyiciyi yargılar gibi göründüğü eserlerden söz etmiyorum  yalnızca. Sanatçının daha fikir aşamasından başlayarak yaratım sürecinin tümünde zihnindeki seyircilere seslendiği ve onların algılamasını canlandırmaya çalıştığı kanısındayım.  Bu  yüzden her sanat eserinin de “doğuştan” ve örtük olarak kendi seyircisini -önceden- “izlediği“ düşüncesindeyim.

Resmin yapılış tekniğinden(5) odak noktalarının konumlarına, resmin katmanlarından figürlerin kümelenmesine kadar üzerine konuşulacak pek çok özelliği var “Nedimeler”in ancak buna yerimiz yetmez. Ama bitirmeden önce aynanın üzerinde asılı iki büyük tabloya da göz atalım, çünkü bu resimdeki hemen her şeyin görünenin ötesinde bir anlamı var.

Dönüşümler

Duvarda asılı bu tablolar Rubens kopyası. Ovidius’un “Dönüşümler”indeki iki öyküyü konu alan resimlerden biri “Athena ve Arakne”, diğeri de “Apollon ve Marsias”. Gerçekte de Velázquez’in atölyesindeki duvarda asılı olan kopyaları yapan kişi, diğer bir saray ressamı ve aynı zamanda Velázquez’in damadı olan Juan Bautista Martínez del Mazo.

Her iki öyküden de daha önceki yazılarda söz etmiştik(6). Sanatsal yeteneklerinin -o sanatları icat eden- tanrılarınkinden üstün olduğunu öne süren ölümlülerin karşılaştığı feci sonu anlatan öyküler bunlar; çünkü dokumacı Arakne’nin sonu örümceğe dönüşerek sonsuza dek ağ örmek, flütçü Marsias’ınkiyse diri diri derisi yüzülerek can vermek olur.

Velázquez’in gerçekten de Rubens’e hayranlık duyduğunu biliyoruz ancak “Nedimeler”de bu iki resme yer vermesinin başka bir anlamı olmalı.

Bunlardan ilk olasılık, resimlerin doğrudan Kral’a bir mesaj olduğu. Velázquez sarayda bulunduğu uzun yıllar boyunca Santiago Şövalyesi unvanına ulaşmak için çabalamış ancak bu amacına ölümünden yalnızca sekiz ay önce ulaşabilmiştir (resmin yapıldığı dönemde Velázquez henüz şövalyelik almamıştır, giysisinin önünde görülen arma ölümünden sonra resme eklenir, hatta bu eklemeyi yapanın Kral’ın kendisi olduğu söylenir). Velázquez bu şekilde kendini Arakne/Marsias yerine koyarak, Kral karşısında güçsüzlüğünü bildiğini ve başkaldırmayacağını ama yeteneğinin de takdir edilmesini beklediğini söylemektedir belki de.

Diğer bir olasılıksa Rubens eserlerinin, resim sanatıyla ilgili bir bildiri olması. “Nedimeler”in yapıldığı dönemde resmin şiir ve müzikten daha alt düzeyde bir sanat olarak kabul edilmesine bir karşı çıkış belki de bu. Sanatsal zevkin kutsal kaynağı kabul edilen tanrıların gözünde resmin de diğerlerinden altta kalan bir sanat olmadığı vurgulanmak isteniyordur eğer öyleyse. Ya da yalnızca “Bu eser de benim -Arakne ve Marsias gibi- tanrılara karşı meydan okumam” gibi kibirli bir tavırdır Velázquez’inki. Belki de damadını çok sevdiğinden onu onurlandırmak için koymuştur o iki resmi eserine; kimbilir ya da bunların da hiçbiri değildir, yalnızca zaten o duvarda asılı oldukları için “Nedimeler”de yer bulmuşlardır, bilmiyoruz.

Bir resmin yalnızca kimin izleyen kimin izlenen olduğu konusunda ortaya attığı soru(nsal) nedeniyle bu denli önemli sayılması bazılarına abartılı gelebilir. 20. yüzyıl sanatında, örneğin Rene Magritte’in figüratif gerçeküstücü resimlerinde, özne-nesne geçişleri ve epistemik yeniden-konumlamalar görmeye çok alışkın olabilirsiniz ancak “Nedimeler”in 1600’lerde yapıldığını unutmayalım.

Pek çok sanat tarihçisinin, “İspanyol Barok Dönemi’nin başyapıtı”, “17. yüzyılın en önemli eseri” hatta “yapılmış en önemli resim“ saydığı “Nedimeler”, yapıldığı günden bu yana diğer sanatçıları etkilemeyi sürdürüyor. Örnekler çok ama Picasso’nun 1957’de iki ay boyunca villasındaki çatı katına kapanarak art arda elli sekiz “Nedimeler” yarattığını da not olarak ekleyelim ve bunlardan ikisini sayfamıza koyalım.

“Otoportreler” dizisinde bu haftayı tek başına “Nedimeler” kapladı ancak bu çok önemli resmi üstünkörü geçmek olmazdı.

Haftaya diğer otoportrelerle devam edelim…

  • Resimdeki oda hayalî değildir, Velázquez resmine mekan olarak kendisinin Kraliyet Sarayı’ndaki atölyesini seçmiştir.
  • Resimdeki hemen herkesin kimliği biliniyor. İki nedime, Isabel de Velasco ve María Agustina Sarmiento de Sotomayor’dur. Cüce bireyler, Maria Barbola ve Nicolas Pertusato. Arka plandaki iki hizmetkardan kadın olanı Marcela de Ulloa. Arkadaki kapıdan çıkar gibi duran kişi Don José Nieto. Soldaki büyük tuvalin karşısında duran ressam, Diego Velázquez’in kendisi. Aynadan yansımaları görünenlerse Kral IV. Felipe ve Kraliçe Mariana.
  • Geçen yazıda ayrıntılı anlatılmıştı.
  • Michel Foucault, Kelimeler ve Şeyler, çev. Mehmet Ali Kılıçbay (İmge Kitabevi Yayınları, 2017), sf.29 (bence ne yazık ki kötü bir çeviri).
  • Alla Prima, yaş boya üzerini yaş boyayla boyama tekniği.
  • 18 Temmuz 2021 ve 7 Kasım 2021 tarihli Pencere Pazar yazıları.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi