Oy birliğiyle kabul edildi, tek imza ile feshedildi

Son Güncellenme Tarihi: Mart 21, 2021 / 16:29

TBMM’NİN, 24 Kasım 2011’de AK Parti, CHP, MHP ve BDP’nin oybirliği ile kabul ettiği ve “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tek imzalı kararnamesi ile feshedildi.

İmzalarını unuttular

Kararın yayınlanmasının hemen ardından başlayan tartışma, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un gece yarısı yaptıkları sosyal medya açıklamaları ile şekillendi.

İktidar sözcüleri, sözleşmenin, AK Parti iktidarları döneminde yürürlüğe girdiğini unuttu.

Altun, “Dünden bugüne, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kadınların toplumsal, ekonomik, siyasi ve kültürel hayata daha fazla katılmaları için verdiğimiz mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Kadınlar, hayatın nesnesi değil, öznesidir. Her zaman güçlü kadın, güçlü Türkiye diyeceğiz” açıklamasını yaptı. Selçuk ise “Kadın haklarının teminatı, Anayasamız başta olmak üzere, iç mevzuatımızdaki mevcut düzenlemelerdir. Aslolan ilkelerdir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise “çareyi dışarılarda aramaya, başkalarını taklit etmeye gerek yoktur. Çözüm bizatihi gelenek ve göreneklerimizde, özümüzde mevcuttur” açıklamasını yaptı.

İç mevzuata işaret ettiler, ama…

Sözleşme, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi karşısında, taraf devletlere önemli sorumluluk ve yükümlülükler getiriyordu. 

İktidar çevresinden yapılan ilk açıklamalar, uluslararası bir sözleşmenin feshedilmesi karşısında iç hukukun yeterli olacağına işaret etti. Ancak, Sözleşme’nin feshedilmesi ile birlikte 6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un uygulanmasında esas alınan önemli unsurlardan biri iptal edilmiş oldu.

10 yıl önce müjdeledi, 10 yıl sonra feshetti

İstanbul Sözleşmesi, 2011’de imzalandığında, Tayyip Erdoğan Başbakanlık görevini yürütüyordu. 3 Haziran 2011’de, sözleşmenin imzalanmasını, “Kadına şiddet artık, ‘İnsan Hakları İhlali.’ Sözleşme, Türkiye’nin öncülüğünde hazırlandı” ifadeleri ile müjdelemişti.

Erdoğan, Ağustos 2020’de yaptığı açıklamada ise “Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir anlayış, hiçbir düzenleme, hiçbir ideoloji insani olmadığı gibi meşru da değildir” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan, yaklaşık 10 yıl önce müjdelediğini, feshetmiş oldu.

Oğuzhan Asiltürk, ‘kaldırılacak’ demişti

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, daha önce ocak ayının başında, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü evinde ziyaret etmişti. Ziyaretin ardından Asiltürk,; İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılacağının sinyalini vermişti.

Hukukçular: Feshedilemez, yürürlükte

Hukukçular, Sözleşme’nin, Cumhurbaşkanı Kararı ile iptal  edilmeyeceğini savunuyorlar.

Anayasa Hukuku Profesörü Kemal Gözler, “İstanbul Sözleşmesi, TBMM tarafından, 24 Kasım 2011 tarih ve 6251 sayılı Kanunla uygun bulunduğuna göre, feshedilmesine ilişkin bir kanun çıkarılmadıkça, sadece Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez” dedi.

AK Parti’nin yenilediği Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından Prof. Dr. Adem Sözüer, “İstanbul Sözleşmesi yürütme tasarrufuyla feshedilemez. Yetki gaspıyla TBMM devre dışı bırakılamaz” açıklamasını yaptı. TCK’nın yenilenmesi çalışmalarında yer alan bir diğer isim olan İzzet Özgenç ise “Onaylanması kanunla uygun bulunan bir milletlerarası sözleşmeden, Cumhurbaşkanı kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti taraf olmaktan çıkarılamaz” yorumunu getirdi.

İdare Hukuku Profesörü Metin Günday, “İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesi, yürütmenin yasama fonksiyonunu gasp etmesidir, hukuken yok hükmündedir” dedi.

Hukukçu Turgut Kazan, “İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca, yasayla onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Böyle bir sözleşmeden, Cumhurbaşkanı kararnamesi ile çıkılmaz. Dolayısıyla, TBMM yeni yasaya yapmadıkça, İstanbul Sözleşmesi yürürlüktedir” açıklamasını yaptı.  

Feshedilenin sadece İstanbul Sözleşmesi değil, TBMM’nin iradesi ve yasama yetkisi olduğunu söyleyen, insan hakları hukukçusu Kerem Altıparmak, “Bunu en son, 12 Eylül 1980’de Kenan Evren yapmıştı. Cumhurbaşkanının Meclis yerine geçip, yasama işlemi yapması durumunda, ‘fonksiyon gaspı’ vardır. Bu işlemin yaptırımı, ‘yok hükmünde olması’dır. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran Cumhurbaşkanlığı Kararı, ancak yasayla yapılabilecek bir işlem olduğu için yoklukla maluldür. Sözleşme de yürürlüktedir” ifadelerini kullandı.

Kadınlar örgütleri: ‘Meclis oylamadan vazgeçemezsiniz beyler’

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık, demek dikta rejimine doğru adım atmak demektir. Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukuktan üstün olduğu için TBMM onayı ile kabul edilen sözleşmeden TBMM oylamadan vazgeçemezsiniz beyler” açıklamasını yaptı.

‘Bakanlıkların haberi yoktu’

Güllü, bir televizyon kanalında, “Adalet Bakanlığı’na, Aile Bakanlığı’na, AKP içindeki arkadaşlara ulaştığımda böyle bir şeyden haberleri olmadığını söylediler. Dar çerçevede. siyasi olarak alınmış bir karar” değerlendirmesini yaptı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri FidanAtaselim, “AKP hükümeti toplumun çok ufak bir kesimini dikkate alarak milyonlarca kadının hayatını riske attı. Hayatında her türlü zorluğa göğüs geren kadınlar, sizin tek kalemle yazdığınız kararı kabul etmeyecek” dedi.

Kadınlar: Kararı geri çek

Kadınlar, kendilerine yönelik şiddetle mücadelede “hayati” önemdeki İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi karşısında, Türkiye’nin pek çok yerinde sokaklara çıktı.

Kadıköy’de toplanan kadınlar, “Yıllardır verdiğimiz mücadeleyi bir gecede silemeyeceksiniz. Kararı geri çek, sözleşmeyi uygula” mesajını verdi. Yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesinde, öldürülen kadınların kanı var. Biz bir kişinin lafıyla, sözleşmeyi geri çektirmeyeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Fesih kararını, İzmir Alsancak’ta protesto eden kadınlar ise açıklamalarında, “Hali hazırda İstanbul Sözleşmesi’nin tarafıyken kanımızı donduran kadın ve LGBTİ+ cinayetlerine şahit olduk. İstanbul Sözleşmeni uygulamaktan aciz bu iktidar şimdi kadınların elindeki tek dayanak olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı” tepkisini gösterdiler.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top