ÖYKÜLÜ ŞARKILAR, ŞARKILI ÖYKÜLER

1960’ların ikinci yarısından 70’lerin başına kadar olan dönemde Avrupa ve Kuzey Amerika’da kurulan pop ve rock müzik gruplarının sayısı binlerle ifade ediliyor, üstelik bunlar az sayıda basılsa da bir albüm yapma şansı bulmuş olanlar sadece. O dönemde çarpıcı ve akılda kalıcı –ve henüz kimsenin almadığı- bir grup adı bulmak bayağı ciddi bir mesele haline gelmiş. Tabii, çoğunlukla gelsin tarih kitapları, şiirler, romanlar.  Bu yazı, bir dizinin ilki…

Cream

Eric Clapton (gitar), Jack Bruce (bas gitar) ve Ginger Baker (davul) 1966’da Cream’i kurduklarında hepsi zaten önceki müzik çalışmalarıyla ün kazanmışlardır; her bir üyesi enstrümanlarında virtüoz kabul edilen grup, pek çok kişi tarafından “dünyanın ilk süper grubu” sayılır. Bu alçakgönüllü arkadaşlar da bunun farkında olmalılar ki adları, “cream of the crops” ya da  “crème de la crème” deyimlerine atıf yapar (bir şeyin en alası, en iyisi anlamında).

Marillion

Grubun ilk adı, J. R. R. Tolkien’in beş öyküsünden oluşan Silmarillion’dan alınmıştır. Silmarillion, Tolkien’in ölümünden sonra oğlu Christopher Tolkien tarafından, düzeltilerek ve yeni kısımlar eklenerek, 1977 yılında yayınlanır. 1978 sonunda kurulan ve kadrosunda Mick Pointer ve Doug Irvine’ı barındıran Silmarillion, yeni grup üyelerinin eklenmesiyle 1980’de Marillion’a dönüşür. Bu isim değiştirmede Silmarillion adının ileride olası telif hakları davalarına konu olmasından duyulan endişe rol oynar.

Deep Purple

1968’de kurulan Roundabout aynı yıl Danimarka turnesine çıktığında adlarından rahatsız olagelen bir grup üyesi, “Deep Purple” adını önerir (büyükannesinin en sevdiği şarkıdır). Zaten  adlarından çok da hoşnut olmayan diğer grup üyeleri akıllarındaki seçenekleri birer kağıda yazarlar. Seçenekler derlendiğinde en çok oyu alan isim “Deep Purple”, ikincisi “Concrete Gods” olur. Büyükannesinin sevdiği şarkının grup adı olarak seçilmesi için tutturan kişinin Ritchie Blackmore olduğunu söylemeye gerek var mı? (Bu şarkı, 1939 yılında Bing Crosby tarafından üne kavuşturulan bir Mitchell Parish ve Peter De Rose bestesidir).

Jethro Tull

1967 yılında kurulan grup başlarda o kadar kötü çalmaktadırlar ki, “kötü grup” yaftası üstlerine yapışmasın diye sürekli isim değiştirirler; bunlardan bazıları  "Navy Blue", "Ian Henderson's Bag o' Nails" ve "Candy Coloured Rain"dir. “Jethro Tull” adıyla gösteri yaptıkları ilk müzik kulübü performanslarını beğenerek devam etmelerini isteyince yeni bir değişikliğe gerek kalmaz ve bu adla devam ederler. Jethro Tull aslında gerçek bir kişi; 1674-1741 yıllarında İngiltere’de yaşamış ve atla çekilen bir çeşit tohum ekme makinası geliştirmiş biri. Çalışmaları ile endüstriyel tarımcılığın öncülerinden kabul ediliyor. Bir rock grubu ile 1700’lerde yaşamış bir tarımcının alakası olmasa da akılda kalıcılığı ve söylenirken ağız doldurması nedeniyle başarılı bir grup adı.

Van der Graaf Generator

1967’de  kurulan bir diğer müthiş grup daha. Peter Hammill gibi bir müzik dahisini barındıran, yaptıkları müzik geniş kitlelere hiç bir zaman ulaşamamış olsa da yaratıcılıkları ile göz kamaştıran bu grup maalesef aynı yaratıcılığı isim seçiminde gösterememiş. Van de Graaf Generator, adının da çağrıştırdığı gibi bir elektrik jeneratörü. Bu jeneratör, hareketli bir kayış yardımıyla kinetik enerjinin elektriğe dönüştürülmesi ve içi boş metal bir kürenin yüzeyinde yüksek voltajlara ulaştırılmasını sağlayan bir düzenek. Bir rock grubunun bilimsel çalışmalarla bu denli ilgili olması hemen gözlerinizi yaşartmasın, grubun bu adı seçmesinin tek nedeni jeneratörün mucidi Robert J. Van de Graaf’ın 1967’de ölmesi ve bunun gazetelerde yaygın olarak haber olması, üstelik “de Graaf” da yanlışlıkla “der Graaf” olmuş.

Love

1965 yılında Los Angeles’ta kurulan bu güzel grubun adı bir üyelerinin eskiden çalıştığı şirketin adından geliyor. Grubun kurucusu ve solisti Alvin Lee, Love’dan önce bir süre L.u.v. Brasseries (okunuş olarak “Sütyenleri Sev(iyorum) ya da Aşk Sütyenleri anlamında”) şirketinde depocu olarak çalışır. Grup üyeleri ilk albümleri üzerinde çalıştıkları günlerde bir akşam arabayla yanından geçtikleri “L.u.v. Brassaries” reklam panosunu görünce gülüşürler, içlerinden biri “Luv”ın iyi bir grup adı olacağını söyleyince “Luv” değil ama “Love” üzerinde karar kılınır (İngilizcede “Luv” sözcüğü “Love” ile aynı şekilde telaffuz edilir). “Brassaries”i de seçebilirlerdi, yazık olmuş…

Hawkwind

1969’da kurulan bu İngiliz rock grubu adını saksofoncu/vokalist üyesi Nik Turner'dan alıyor. Nik Turner o zamanlar, sürekli boğazını temizleyip her yere tükürmesi ve olur olmaz her yerde –yüzünüze güller- gaz çıkarmasıyla tanınan “nezih” bir kişilik. Daha öncesinde  kararsız kaldıkları için bir süre  “Grup X” adını kullanan grup, albüm kaydetmek için bir seçim yapmak zorunda kaldıklarınlarında Turner’a atıfla “Hawkwind”i seçerler (İngilizcede, “hawk” boğazını temizlemek, “wind” de gaz çıkarmak anlamına -da- geliyor). 1976’da dengesiz davranışları yüzünden gruptan kovdukları Nik Turner daha sonra “grubun adı bile benim lakabım, bu adı kullanamazlar” diyerek gruba dava açmasın da ne yapsın?

Steely Dan

1972’de ABD’de Walter Becker ve Donald Fagen tarafından kurulan bu saygın caz-rock füzyon grubunun adı bir romandan geliyor: “Naked Lunch” (Türkçeye “Çıplak Şölen” adıyla çevrildi). William S.Burroughs’un 1959’da yazdığı romanda geçen bir dildonun (zıbık) adı, “Steely Dan”. Böyle düzeyli müzik yapan kişilerin neden gruplarına bir seks oyuncağı adı seçtikleriyse hala meçhul…

Traffic

1967’de İngiltere’de kurulan ve kadrosunda Steve Winwood, Jim Capaldi, Chris Wood ve Dave Mason gibi iyi müzisyenleri bulunduran bu güzide grubun adını koyan, davulcuları Jim Capaldi. Capaldi bir gün ışıklarda karşı karşıya geçmek için beklerken “trafik de ne çok sıkışıyor” diye düşünür, “Traffic” adını grup adı olarak arkadaşlarına önerdiğinde teklifi hemen kabul edilir. Basit ve cool bir hikaye…

Iron Butterfly

1966’da San Diego’da kurulan bu saykedelik/proto-hard rock/proto-heavy metal grubun da adının öyküsü basit. Kendilerine çarpıcı bir ad aradıklarında “Iron” (“demir”) ve “Butterfly” (“kelebek”) sözcükleri arasındaki tezatlık hoşlarına gider ve bu adla devam ederler.

The Doors

1965’te Los Angeles’ta kurulan The Doors, adını Aldoux Huxley’in ünlü kitabı “The Doors of Perception”dan alıyor (Türkçe’de “Algının Kapıları”). Huxley, bu kitapta meskalin aldıktan sonra yaşadığı saykedelik deneyimi –tekrar yaşarmışcasına- betimler. O kitabın başlığıysa William Blake’in 1793 tarihli “The Marriage of Heaven and Hell” adlı şiir(sel) kitabından alınma (“Türkçe’de “Cennet ve Cehennemin Evliliği”). Müziğinde blues ve rock olsa da özünde saykedelik olan bir grup için harikulade bir isim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi