“ÖYLE Mİ ALAY KOMUTANI?”

“ÖYLE Mİ ALAY KOMUTANI?”
Geçmişin, rakamların, kadroların önemi bir yere kadardır. Sonuçta iki büyük takım, top oynamaya elverişli bir stat ve hakemin adaletli bir düdüğü futbol oynamak için yeterlidir.Günler öncesinden yorumlar, haberler, tartışmalar...

Geçmişin, rakamların, kadroların önemi bir yere kadardır. Sonuçta iki büyük takım, top oynamaya elverişli bir stat ve hakemin adaletli bir düdüğü futbol oynamak için yeterlidir.
Günler öncesinden yorumlar, haberler, tartışmalar geride kaldı. Maç oynandı.
Beşiktaş yine tarihini yazdı Kadıköy’e. Yine 10 kişi ile yine 3-4. Nitekim son galibiyetini kalede Pancu’nun olduğu, Sergen Yalçın’ın ise yedek kulübesinde oturduğu o maçta almıştı Beşiktaş.
Teknik Direktör Rıza Çalımbay için açılan ve maç boyunca kaldırılmayan küstah, “Rıza Efendi, iki ekmek bir süt” pankartının olduğu maçı hatırlayın diyorum.
Sergen Yalçın o maçın ardından, "Ezeli rekabet mi? Ne zaman Fenerbahçe bizi kendi sahamızda kalecisiz, 10 kişiyle, kaleye Kezman veya Anelka'yı geçirerek yener, işte o zaman rekabet yeniden başlar. Bizim için rekabet 17 Nisan 2005 tarihinde bitmiştir" demişti. 15 sene geçmiş, vay canına.
Tarihe bak, aylardan nisan değil, kasım. Beşiktaş yine 10 kişi, skor yine aynı.
Maç öncesi tek dileğim adaletli bir maç idi, hakemsiz bir maç. Olmadı. Yine olmadı. İlk derbisini yöneten bu hakem ne kadar yetersiz olduğunu, henüz bir derbiyi kaldıramayacağını gösterdi. Anlatacağım.
Günlerdir, ligin kaderini çizdiğini sanan yorumcuların, yayıncı kuruluş ekibinin Fener ‘ağır’, ‘büyük’, ‘kesin favori’ sözlerini dinleye dinleye geldiğimiz maçın ilk düdüğünün ardından iki kez gol pozisyonu yakalayan ev sahibi ekipti.
Ancak topla ilk buluşmasında, Beşiktaş’ın ilk şutunda Aboubakar, Beşiktaş’ın ilk golünü yazdı tabelaya. Yetmedi, 20. dakikada ikinciyi yazdı.
Açık söyleyeyim. İkinci gol öncesi, dakikalar öncesi bir faul var. Peki güzel hakem, ilk derbisini yöneten hakem senin gözün görmedi, VAR neredeydi?
Veremediği o faulün ardından bu hakem Beşiktaş’ı lime lime doğradı. Larin’e gösterdiği ilk yarıdaki uyduruk sarı kart ile başladı. Bunun adına eyyam deniyor, eziklik deniyor, hakemlik denmiyor.
Bu statta Beşiktaş lehine penaltı çalınamıyor, anladık da bari bariz faulleri çal be kardeşim. Bir daha söyleyeyim. Kadıköy’de Beşiktaş lehine tam 3696 gündür penaltı çalınamıyor. Yazıyla da yazayım da unutmayasınız. Üç bin altı yüz doksan altı gün.
Soyunma odasına 2-1’lik bir skorla gidilirken, ‘Karamanın koyunu, ikinci yarı çıkar oyunu’ diyordum, yanılmadım.
Misal; daha ikinci yarının başı, milli talebe Ozan Tufan. Bir milliye yakışan istek, hırs, arzu sahtekarlıkla birleşince olmuyor.

  1. dakikada attı Larin’i haklı ikinci sarıdan. Zaten kurnazlık budur. İlkini uyduruktan ver, o krampon ikinciyi kendisi bulur.
    Beşiktaş 10 kişi kaldı.
    Şaşırdık mı? Hayır. Beşiktaş, 10 kişiyle en iyi Kadıköy’de oynar. Yeter ki kibir devam etsin rakipte.
    Beşiktaş’ın 10, rakibin 12 kişi oynadığı dakikalar başlamıştı artık.
    Ve fakat 10 kişi kalan Beşiktaş hemen dörtledi. Maça kötü başlayan Necip nefis bir kafa vuruşuyla Kadıköy’e adını yazdırdı. Skor geldi mi 1-3’e.
    Ligde en çok Fener kalesini avlayan Aboubakar hat-trick yapar mı diyordum, yanıldım. O dördüncü gol N’Sakala’ya nasip oldu.
    Pelkas’a, Ozan’a, Mert Hakan’a çıkaramadığın, hatta Erol Bulut’un oyundan alarak kurtardığı Gustova’ya veremediğin kartları unutma, maçın hakemi. Beşiktaş’a bu kadar bonkörken. Mert Hakan’ın atılmaması büyük skandaldı, hele maçın tek kırmızı kartına bakılınca. Gol atınca secdeye duran bu arkadaşa şunu hatırlatayım, önce ahlak, önce ahlak. Ahlaksız iman, iman değildir, din adamı değilim uzatmayayım.
    Yahu diyoruz, maçı topçular oynansın. Orta hakem Tugay Kaan Numanoğlu’nun işi bitmedi. Fenerlilerin bile yeniden 3-4’ü hatırlamak istemeyeceği bir skoru kendi yazmak istedi, çaldığı penaltıyla. Peki iyi mi oldu?
    Maç bitti, Kadıköy’e bir kez daha Beşiktaş, Fener’i 10 kişiyle 3-4 yendi yazdı. İstanbul hatırası yazan 3-4’lük tabelacılar yeniden basar artık bunu. 93’ten beri evinde üst üste yenilmiyormuş Fener, bu da kaldı geride. Tribündeki Emre, pek yakında saha kenarında olursa şaşırmayın.
    Beşiktaş’ın ne olduğunu, Sergen Yalçın’ı zekasını görmeyenler umarım dersini almıştır. Ne diyordu maç öncesi Beşiktaş’ın 10 numarası, yani Türkiye’nin Maradona’sı, “Tribünler dolu olsaydı çok daha güzel olurdu.”
    Şimdi yeniden ezeli rekabet adına bir cümle daha edilebilir. Sormuşlar Hoca’ya, “Hocam bu maça derbi değil diyorlar, ne dersiniz?”
    Cevap net.
    “Haklılar. 10 kişi 4 attığımız takımdan rakip mi olur?”
    Evet Beşiktaş, 11 artı hakem de olsa başında Sergen Yalçın gibi bir zeka olduğu sürece Kadıköy’de daha çok tarih yazar.
    Tebrikler Beşiktaş. Sayın yönetim aklını başına alır Sergen Yalçın etrafında birleşirse Beşiktaş hayal edilemeyecek maçlara imza atar.
    Yürümesi engellenen madencilerden bir güzel kardeşimiz, ne demişti?
    “Öyle mi alay komutanı?”