Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

PANDEMİ SONRASI SOSYAL ANTİKOR

Şu günlerde elinde internet bağlantısı ve dizüstü ya da masaüstü bilgisayarı ya da tableti ya da akıllısından bir cep telefonu olan herkes şanslı. İnternet bağlantısı ve bilgisayar düzlemine bir mim koyalım: Sayısı milyonları bulan bir öğrenci topluluğu var ki, ellerinde teknolojinin olmazsa olmazı haline gelmiş ulu ikiliye sahip olmadan ve uzaktan bakarak günlerini geçirmekte…
Şanslı olanlar grubunda yer alan bir kısım öğrenci ve felsefe sever ise geçtiğimiz hafta Dünya Felsefe Günü nedeniyle Maltepe Üniversitesi’nin düzenlediği Filozofların Gözüyle Küresel Salgın ve Sonrası temalı çevrimiçi seminerde Prof.Dr.Güncel Önkal’ı dinleme fırsatı yakaladı. Derin ve eğlenceli bir hocadır, bilirim. Anlaması zor konu ve yöntemleri güncel olaylarla, sistemlerle birleştirir ve anlatır.
Bu defa da öyle yapmış, Güncel Hoca. Pandemi ve sonrasının filozoflar gözüyle bir okumasını dünyanın içinde bulunduğu psikolojik, sosyolojik, siyasal ve iktisadi durumu üzerinden ortaya koymuş. Ama en önemlisi bu durum karşısında geliştirilecek tutumun/duruşun belirlenmesinde felsefenin ufuk açıcı bir rol oynayabileceğine yoğunlaşmış. Bodiou’dan Chomsky’ye, Morin’den Agamben ve Zizek’e kadar pek çok çağdaşının görüşlerini yine ufuk açıcı bir bağlamda yorumlamış. İzleyicilerine rahat bir anlama ve üzerinde düşünme fırsatı verebilmek için adına “pandemik yaşam biçimi” dediği bir uzam üzerinde kültürel, toplumsal, bireysel ve psikolojik unsurları kategorize ederek özetle şunları söylüyor, Prof. Önkal:
İlk kategoride, “özgürlük ile ilgili olanlar” ve içinde gözetim, tedbir, yaptırım, haklar, kamusal aklın/alanların tanımlanması ve militerleşme unsurlarını inceliyor. İkinci kategoride “refah hedefine yönelik olanlar”ı sıralıyor ve açıklık getiriyor; ekolojik tarım, ilaç sanayi, işsizlik, yeni iş kolları, kent yönetimi, risk yönetimi. Üçüncü kategoride “küreselleşme olgusu ile ilgili olan” milliyetçilik, ulusal ekonomi, uluslararası kuruluşlar ve pandemi ekonomisi gibi unsurlara değiniyor. Dördüncü kategori olarak, “dayanışmanın yeni biçimleri” üzerinden STK’lar, tüketim alışkanlıklarında değerler-ihtiyaçlar, toplumculuk ve bilgi paylaşımıyla bir açılım gerçekleştiriyor. Beşinci ve son kategoride ise, “yaşamsal ve etik sorunsallarla ilgili olanlar”ı sosyal mesafe, başkası, yaşlı ayrımcılığı, mahremiyet, sağlık hakkı, kültürel alanların kapatılması/vazgeçme gibi unsurlarla açıklıyor.
Prof.Güncel Önkal, Badiou’nun söyleminden hareket ederek bu salgın aralığından ve hatta -tamamen gerekli- izolasyondan, yeni siyaset figürleri üzerinde, yeni projede çalışmaktan faydalanmalıyız, diyor. Devamında, “Salgınla ilgili bilimsel verilerin genel aktarımının ötesinde, siyasi bir suçlama sadece hastaneler ve halk sağlığı, okullar ve eşitlikçi eğitim, yaşlıların bakımı ve bu türden diğer sorularla ilgili yeni sorunlar ve mahkumiyetler tarafından yapılacaktır. Devam eden salgın sadece kapitalist sürece ayak uyduramamış toplumlarda kayda değer sonuçlar çıkarır”, diye ekliyor.
Chomsky, koronavirüsün iyi yanının, belki de insanları nasıl bir dünya istediğimiz konusunda düşünmeye itmesi olacağına dikkati çekerken bunun şok edici ve haşin yönlerinden birinin, yaptırımların eziyeti en üste çıkarmak için tamamen bilinçli kullanımı olduğunu söylediğini ifade ediyor, Prof.Önkal.
Yine kendisinden aktararak, “Agamben, Jean-Luc Nancy ve Zizek arasındaki polemik, pandeminin ne kadar ciddiye alınması gerektiği konusunda karışıklığa yol açtı. Pandeminin ilk günlerinde bir istisna hali olarak salgının abartılı olduğunu ve özgürlüklerden vazgeçmeye değmeyeceğini açıklayan Agamben’e yanıt Nancy’den geldi. Zizek ise durumun kapitalizmin gücüne güç kattığını çıkışın ancak küresel bir komünizm ile olabileceğini söyledi. Ülkesinde anahaber bültenine sık sık konuk olan Zizek, “insan yerine ekonomi geçerse olacağı buydu” ifadesini yineledi”, diyor.
İkinci Dünya Savaşı’nı deneyimlemiş bir yaşam filozofu olarak nitelendirdiği Edgar Morin’in “Küresel salgında düşman kimdir?” sorusuna esaslı bir yanıt verdiğini söylüyor. O yanıtın ne olduğunu da şöyle özetliyor, Güncel Hoca:
“Morin, hayatı zindan etmememiz gerektiğini ve hayatı ıskalamamak adına “sosyal antikor” üretmemiz gereğini, insanın insana ihtiyacını tekrar vurguladı. Fransız TV5 kanalındaki röportajından sonra bu konudaki düşüncelerini de kitaplaştırdı. Şöyle diyor filozof; bu bir kolektif maceradır. İnsanlarla, dünyayla bağlarınızı güçlendirin. Evrimsel ve tarihsel gelişmenin macerasıdır, bu. Bizi ancak düşünmek ve sorgulamak ayakta tutar. Kafanızı kısıtlamalarla doldurmayın. Sosyal antikor olarak mizah üretin. Virüsü merkeze alarak değerlendirmek virüsü düşman yapmak demektir. Ancak burada ne savaş ve düşman var. Düşman değil biz kendimizi eve hapsettik. Düşman biziz, savaş kendimizle, kurduğumuz düzenle. Örgütsel tedbirsizliklerimiz, kısa vadeli siyaset ve insansal eksikliklerimiz Gestapo’ya yerimizi açık etti.”
Güncel Hoca, pandemi sonrası dünyaya ilişkin bir söylem analizi de yaptı. Analizi 10 Nisan tarihi ile 18 Kasım 2020 tarih aralığını kapsıyor. Bu süreye ait 130 yazılı ve görsel yerli/yabancı kaynağı incelediğini, kaynak havuzunda yer alan düşünürlerin söylemlerinde dört ana kavramla karşılaştığını ifade ediyor. Yüzde oranlarıyla birlikte o kavramlar şöyle: Neoliberalizm %40, özgürlük %25, küreselleşme %20, yaşam %15. Bana bu durum çok şaşırtıcı geldi. Güncel Hoca’ya da öyle gelmiş olmalı ki, “Bu durumda felsefe kimin umurunda?” diyor.
Yazının tamamı için bakınız:

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi