Pandemi sürecinde en çok kadınlar işssiz kaldı

ARZU ÇERKEZOĞLU; Kadınlarla erkekler toplumsal hayatın bütününde eşit bir biçimde yer almak zorundadır. Bu ülkenin geleceği açısından son derece önemlidir. Bu kadar yüksek bir kadın işsizliği, bu kadar yüksek bir genç kadın işsizliği sadece ekonomik bir veri değildir. Bu ülkenin geleceğini tehdit eden bir unsurdur artık. Bu bir memleket meselesidir.
ÇİĞDEM ANAD; Kadınlar daha az iş hayatına katılsa, işsiz erkeklere daha fazla yer açılır diyenler de var!
ARZU ÇERKEZOĞLU; Biz bu yönde söylemleri ne yazık ki ülkeyi yöneten siyasi iktidarın en üst düzey temsilcilerinden de duyuyoruz. İşsizlik sorununu çözemeyenler; “ Kadınlar daha fazla çalışmak istiyor, üniversite mezunu genç sayısı arttı, onlar da iş beğenmiyor” gibi anlamsız gerekçeler buluyorlar. Üstelik ; Türkiye’de 10 kadından sadece 3’ ü çalışma hayatına katılabiliyorken. Bugün ülkenin en büyük sorunu işsizliktir ve ekonomi 2017 yılından bu yana isdihdam yaratma kapasitesini kaybetmiştir. Üretime dayalı bir ekonomik modele geçmediğimiz sürece, iş yerleri, fabrikalar açmadığımız sürece, kamu istihdamını arttırmadığımız sürece, çalışma saatlerini düşürmediğimiz sürece işsizlik sorununu çözmek mümkün değildir.
TÜRKİYE KOVİT PANDEMİ SÜRECİNE OLAĞAN KOŞULLARDA YAKALANMADI
ARZU ÇERKEZOĞLU; Türkiye ekonomisi 2018 yılı Ağustos ayı itibarıyla zaten ülkeyi yöneten siyasi iktidarın ekonomik politikaları sonucu bir krizin içine girmişti. Bu krizin bütün yıkıcı etkilerini; işsizlikten, ücretlerin baskılanmasına, gelir dağılımındaki adaletsizliğine kadar yaşıyorken, bir de kovit pandemisine yakalandık. Vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. İşsizlik ve iş kaybı 14 milyona kadar çıkmış durumda. Kovit pandemi etkisini çıkarsak bile geniş tanımlı işsizlik sayısı 10 milyonun üzerinde. Bunun içinde kadınların oranı zaten ürkütücü boyutlardaydı. Özellikle büyük kentlerdeki genç kadın işsizliği, tarımdışı genç kadın işsizliği yüzde 30’un üzerine çıkmıştı. Pandemi sürecinde şu an yüzde 40’lara tırmanmış durumda. Yani bu süreçte kadın işçiler daha fazla işini kaybetti.
ÇİĞDEM ANAD; İşveren neden her dönemde öncelikle kadınları işten çıkarıyor?
ARZU ÇERKEZOĞLU; Evet, bütün kriz dönemlerinde; bu ekonomik kriz olabilir, bölgesel bir kriz olabilir, savaş olabilir ya da şu anda yaşadığımız pandemi süreci olabilir, önce kadınlar işten çıkarılıyor. Kadınlara zaten çalışsa da olur çalışmasa da diye bakılır. Öncelikle erkeklerin işi güvence altına alınmaya çalışılır. Bakış açısı bu. Ayrıca kadınlarda kıdem her zaman erkeklere göre daha düşüktür ve işten çıkarma maliyeti de işverenler açısından daha düşüktür.
ÇİĞDEM ANAD; Türkiye’de 4 erkek kayıtlı çalışırken, sadece 1 kadın kayıtlı çalışabiliyor. Kayıtsız çalışan kadınlar bütün sosyal güvencelerden yoksun kalıyor. Bu şartlarda çalışmayı kadınlar neden kabul ediyor?
ARZU ÇERKEZOĞLU; Kadınlar zaten o kadar zor iş bulabiliyor ki, ayrıca evlerinin içindeki engelleri de aşarak iş bulabiliyor ki, mecburen kabul ediyor. Asgari ücretin bile çok altında çalışıyorlar. Bugün asgari ücrete bile ulaşamayan milyonlarca çalışan var. Bunun önemli bir kısmı kadın işçiler. Kağıt üzerinde asgari ücret alıyor görünüyorlar ama o asgari ücretin bir kısmını cebinden çıkarıp tekrar işverene veriyorlar. Başka türlü çalışma şansı tanınmıyor.
ÇİĞDEM ANAD; Göçün çalışma hayatına etkisini de burada konuşalım!
GÖÇ KADIN İŞSİZLİĞİNE YOL AÇAN TEMEL FAKTÖRLERDEN BİRİDİR
ARZU ÇERKEZOĞLU; Çok ciddi bir göç var, mülteci gerçeğiyle karşı karşıyayız.Göçmen mülteci işçiler çok kötü koşullarda, düşük ücretlerle çalışıyorlar.Bu sadece onların sorunu olmuyor, bu bütün çalışanların, işçilerin ücretlerini ve çalışma koşullarını aşağıya doğru çekiyor. Kadınlar için daha dramatik. Göç kadın işsizliğine, kadınların daha güvencesiz işlerde çalışmasına, daha fazla kayıt dışı çalışmasına, çok daha düşük ücretlerle çalışmasına ve daha fazla işten çıkarılmasına yol açan temel bir faktör.
ÇİĞDEM ANAD; Siyasi yapı, siyasi kurumlar, siyasi sistem son yaklaşık 20 yıldır kadınların çalışma hayatına katılımını nasıl etkiledi?
KADINLAR ÇALIŞMASIN ZİHNİYETİ İŞYERLERİNİ DE, İŞVERENİ DE ETKİLİYOR
ARZU ÇERKEZOĞLU; Türkiye’de baskıcı, otoriter, muhafazakar, bütün karar mekanizmalarını tek bir merkezde, tek bir kişide toplayan bir rejim inşa edildi. Bu en fazla kadınları, kadınların çalışma hayatına katılımını etkiliyor. Kadınlar mümkünse çalışmasın zihniyeti iş yerlerini de etkiliyor. Ayrımcılık politikaları iş yerlerine yansıyor. Kadın işçiler ile erkek işçiler arasındaki ilişkiler farklılaşıyor, kadın işçiler üzerinde baskı, mobing artıyor.
ÇİĞDEM ANAD; Kadın çalışanlar iş yerlerindeki mobingi, baskıyı, tacizi öncelikle kimlerden görüyor?
ARZU ÇERKEZOĞLU; Genellikle üstlerinden, işverenden ya da işverenin temsilcisinden.
ÇİĞDEM ANAD; kadın çalışanlar bu mobing ve tacizle karşılaştıkları zaman , eğer sendikasızlarsa ve sendikadan yardım alamıyorlarsa ,bu sorunu aileleriyle paylaşabiliyorlar mı?
ARZU ÇERKEZOĞLU; Çalışabilmek için ailesini; babasını, kocasını, abisini zorla ikna edebilmiş kadınlar bunu ifade ettiklerinde eve dönme korkusuyla, diğer kadınlar da işten çıkarılma korkusuyla bu durumu ifade etmek de çok zorlanıyorlar. Sendikalı kadın çalışanlar için biz devreye giriyoruz tabii.
ÇİĞDEM ANAD; Bütün bu durumlara karşı koruyucu olabilecek İstanbul sözleşmesi etrafında fırtınalar koparılıyor. Neden?
HER KESİMDEN KADIN İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE SAHİP ÇIKTIĞINI GÖSTERDİ
ARZU ÇERKEZOĞLU: Toplumsal hayatın bütününde aslında kadın ve erkeğin eşit olmadığına dair sözlerin ülkeyi yöneten en üst düzeylerden gelmesi ve son dönemde çok artan kadına yönelik şiddet konusunda gerekli yaptırımların hayata geçirilmemesi, bütün bunlar toplumsal bir algı yaratıyor.Kadın ve erkeğin eşit olmadığı yönündeki bakış açısının toplumdaki bütün yansımalarını ortadan kaldıracak somut adımlar atılması gerekir. Zaten her siyasi görüşten, her toplumsal kesimden kadınlar bu sözleşmeye sahip çıktığını gösterdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Çiğdem Anad Arşivi