Pas geçmek derde deva olmayacak…

Son Güncellenme Tarihi: Mart 21, 2022 / 06:42

Fed sonunda faizleri artırdı. Rusya-Ukrayna krizi sebebiyle daha önceleri genel beklenti olan 50 baz puan yerine 25 baz puanlık bir adımla faizlerin yükselme rallisine start verildi. Yapılan açıklamalar artık “bol para-düşük faiz” sürecinin sona erdiğini gösteriyor. Bizde ise durum farklı gelişti.

Fed’den böyle bir kararın çıkacağı zaten belliydi ve bu sebeple son günlerde kamudan yapılan döviz satışlarının devam ettiğine de şahitlik ettik. Anladık ki Merkez Bankası piyasa gerçeklerine rağmen pas geçerek faizlere dokunmayacaktı. Bunun yan etkilerini silmek amacıyla piyasaya döviz vererek, karar sonrası oluşacak zararı azaltmak için çabalandığını gördük. Bir yandan döviz geliri açısından şüpheli bir döneme doğru girerken, swap imkanlarıyla oluşturulan rezervlerden satış yapılması ileride daha büyük sıkıntılara sebep olabilir.

Uyarmam gerekiyor.

“Politika faizini anlamlı olmaktan çıkarmak” konusundaki ısrar bu kadar maliyete değer mi bilemiyorum. Ancak amacının ne olduğunun da tam olarak anlaşılmadığı ortada.

Maalesef tarih geriye doğru bakıp anlaşılıyor.

Eğer % 19’luk politika faizini düşürmeden yola devam edip gerektiğinde %25’e kadar çıkarma kararlığını piyasaya hissettirmiş olsaydık sanıyorum enflasyon bu derecede kontrolden çıkmayacaktı. Çünkü para politikası ile piyasa gerçekleri birbirinden kopuk olunca dövize yönelme kaçınılmaz oldu. Döviz yükseldikçe panik arttı, müdahaleler geç ve sonuçsuz olunca da enflasyon kontrolden çıktı. Bunu durdurmak için de kur farkı garantisi verilmek zorunda kalındı.

Elbette, hükümetin siyaseten kendisini bağlayan bir söylemden uzaklaşması kolay olmayacak. Ancak faiz konusunda pas geçmenin Fed ile başlayan süreçte ülke ekonomisine fayda getirmeyeceği de açık. Merkez Bankası’nın aldığı karar belki de “en kritik” olarak nitelendirilemez ama bundan sonraki kararlar için belirleyici oldu diyebilirim.

Geciken faiz artışını misliyle yapmak zorunda kalabiliriz, hatta resmi faiz ne kadar yükselirse yükselsin piyasa faizlerinin gerisinde kalan bir duruma düşebilir. Hatta bu durum “resmi kur” ve “piyasa kuru” gibi korkulan deneyimleri ortaya çıkarabilir.

Sözün özü, çok ama çok dikkatli olmamız gereken bir süreçteyiz. Elimizdeki kaynakların uzun vadedeki maliyeti ve muhtemel fiyatını düşünerek davranmamız gerekiyor. Merkez Bankası’nın karar sonrası yaptığı açıklamalar endişeleri azaltan nitelikte değildi. Bunu da belirtmek zorundayım.

Emre Alkin

Prof. Dr. Emre Alkin; Saint Michel Fransız Lisesi’ni 1987 ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni de 1991’de bitirdikten sonra, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. 1996 yılında Doktorasını yine aynı Üniversite’de tamamlayarak ve 1997’de “doçent”; 2002 yılında ise “profesör” unvanını aldı.

1999-2003 yılları arasında İMKB Başkan Danışmanlığı, 2000 yılında TİM Genel Sekreterliği, Vergi Konseyi Üyeliği görevini yürüten Prof. Dr. Emre Alkin; Çukurova Holding, Doğan Holding, Anadolu Holding ve Altınbaş Holding’de görev yaptı. Çeşitli gazetelerde ekonomi köşe yazarlığı, TV8, SKYTÜRK, A HABER, CNNTURK, TRTHABER gibi televizyon kanallarında ekonomi yorumculuğu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, Dünya Gazetesi’nde “Paylaşmasak Olmazdı” isimli sayfasıyla içimizdeki kahramanlara yer vermektedir.

Şu an Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Alkin, İzmir’in spor kulüplerinden Göztepe Sportif A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği de yapmıştır. Temmuz 2017’den beri de Galatasaray Sportif A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Alkin, “Uzlaşmazlık Çözümü” konusunda şirketler ve kamu arasında ulusal ve uluslararası çalışmalara katılmaktadır. Ödeme Sistemleri, Mobil Teknolojiler, Finans ve Mali Konular ile ilgili uluslararası şirketlerde görev yapmaktadır.

Prof. Dr. Emre Alkin’in; “Risk Management”,“Finansal Aracılığın Evrimi”, “Bankalarda Risk Yönetimine Giriş”, Yalın Alpay’la birlikte kaleme aldığı “Dünden Bugüne Gaziantep”, “Her Şey Ekonomi Değil” , “Paylaşmasak Olmazdı”, “Fikret Mualla’nın Sanatı” ve 2017 yılının en iyi iş kitabı seçilen “Olaylarla Türkiye Ekonomisi” isimli, biri İngilizce olmak üzere sekiz kitabı bulunmaktadır. Ayrıca insan ilişkilerinin dünden bugüne evrimi üzerine yazdığı “Seve Seve Aldattım” isimli kitabı da bu yıl çok satan kitaplar arasında yer almıştır.

Prof. Dr. Emre Alkin, iki çocuk babası olup, Türkçe, İngilizce ve Fransızca konferanslar vermektedir.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top