PATRONLARIN YOKSULLUK VE UMUTSUZLUK KAYGISI

PATRONLARIN YOKSULLUK VE UMUTSUZLUK KAYGISI
TÜSİAD "Oyunun kuralları değil, kendisi değişti" temalı "Dijital Türkiye Konferansı" TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Sevim'in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Gün boyu devam eden...

TÜSİAD "Oyunun kuralları değil, kendisi değişti" temalı "Dijital Türkiye Konferansı" TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Sevim'in yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Gün boyu devam eden toplantıda Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç da bir konuşma yaptı. Ömer Koç, dijital dönüşüme ayak uyduramayan şirket ve devletleri gelecekte parlak bir geleceğin beklemediğini ifade etti. Koç "Batı'nın dijital teknolojilerle verimlilik artışı sağlayıp sanayi üretimini geri çağırdığı bu süreçte sadece iş gücü maliyeti avantajıyla katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil" ifadelerini kullandı. Ömer Koç’un gelecek vizyonu çizen konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

DİJİTAL REKABET İLE GELECEĞE HAZIR OLMALIYIZ

Dijital rekabet ülkeler arasında da artarak sürüyor. Geçmişteki kritik dönüşümleri kaçıranlar bu süreçte daha düşük maliyetlerle hızla yol alıp fark yaratabileceklerini gördüler. Dijital dönüşümün Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmiş ülkeleri ilgilendiren en somut yansımalarını sanayi 4.0 dinamiğinde görüyoruz. Batı'nın dijital teknolojilerle verimlilik artışı sağlayıp sanayi üretimini geri çağırdığı bu süreçte sadece iş gücü maliyeti avantajıyla katma değeri yüksek yatırımları çekmek artık mümkün değil.
Araştırmalar 2030 yılında dünyada 84 milyon yetişmiş insan kaynağı açığı olacağına işaret ediyor. AB 2030 hedefi çerçevesinde 20 milyon civarında bilgi ve iletişim teknoloji uzmanı istihdam etmeyi amaçlıyor. Bugün bu sayı 8 milyon civarında. Hedefe ulaşmak için bizim gibi ülkelerin yetişmiş insanlarına yöneliyorlar. İşte bu sebepten Koç Topluluğu olarak gerek 2016 yılında başladığımız dijital dönüşüm programımızı gerekse akabinde devreye aldığımız inovasyon, çevik yönetim, 0 bazlı yaklaşım ve karbon dönüşümü gibi birbirini tamamlayan programların merkezinde insan kaynağımız bulunuyor.

ÇALIŞANLARIMIZA ÇOK CİDDİ EĞİTİM YATIRIMI YAPIYORUZ
Çok ciddi yatırımlar yapmak suretiyle dünyanın en iyi üniversiteleri ve danışmanlık firmalarıyla işbirlikleri kurarak her seviyeden çalışma arkadaşımız için 350'den fazla eğitim ve gelişim programı yürütüyoruz. Arkadaşlarımızın severek çalışmak isteyecekleri, şirket içi diyalogun geliştiği, geleceğin çalışma pratiklerinin benimsendiği yeni bir iş yeri kültürü oluşturuyoruz. Vehbi Koç'un 'ülkem varsa ben de varım, demokrasi varsa hepimiz varız' şiarıyla hareket eden bir topluluk olarak, bu süreçlerde öğrendiklerimizi başta TÜSİAD olmak üzere, tüm paydaşlarımızla ve elbette kamu idaremizle paylaşma gayretindeyiz. Çünkü biliyoruz ki dijital dönüşüm bir ekosistem meseledir. Ülke olarak geleceğe hazır olmamız gerekiyor.

DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 ŞİRKETİNDEN 8'İ TEKNOLOJİ GELİŞTİREN ŞİRKETLER

"Dijitalleşme küresel ekonomik büyümeyi sağlayan en önemli faktör haline geldi. Araştırmalara göre 2030 yılına kadar potansiyel verimlilik artışının yüzde 60'ı dijital teknolojilerden kaynaklanacak. Bulut bilişim, nesnelerin interneti, 5G yapay zeka, blockcahin hemen her sektörde alışılagelmiş iş yapış şekillerini değiştiriyor. Dijitalleşme rekabetin oyun sahasını da genişletiyor.

Fikirleri hayata geçirirken ilk günden itibaren küresel düşünmek gerekiyor. Bu değişimin hızına ayak uyduramayan şirketler ve profesyoneller için parlak bir gelecek yok. Dijital dönüşü kolaylaştıracak imkânları sağlayamayan ülkeleri de farklı bir akıbet beklemiyor. Geleceğin liderleri hiç kuşkusuz değişim sürecine ayak uydurmanın ötesine geçip, ona yön verenler olacak. Nitekim günümüzde dünyada en büyük 10 şirketinden 8'ini dijital teknolojileri geliştiren ve bunlara dayalı yeni iş modellerini ortaya koyan şirketler oluşturuyor.

YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN ÖNEMLİ BÖLÜMÜ DİJİTAL TEKNOLOJİLERE BAĞLI

Ülkemizin geleceği açısından en önemli dinamiklerden birisi de, giderek daha somut uluslararası taahhütlerle şekillenen yeşil dönüşüm sürecidir. Ancak dijital ve yeşil dönüşüm birbirinden bağımsız değil. Yeşil dönüşümü mümkün kılacak yeniliklerin önemli bölümü dijital teknolojilere bağlı. Dolayısıyla bu süreçleri birbirine tetikleyecek ve hızlandıracak iki ana akım olarak görmeliyiz.

KARBON NÖTR SÖZÜ
Nitekim, en büyük ticari ortağımız olan AB'de yeni büyüme stratejisini de “ikiz dönüşüm” adını verdiği bu dinamikler üzerine kuruyor. Rekabetçiliğimizi yakından ilgilendiren bu konuda Brüksel'in kararlılıkla yürüttüğü yeşil mutabakat ajandasını dikkatle izliyoruz. Biz de Koç Topluluğu olarak geçtiğimiz sene başladığımız karbon dönüşümü programımızla 2050 yılında karbon nötr olma hedefimizi ortaya koyduk.

ÜLKEMİZİN KISITLI İMKANLARIYLA YETİŞTİRDİĞİ PIRIL PIRIL GENÇLERİMİZİN İSTİKBALLERİNİ YURT DIŞINDA ARAMALARI BENİ FEVKALADE ÜZÜYOR

Ülkemizin bu önemli dönüşümlerle şekillenen geleceğe ilerlerken atması gereken adımlar bellidir. Kamu idaremizin, iş örgütlerimizle ve diğer paydaşlarla da istişare ederek içini doldurduğu strateji belgelerinde çok kıymetli tespit ve hedefler bulunuyor. Bu hedeflere ulaşabilmek için en temel ihtiyacımızın nitelikli insan kaynağı olduğuna inanmaktayım. Vurgulamak isterim ki ülkemizin kısıtlı imkânlarıyla yetiştirdiği pırıl pırıl gençlerimizin giderek artan bir şekilde kazanımlarını ülkemize aktarmak yerine, istikballerini yurt dışında arama gayretine düştüklerini görmek beni hem fevkalede üzüyor hem de had safhada endişelendiriyor.

HEPSİNİN YOLU ATATÜRK'ÜN ÇİZDİĞİ ÇAĞDAŞ UYGARLIK YOLUNDA SAKLI

Bu noktada Mustafa Kemal'in 'bütün ümidim gençliktedir' sözünü aklımızdan çıkarmadan, gençlerimizi anlamak ve kendileri açısından hiç de kolay olmayan bu yolu neden tercih ettikleri üzerinde etraflıca düşünmek icap eder. Kuşkusuz farklı sebepler var, ben bunların hepsinin çözümünü Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği, hedef gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda saklı olduğunu düşünüyorum.

DÜNYAMIZIN GELECEĞİ TEHDİT ALTINDA

Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, TÜSİAD’ın konferansında konuştu:
“Dünya değişim ve dönüşümden geçiyor. 2021 pandemi ve iklim aciliyetinin tetiklediği afetlere, artan eşitsizliklere ve derin yoksulluğa tanıklık ettiğimiz zor bir yıl oldu. Dünyamızın geleceği tehdit altında. Geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru ilerliyoruz. İklim acil durumu ve pandeminin artırdığı eşitsizliklerin yanı sıra dijitalleşmenin hız ve önem kazandığı bir dönemdeyiz.

Son araştırmalara göre iş dünyasının pandemiden sonraki en önemli aciliyet konusunun yüzde 75’le dijitalleşme olduğunu görüyoruz.

DİJİTAL HAYIRSEVERLİK
Bugün sizlere dijital dünyada hayırseverliğin dönüşümdeki bazı öğrenimlerimizi paylaşmak istiyorum. Hayırseverliğin özünde insan var. Ve tanımı çok net; dünyada var olan eşitsizliği gidermek, fırsatlara ve imkanlara erişimi daha kısıtlı olanlara destek olmak, kimseyi geride bırakmamak için el uzatmak, harekete geçmektir hayırseverlik.
Dijital dünya bireylerin katılımını ve kolektif çalışmayı olumlu yönde etkiliyor. Sınırları aşarak yardımseverliğinizin amacına ulaşmasını sağlıyor.

DİJİTALLEŞME Z KUŞAĞININ ANA ODAĞINDA
Dijital dünyada bu dönüşüme en hızlı gençlerin adapte olduğunu hatta değişimi sürüklediğini görüyoruz. Günümüzde çokça konuşulan Z kuşağının ana odağında onların yaşamlarının bir parçası olan teknoloji ve dijitalleşme yer alıyor. Bu neslin ana karakteristik özelliğinin gerçeği aramak olduğu ifade ediliyor. Bu nesil çatışmaları çözmek ve dünyayı iyileştirmek için teknolojiyle dayanışma ve birlikte hareket edilmesi gerektiğine inanıyor.

TERCİH ÇEVRE DOSTU MARKALAR
Türkiye’de 15-23 yaş arasındaki gençler üzerinde yapılan araştırmada gençlerin yüzde 78’i çevresel meselelerle ilgilenirken, yüzde 73’ü çevre dostu markaları tercih ediyor. Gençlerin cesareti gönüllükle hareket etme, el uzatma çözümün parçası olmak istekleri daha iyi yarınlara ulaşmak için hepimize büyük umut ve sevinç veriyor. Bu kapsamda gençlerin gönüllüğünün tam bir hayırseverlik örneği olarak gördüğümü belirtmek istiyorum.

Gönüllük alanında sayısı artan küresel iyi örneklere dünyanın her yerinden kolayca ulaşabilirsiniz. Benim dikkatimi çeken zamanlaması itibariyle de kıymetli bulduğum bir kaç örnekten bahsetmek istiyorum;
Bildiğiniz üzere pandemi döneminde gençler kendi aralarında kurdukları iletişim ağıyla kendi mahallerinde yaşayan ve evden çıkmayan kişilerin alışverişlerini yaptılar. Böylece kendi içinde bulundukları toplum için pratik, mikro çözümler ürettiler ve bu gençler çok kıymetli bir dayanışma örneği gösterdiler.

MAALESEF SAYISI ARTAN AÇLIK SINIRINDAKİ İNSANLAR…
Diğer bir örnek Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin hayata geçirdiği ‘tok tut’, kurumlardan ve bireylerden aldığı desteklerle bu dönemde maalesef sayısı artan açlık sınırındaki insanlara sağlıklı yemekler dağıtıyor.

KADINA ŞİDDETİN ÖNLENMESİ
Teknolojiler sayesinde toplumsal sorunlara karşı yenilikçi çözümler üretebildiğimizi görüyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, eğitime erişimde, engellilik alanındaki sorunların çözümünde ve iklim acil durumu mücadelesinde teknolojinin gücünden faydalanıyoruz ama daha fazla faydalanmalıyız. Örneğin cep telefonlarına yüklenen uygulamalar sayesinde şiddet gören kadınların acil hatlara ulaşması sağlanıyor.

Eğitim alanında iyi bir örnek var; e-bursum platformu, geleneksel bir hayırseverlik olan bursları dijitalleştirerek gençlerin eğitime ve istihdama erişimini kolaylaştırıyor. Böylece eğitimde fırsat eşitliğine önemli bir katkı sağlıyor.

Engellilik alanında ise Sevgili Selin Alara görme engelli bireylerin sesli komutlarını algılayarak gitmek istedikleri yere doğru yönlendiren bir robot rehber köpek yetiştirdi. Bu ve bunun gibi özünde dijital teknolojiler olan pek çok iyi örnekler var. Özellikle engellilik alanında. Tüm bu girişimleri engelsiz bir dünyaya erişim için kıymetli buluyorum.

Geçtiğimiz yıl yaşadığımız doğal afetler sürecinde hepimiz bir şeyler yapmak katkıda bulunmak istedik. Online bir platform olan afet haritası üzerinde sivil toplum kuruluşları bir araya geldiler. Böylece dijital çözüm etrafında işbirliğinin çok kıymetli bir örneğini hayata geçirdiler. Orman yangınlarında ihtiyaç duyulan malzemeler web sitesi üzerinde listelendi, gönüllü ekipler aracılığıyla ihtiyaç olan bölgelere gönderildi. Yeni teknolojiler, bağışçı ve dernekler arasındaki ilişkileri daha katılımcı, daha sorumlu, şeffaf ve takip edilebilir hale getiriyor. Böylece desteğimizin hedefine ulaştığını gönül rahatlığıyla takip edebiliyoruz.

YOKSULLUK, KADINA ŞİDDET KADAR KRİTİK HALE GELDİ

Birbirimizden öğrenmeye deneyimlerimizi paylaşmaya ve dayanışmaya çok ihtiyacımız var. Ve iyi ki teknoloji sayesinde buna imkanımız da var.

Bu hafta başında vakıf olarak sahada çalışan bazı sivil toplum örgütlerinin liderleriyle bir araya geldik. Kadın liderlere 2021 ile ilgili deneyimlerini sorduğumuzda, yoksulluk meselesinin kadına şiddet kadar kritik hale geldiğini belirttiler. Bir yandan da iklim acil durumu derken yarattığı yoksulluğu unutmayın diye bizi uyardılar.

Maalesef 2022’ye bu sıkıntılarla giriyoruz. Biliyoruz ki bir yandan bu sıkıntılar devam ederken, diğer yandan teknolojinin ve dijitalleşmenin dönüşümü devam ediyor ve edecek. Bu dönüşüm kapsamında umut verici gelişmeler de yaşanıyor. Kadın sivil toplum liderleri, zorluklarla mücadelede ülkemizdeki dayanışmanın çok güçlü olduğunu ifade ettiler. Ekmeğini bölüşmeden, gönüllü gençlere, duyarlı iş dünyası temsilcilerinden, sivil topluma bu zor günleri hep birlikte aşacağız. Ayrıca bu dayanışmanın etkisinin dijital teknolojiler sayesinde arttığını da vurguladılar.

Tüm dünyada hayırseverliğe ayrılan fonun küresel GDP’ye oranın sadece yüzde 3’ü geçmediğini biliyoruz. Ancak 2020 yılında dijital ortamlarda bireysel katılımı teşvik eden kampanyalarda 10 kattan daha fazla bağışçıya, 3 kattan daha fazla bağış gelirine ulaşılabildi. Bu veriler bize tüm dünyada duyarlılığın arttığını gösteriyor. Bahsettiğim bu duyarlılığın en iyi örneklerinden beri gençlerin duyarlı çalışmalarıdır. Bütün zorluklara rağmen teknolojik dönüşümün katkısıyla sivil toplum kuruluşlarına bireysel veya kurumsal olarak destek olup, gençlerin gönüllü olma potansiyelini teşvik etmeliyiz. Dünyada artan ve kaygı veren eşitsizliklere karşın çözüm parmaklarımızın ucunda, tek bir tıkla verdiğimiz desteğin yerine ulaştığını görebiliyoruz. Bence şimdi hep birlikte harekete geçebiliriz.

Değerli, TÜSİAD üyeleri BM’nin sürdürülebilir kalkınma amaçlarını hepimiz biliyoruz. Bu amaçların özellikle iş dünyasının gündeminde olduğunu, yakından takip edildiğini biliyorum. Bu hedeflere ancak kamu iş dünyası, sivil toplum ve akademi hep birlikte dayanışma içinde çalışarak ulaşabiliriz.”