Por Una Cabeza-I / Carlos Gardel

Son Güncellenme Tarihi: Nisan 19, 2021 / 20:53

Favori ata oynayan çok olur ama at yarışlarının tersine aşk bahsinde favoriye oynayanlardan sadece biri kazanır. Belli ki bizim kahramanımız o kişi değil…

Por Una Cabeza

Burun Farkıyla

Por una cabeza, de un noble potrillo

Sadece burun farkıyla kaybettim

Que justo en la raya, afloja al llegar

Safkan bir taya, son çizgideyken

Y que al regresar, parece decir

Dönüşte de şöyle der gibi:

No olvides, hermano

“Unutma kardeş, biliyor musun

Vos sabes, no hay que jugar

Oynamak zorunda değilsin”

Por una cabeza, metejón de un día

Burun farkıyla, bir günün sevdası

De aquella coqueta y risueña mujer

İşveli ve neşe saçan kadın

Que al jurar sonriendo el amor que está mintiendo

Gülümseyerek sevgi yemini eden

Quema en una hoguera

Yalan söyleyen sevgisi hakkında

Todo mi querer

Ateşe atan tüm sevgimi

Por una cabeza, todas las locuras

Sadece bir burun farkıyla

Su boca que besa

Tamamen delilik

Borra la tristeza

Öpen dudakları siler bütün hüznü

Calma la amargura

Dindirir acıyı

Por una cabeza

Sadece bir burun farkıyla

Si ella me olvida

Unutursa eğer beni

Qué importa perderme

Ne önemi var ki kaybetmenin

Mil veces la vida

Bin kere hayatı

Para qué vivir

Yaşamak niye?

Cuántos desengaños, por una cabeza

Bunca hayal kırıklığı

Yo juré mil veces no vuelvo a insistir

Sadece bir burun farkı için

Pero si un mirar me hiere al pasar

Bin kere tövbe ettim dönmemek için

Su boca de fuego

Ama tek bir bakışıyla, geçerken yanımdan

Otra vez quiero besar

Ah o ateşten dudakları öpsem bir kez daha

Basta de carreras, se acabo la timba

Bu kadar yarış yeter, müzik bitti

Un final reñido ya no vuelvo a ver

Son bir kavga, artık dönmeyeceğim

Pero si algún pingo llega a ser fija el domingo

Ama bir tüyo alırsam

Yo me juego entero

Herşeyimi oynayacağım yine

Qué le voy a hacer

Ne yapabilirim ki başka?

“Por Una Cabeza” İspanyolca bir deyim, bire bir çevirdiğinizde “bir baş için” ya da “bir başla” anlamına gelse de Türkçe tam karşılığı “burun farkıyla”, hani şu at yarışlarında atların bitiş çizgisini neredeyse başa baş geçtiklerinde kazananın kıl payı önde bitirdiğini anlatmak için kullanılan terim.

“Por Una Cabeza” aynı zamanda yazılmış en güzel tangolardan birinin de adı; bestecisi Carlos Gardel, sözlerini  Alfredo Le Pera yazmış. Şarkı, iflah olmaz bir at yarışı bahisçisinin “burun farkıyla” kaybettiği sevgilisini anlatıyor. Belli ki vurulduğu, işveli ve fettan bir kadın; güzelliği ve tatlı diliyle bütün erkeklerin “favorisi”. Favori ata oynayan çok olur ama at yarışlarının tersine aşk bahsinde favoriye oynayanlardan sadece biri kazanır. Belli ki bizim kahramanımız o kişi değil…

Buenos Aires “Arrabal”ları

Hem dans hem müzik olarak tangonun doğuşuyla ilgili farklı görüşler olsa da hemen hepsinin ortak olduğu noktalar var. Bir kere doğum yerinin Buenos Aires, Arjantin olduğu kesin. Buenos Aires’teki adresi bile neredeyse olarak biliniyor: Liman’ı çevreleyen ve nüfusunu –çoğu göçmen- dok işçileri, denizciler, arabacılar ve diğer her türden emekçinin oluşturduğu arraballar(1).

Zengin doğal kaynaklarıyla 19. yüzyılda kıskanılan bir gelişme gösteren Arjantin neredeyse yüzyıl başından bu yana Avrupa’dan göç almaktadır. Yarısı İtalya’dan, kalanı da başta İspanya ve neredeyse diğer her Avrupa ülkesinden, yoksul ama yeni bir gelecek için serüveni göze alan erkeklerdir yeni gelenler. Çoğunluğu genç bekarlar olsa da, aralarında işleri yoluna koyar koymaz geride bıraktığı ailesini aldırmak sözüyle yola çıkan –ki çoğunluğu orada yeni bir aile kuracaktır- yetişkin erkeklerdir bu göçmenler. Onlarla birlikte şarkıları ve müzik enstrümanları da gelir tabii ülkeye. Yalnız Avrupalı göçmenler değildir Buenos Aires’i yurt tutan, çok daha eski zamanlarda Afrika’dan köle olarak getirilenlerin torunlarını da ekleyin onlara, bir de gitgide bütün ülkeyi kaplayan demiryolları yüzünden –tıpkı ABD’deki gibi- meslekleri yok olmaya yüz tuttuğundan emeğini  satmak için kente gelmiş gauchoları(2) katın, işte bu benzeşmez toplulukların kültürel karışımından doğar tango. Arjantin milongasıyla Avrupalı göçmenlerin polka,vals ve flamenkosu, Küba’nın habanerası, Afrika göçmenlerinin candombesi karışır. Bunların her biri hem bir müzik formu hem de onunla yapılan dansın adıdır; tango da ebeveynleri gibi ikiz olarak doğar, sonrasında da tango dansı ve müziği hep el ele evrilecektir.

Compadre, Compadrito

Kenar mahallelerde doğan bu yeni dansı ilk sahiplenenler compadritolardır(3), bunlar örnek aldıkları compadreleri(4) taklit eden yoksul emekçi gençlerdir; tipik giysileri, fötr şapka, gevşek bağlanmış bir boyun mendili, yüksek topuklu çizmeler ve afilli bir şekilde kemere yerleştirilmiş bıçaktan oluşur. Farkedilmek ve genç kızların dikkatini çekmek için yanıp tutuşan bu gençlerin elinde tango gitgide daha maço ve cinsel göndermelerde süslü bir dans haline gelir (Biliyoruz ki dans sadece insanlara özgü değil, pek çok hayvan türü -en başta karşı cinsin ilgisini çekmek amacıyla- türlü nedenlerle dans ediyor, compadritoların tangosu da tipik bir eş bulma gösterisinden başka bir şey değil aslında).

Yalnız bir sorun vardır, alınan göçler yüzünden Buenos Aires’teki genç erkek nüfusu genç kızlara göre çok daha fazladır. Buna, emekçiler arasında bu “ne idüğü belirsiz” dansa kötü gözle bakan ve kızlarına yasaklayanların da az olmadığını eklersek, compadritoların dans edecek partner bulması kolay bir iş değildir. Her ne kadar pek çok kaynakta tangonun, hem seks hizmeti hem de içki sunan genelevler ve “batakhane”lerde çalışan kadınlarla müşterilerin doğaçlama danslarıyla geliştiği yazılsa da çoğu yoksul olan bu gençlerin en azından bir kısmı çözümü erkek erkeğe tango alıştırmaları yapmakta bulmuş olmalı. Genelevlerdeki dans gösterilerinin başka bir sonucu daha olmuştur; şehrin kuzeyindeki yalıtılmış mahallelerde oturan varlıklı kesimden gençler, müdavimi oldukları genelevlerde gördükleri bu dansı kentin üst sınıfına da tanıtmışlardır. Çoğu bu hiç görülmemiş dansa ilk tanık olduğu anda “müstehcen” ve “aşağılık” yaftasını yapıştırsa da tangoyu başta Avrupa, dünyanın geri kalanına tanıtacak ve tango çılgınlığını başlatacak olanlar da bu üst sınıftan insanlar olacaktır. Tango, ancak Avrupa ve Amerika’da çok sevilen bir dans olduktan ve biraz stilize edilerek “yumuşatıldıktan” sonra Arjantin’de her kesimce benimsenen bir dans haline gelebilecektir.

Carlos Gardel’i ve şarkılarını da haftaya anlatalım…

  • Varoş, banliyö.
  • Atlı sığır çobanı, Güney Amerika kovboyu.
  • Genç kabadayı; kabadayı özentisi.
  • Kabadayı, bıçkın.
Oğuz Pancar

Resimli Öyküler, Öykülü Resimler’in hikayelerini anlatır.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top