POZİTİF DÖNGÜ

Şimdiden 20 gol oldu…Pozitif bir döngü bu; iyi sonuçlar iştahını artırıyor oyuncuların, artan iştah iyi oyunu getiriyor, iyi oyun iyi sonuçları ve alınan her puan özgüveni artırıyor,yeni galibiyetler getiriyor. Jesus söz verdiği takımı kurma yolunda ilerliyor. Meşhur 103 gollük rekor kırılacaksa o yıl bu yıl olabilir.

Galatasaray ve Trabzon’un hakem yardımıyla ayakta kalabildiği, Beşiktaş’ın zar zor beraberlik kurtarabildiği bu hafta alınan farklı galibiyet Fenerbahçe için son derece keyif verici oldu.

Hücumu seven, dikine ve hızlı oynayan iki takımın mücadelesiydi. Alanya, benzer bir taktikle çıktı rakibinin karşısına. Ancak Fenerbahçe’yi Fenerbahçe gibi oynayarak yenmek istiyorsan ya ondan daha becerikli olacaksın ya da daha hızlı oynayacaksın. Alanya ne hızlıydı ne de becerikli, sadece beş gol yedi.

İki takım da ilerde baskı ile rakibi bunaltıp kapacakları toplarla pozisyon üretmeyi, ayrıca geriden defans arkasına atılan toplarla gol bulmayı planlamıştı. Bunu başaran daha kaliteli bir kadroya sahip Fenerbahçe oldu.

Jesus saha kenarında Yılmaz Vuraldan sonra gördüğümüz en heyecanlı, en hareketli Hoca. Perez’in sakatlığında 4’lü defansa dönmüş gibiydi Jesus… Aslında ikili defans bile denebilir bu dizilişe. Sağda yer alan Ferdi ile solda yeralan Alioski o kadar çok ileri çıktılar ki defans çoğu zaman Szalai ile Gustavo’ya kaldı. Orta sahanın merkezindeki Arao ve Crespo’dan biri zaman zaman stoperlerin arasına girerek defansı üçledi.

Bu dizilişte Ferdi ve Alioski’ye büyük yük düşüyor. Hem defansı dörtlüyorlar, hem orta sahayı hem de ileri ikiliyi… Sahanın en çok koşan ve yorulanları bu ikili oldu diyebiliriz. Ancak bu oyunu oynayabilmek için orta saha merkezdeki ikilinin de çok çalışması gerekiyor. Arao ve özellikle Crespo bu maçta çalışkanın çok ötesindeydi. Özellikle Crespo kaptığı toplarla hücum oyuncularına nefis ara paslar attı. Hem ilk golün, hem dördüncü golün başlangıcını kaptığı toplarla yaptı hem üçüncü golü attı. Crespo varsa elinde, ilk 11’i yaparken önce onu yazarsın, gerisine sonra bakarsın.

Emre Mor geldiğinden beri belki de en çok çalıştığı ve etkili olduğu oyunu sergiledi. Böyle giderse özlenen Emre’yi bir süre sonra izlemek mümkün olacak gibi.
Böylesine oynayan ve bu sonuçları alan takımda artık Hocanın tercihlerini eleştirmek hayli zor.

“Yedek kaleci İrfan Can’dan başka ilk 11 çıkmayan oyuncumuz yok ama biz 11 kişilik bir takım değiliz” diyor. Üstelik her maça farklı isimlerle çıksa, önceki maçın en iyilerini kenara alsa bile oyuncular küsmüyorsa, her formayı giyenden performans alınıyorsa sadece susmak lazım. Ama şurası da bir gerçek tribündeki Hocanın fanatikleri bile Arda konusunda mutsuz. Şunu söylemek lazım ki herkes Arda Güler’i görmek Arda Güler’i izlemek istiyor.

Bir takım 5 gol atmışsa olumsuz şeyler yazılmaz söylenmez ama ben yine de not düşmek adına içimden geçenleri yazayım. Bu diziliş ve bu oyun startejisi hayli riskli, tehlikeli. Takım bu kadar kalabalık ileri çıkınca, defans gerisine atılan uzun toplar hayli tehlikeli oluyor. Bu maçta Ferdi her defasında Oğuz Aydın’ı, Alioski ise Candeias’ı durdurmayı başardı ama yarın daha kuvvetli takımlar bu pozisyonları affetmeye bilir. Gerçi 103 golle rekor kırarak şampiyon olduğu yıl da Fenerbahçe bu tür golleri yiyor ama fazlasını atıyordu. Jesus’a güvenmek gerekiyor galiba.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Sezgin Arşivi