Resesyon nedir?

Resesyon nedir?
Merkez Bankası'nın rezervlerindeki düşüş ve seçim belirsizliğiyle vatandaşların dövize olan talebinin artması, bu karşın Merkez Bankası'nın bankalar üzerinde "liralaşma" baskını artırması sonucu mevduat ve kredi faizlerindeki...

Merkez Bankası'nın rezervlerindeki düşüş ve seçim belirsizliğiyle vatandaşların dövize olan talebinin artması, bu karşın Merkez Bankası'nın bankalar üzerinde "liralaşma" baskını artırması sonucu mevduat ve kredi faizlerindeki yükseliş "Türkiye resesyona mı gidiyor?" endişelerinin doğmasına yol açtı.

Merkez Bankası, vatandaşların dövize veya altın gibi alternatif finansal varlıklara yönelmesini engellemek için bankalara, mevduatlarının büyük çoğunluğunun TL'ye çevrilmesi konusunda baskı yaparken, bu şartları sağlayamayan bankalara zorunlu menkul kıymet tutma zorunluluğu getirdi. Bankalar ise müşterilerin dövize veya altına yönelmesini engellemek ve ek yükümlülük riskiyle karşı karşıya kalmamak adına başta Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları olmak üzere mevduat hesaplarına verdiği faiz oranlarını artırırken, bir yandan da kredili işlemlerle döviz alınmasını engellemek adına kredi faizlerini de artırmaya başladı.

İş dünyası isyanda

Söz konusu gelişmeler iş dünyasının ve özellikle ihracatçıların işlerini yapmasını hayli zor hale getirdi.  İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel, “Bırakın TL veya döviz kredi çekmeyi kendi dövizimize bile ulaşamıyoruz. Bankalar günlük 5 bin dolarlık sınır getirdiler. Kendi hesaplarımızdaki paramızı çekemiyoruz, ödemelerimizi yapamıyoruz, hem ithalat yaparken hem de ihracat yaparken elimiz kolumuz bağlanıyor. Biz de döviz ihtiyacımızı dışarıdan karşılamak zorunda kalıyoruz” açıklaması yaptı.

TIKLAYIN- Tüccarlar isyanda: Kendi hesabımızdaki paraları çekemiyoruz!

Resesyon nedir?

Resesyon en yalın haliyle "ekonomik durgunluk" olarak biliniyor. Piyasada faizlerin yükselmesi ve bunun sonucunda yatırımların azalmasıyla ekonomik bir daralma olarak kendini gösteriyor. Resesyonun toplum açısından olumsuz sonucu ise işsizlik oranların artması. Öte yandan işsizliği artması, krediye ulaşımın zorlaşması ve buna bağlı tüketimin azalmasıyla da ekonomideki canlılık yerini durgunluğa bırakıyor.

Bir ülkede resesyondan söz edebilmek için ise ilgili ülkenin reel gayri safi yurtiçi hasılasının en az 6 ay ve daha uzun süre boyunca arka arkaya negatif büyüme göstermesi gereklidir.

ATSO: İş dünyasının kaybedecek 1 dakikası kalmadı

İş dünyası kanadında bir tepki de Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar'dan geldi. Bahar, "Artık önümüzü görebilmeyi, doğru politikaların, süratle hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Artık iş dünyamızın ve ülke ekonomisinin buna tahammül edecek ne bir dakikası, ne de kaybedecek bir kuruşu dahi kalmamıştır." dedi.

Bahar "Bankalardan ihtiyacı olan dövizi toparlayamayan üyelerimiz serbest piyasanın yüksek maliyetli kurlarına maalesef mecbur kalıyor. Artık krediler üzerindeki baskı hafifletilmeli, finansmana erişiminde zorlaştırıcı unsurlar ortadan kaldırıldığı gibi, kolaylaştırıcı uygulamalar hızla hayata geçirilmelidir. Yüksek seyreden dış ticaret açığının ana nedeni ihracatın artırılamaması değil, ithalatta yaşanan aşırı artışlardır." ifadelerini kullandı.

TIKLAYIN- ATSO Başkanı: İş dünyasının 1 dakika bile dayanacak gücü kalmadı