Restorasyon takvimi

Kamuoyu yoklamaları iktidar partisi AKP ile yancı MHP’nin oylarının belirgin bir şekilde düştüğünü gösteriyor. Kimileri buna erime diyor. Aman erisin!
Erisin de… Aynı kamuoyu yoklamaları iktidardan kopan oyların oluk oluk muhalefete aktığını filan söylemiyor. Tersine, kararsız adı verilen geniş bir kitle olduğu gibi, iktidarın birçok uygulamasından şikayetçi olduğu halde daha iyisini bulabileceği konusunda tereddütleri olduğu için iktidar saflarında kalmaya devam eden bir seçmen kitlesi olduğu da belli oluyor.
“Hadi bunlar gitti. Peki gelenler ne yapacak ki?” sorusunu soruyor insanlar.
Bu insanları ikna etmek gerek. Öyle müslümanlık yarıştırarak filan değil, “Doğru politikalar, doğru kadrolar burada!” diyerek…
Bu insanların önüne doğru politikalarla bütün sorunları çözebilecek inandırıcı bir alternatif olduğunu gösterecek bir program koymak gerek. Takvime bağlanmış bir program. Muhalefete düşen görev bu. Sorunları nasıl ve hangi zaman diliminde çözüme kavuşturacağı konusunda seçmeni ikna etmek.
Ülkenin sorunları belli:
Bütün güçlerin tek elde toplandığı ucube bir şahsım rejimi, Türkiye Cumhuriyeti sanki geçen yıl kurulmuş gibi, ülkeyi el yordamıyla yönetiyor. Demokrasi, hukuk devleti, bağımsız yargı ortadan kaldırıldı.
Laiklik ağır saldırı altında. Rejim din tüccarlığının ve yobazlığın yelkenlerini dolduruyor.
İktidarın emrine girmiş yargı, kararlarını Saray’dan gelen işarete göre veriyor. AİHM gibi iktidarın etkileyemediği yargı organlarının kararları ise “Bizi bağlamaz, biz yargı noktasında gereğini yapar, yolumuza devam ederiz” talimatıyla uygulanmıyor. Hak arayan, düşüncesini açıklamaya çalışan insanlar ağır baskı görüyor.
Ahlaksızlık, çürümüşlük, kokuşmuşluk, ardı arkası gelmeyen skandallar, siyasetin yeraltı dünyasıyla, suç şebekeleriyle içiçeliği hepimizi isyan ettiriyor. İktidara yakın kişilerin yaptığı yolsuzluklar soruşturulmuyor, cezasız kalıyor. Hırsızlık, yolsuzluk, talan devam ediyor.
Kurumlar tahrip edildi. Merkez Bankası, RTÜK, TÜİK… Saymaya gerek yok. İstisnasız bütün kurumlar tahrip edildi.
Ekonomi evrensel kurallara riayetle, akılla, mantıkla değil, rant aç gözlülüğüyle, daha fazla çalma çırpma kaygısı ve yandaş kayırmacılığıyla yönetiliyor. Sistem ne üretim yaratıyor, ne istihdam. Hesapsız kitapsız verilmiş hazine garantileri gelecek kuşakları da ağır borç altına sokuyor. Tarım sektörünün ihmal edilmesi nedeniyle her şeyi ithal eder duruma düştük.
Dış politikada uluslararası ilişkiler derslerinde uzun yıllar okutulacak bir beceriksizlik ve iş bilmezlik hakim.
Yazboz tahtasına dönen eğitim sistemimizin ve idari özerklikleri ellerinden alınmış üniversitelerimizin dağlar gibi sorunları var.
Medyanın durumu içler acısı. Gerçek gazetecileri tabii ki tenzih ederim. Devletle iş yapan, ihalelere giren medya patronlarına, gazeteci kılığına bürünmüş dolandırıcılara, fırsatçılara, iktidar amigolarına sözüm.
Çevremiz tahrip ediliyor. Her gün yeni bir çevre cinayeti ortaya çıkıyor.
Halkımız bütün bu sorunların farkında. Bunların iktidarın eseri olduğunun da. Ama halkın muhalefette yer alan partilerin sorunları çözebileceği konusundaki inancının yeteri kadar olgunlaşmadığı görülüyor. Halkı bu yönde ikna etmek gerekiyor.
Muhalefet partilerinin her birinin programları var ve burada çözüm önerileri ayrıntılı bir şekilde sıralanmış. Ancak halkımızın bütün partilerin programlarını bulup okumasını, bunlar arasında karşılaştırma yapmasını ve aralarından birini bu yöntemle seçmesini beklemek iyimserlik olur. Yapılacak şey takvime bağlı bir eylem planı ilan etmektir. Diğer bir ifadeyle, her cek’li, cak’lı cümlenin sonunda eylemin gerçekleştirileceği vade yer almalıdır.
Bu yönteme en uygun ve bu nedenle de en ilgi uyandıran belge, CHP’nin “İktidarımızın İlk 1 Haftasında Yapacaklarımız” başlıklı belgesidir. Burada genel ve muğlak vaadler yerine ilk hafta içerisinde yapılacaklar sayılmış. Belgenin çarpıcılığını ve inandırıcılığını da içerdiği bu takvim sağlıyor.
Muhalefet partileri, mümkün olabiliyorsa topluca, olamayacaksa tek tek takvime bağlanmış programlar ilan etmelidirler. Bu takvimli programlar hepimize umut verir, güven aşılar.
Hem de, aydınlık, güzel günlerin çıkmaz ayın son çarşambasında değil, seçimlerin ertesi sabahında bizleri beklemekte olduğunu müjdeler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi