Rock İstasyonu 11 yaşında!

Türkiye’de rock müzik icra edenle, dinleyeni, merak edeni aynı çatı altında buluşturan www.rockistasyonu.com, 11 yaşında bastı. Rock müzikle ilgili güncel haberlerden özel röportajlara kadar Türkiyeli rocker’lar için doyum oranı yüksek olan platformun hikayesi röportajımızda…

Türkiye’de genel olarak medyadan başlayıp parantezleri kapaya kapaya ilerleyip kültür sanat alanında duralım: Elimizde çok fazla bir şey yok. Onu daraltarak ilerleyelim: Müzikte neredeyse hiçbir şey yok. Sadece yeni çıkan sanatçılar değil yıllarını mikrofon başında geçirmiş isimler bile dijital platformlar ve sosyal medya sayesinde sözleşmelere gerek kalmadan çalışmalarını dinleyiciyle buluşturma imkanına sahipken, bu durumu dinleyiciye ‘haber veren’ mecralarla çok fazla karşılaşamıyoruz. Evet, dinleyicinin birçoğu ‘keşif’ işini sosyal medyaya ya müzik listeleme, dinleme platformlarına bırakıyor ancak konudan ‘haberdar’ olmak farklı bir şey. İşte Rock İstasyonu, bu ‘haber verme’ işini yüklenen nadir sitelerden biri. Üstelik bu işi tam 11 yıldır yapıyor.

Rock İstasyonu, adından da anlaşılacağı üzere üreteni, dinleyeni, en tazesi, en tecrübelisini rock müzik çatısı altında buluşturan bir platform. Güncel haberleri, özel röportajları, köşe yazıları, videolarıyla okuru hayli doyuran www.rockistasyonu.com’un macerasını sitenin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Tamer Uz’la konuştuk.

Rock İstasyonu nasıl kuruldu?

2010 yılında askerden geldikten bir süre sonra Facebook’ta “Çanakkale Rock İstasyonu” adında tamamen gönül eğlendirmek amacıyla, genelde rock klipleri paylaştığım bir sayfa açmıştım. İlk zamanlar bir iki yakın arkadaşlarımızla birlikte sadece rock video klip paylaştığımız bir sayfaydı. Sonrasında röportajlar gerçekleştirmeye, haberlere yer vermeye başladık. Rock müzik ile ilgili farklı projelerimiz olması sebebiyle, ayrıca ismimizde “Çanakkale” ibaresi geçtiğinden ve o dönemde sadece Çanakkale’ye özgü bir müzik sayfasıymış gibi anlaşılmalara yol açtığından dolayı 2014 yılında bir web sitesi açmaya ve yolumuza “Rockistasyonu.com” adıyla devam etme kararı aldım. Hatta bu isim olayını o kadar önemsemiştim ki; o günün şartlarında iyi bir takipçi sayımız ve kitlemiz olan “Çanakkale Rock İstasyonu” isimli Facebook sayfamızı kapatıp, “Rockistasyonu.com” ismiyle sıfırdan bir sayfa açtık. Ve web sitemizi hayata geçirmemizle birlikte Rock İstasyonu resmen kurulmuş oldu.

Siteyi kurarken kafanızda tam olarak ne vardı?

Siteyi hayata geçirirken kafamda olan şey, klişeleşmiş ve klişeleşmiş isimlerin dışında keşfedilmeyi bekleyen Türk rock müzisyenleri ve gruplarının yaptıkları işlere sitemizde yer vermekle birlikte, mümkün olduğunca röportajlar da gerçekleştirerek; söylemek istediklerini, seslerini kendi takipçilerine ve müzikseverlere duyurmalarına aracı olmaktı. Henüz site hayata geçmemişken sadece “Çanakkale Rock İstasyonu” adlı facebook sayfamızda (şu an sitede yer almayan) ve sitenin hayata geçmesiyle birlikte sayısız röportaj gerçekleştirdiğimizi biliyorum. Geldiğimiz noktada kafamdakilerden fazlasını gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam ediyor olsak da, bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen sanatçı veya grupların bir şekilde sesi olabiliyorsak ne mutlu bana.

Şu anda Rock İstasyonu’nun kuruluşundaki amaçlara ne kadar yakınsınız?

Rockistasyonu.com’un kuruluş amacı bir önceki sorunun cevabında belirttiğim gibi, “Öncelikli hedefi Türk Rock müzisyenlerine ve gruplarına destek olmak”tı. Bu amaca ulaştığımızı ve bunu halen devam ettirdiğimizi düşünüyorum. İşin özü, kuruluşundaki amaca elbet ulaştık fakat; sonrasında belirlediğimiz bazı hedeflere “ulaşabildik mi” orası tartışılır.

Rock İstasyonu’nun yayınının bir ‘kırmızı çizgisi’ var mı? “Şu kesinlikle yayınlanamaz” diye aldığınız bir karar var mı?

Rockistasyonu.com’un kırmızı çizgisi ilk zamanlarda pek yoktu aslında. Ama özellikle son birkaç senedir bazı kırmızı çizgileri çekmek zorunda kaldık. Örneğin “Basın bülteni” konusunda çok hassasız. “Word” veya “pdf” formatında elimize ulaşmayan, sadece sosyal medya hesaplarımızdan gönderilen, yeteri bilgi içermeyen, gelişi güzel ve emrivaki yapılan haber taleplerini değerlendirmeye almıyoruz. Özellikle Rock İstasyonu sosyal medya hesaplarından gelen bu tarz talepler sağlıklı bilgi içermediği gibi, gözden kaçabiliyor. O yüzden bu röportaj vesilesiyle basın sorumluları, plak şirketleri, sanatçı ve gruplardan ricam bülten gönderirken bu hususa dikkat etmeleri. Bir de son zamanlarda “Rock, metal veya alternatif müzik” dışında “rap” içerikli basın bültenleri tarafımıza ulaşıyor. Bu tarz bültenleri de maalesef yayınlamıyoruz.

Haberleriniz, röportajlarınız çok güncel. ‘Malzeme’ sıkıntısı yaşamıyorsunuz diyelim. Yine de sizi en çok zorlayan ne oluyor? Mesela “Bak Beyim! Sana İki Çift Lafım Var!” yazınız çok ilgimi çekmişti ve çok haklı bulmuştum sizi...

Bahsettiğiniz yazımla ilgili düşünceleriniz için teşekkür ederim. “Malzeme” sıkıntısı yaşamıyoruz evet. Elbette biz de insanız, yer vermemiz gereken ama gözümüzden kaçan haberler oluyordur mutlaka. Bizi en çok zorlayan konulardan biri sanırım bahsettiğiniz yazımda da gündeme getirdiğim “menajerlerle” olan ilişkiler. Ki bu sorunu sadece biz değil, bizim gibi platformların da yaşadığını düşünüyorum. Hatta eminim siz de yaşıyorsunuzdur. Nedir bu sorun? Sanatçı, grupla bir röportaj veya bir program talebimiz olduğunda, olması gerektiği gibi ve olması gereken üslupla öncelikle menajeriyle iletişime geçiyoruz. Ama ne yazık ki bazen, hatta çoğu zaman gönderdiğimiz o maillere, yazdığımız mesajlara olumsuz dahi olsa dönüş alamıyoruz. Talebimizi kabul edecekler diye bir kural yok elbet, ama olumsuz dahi dönüş alamamak sinir bozucu olduğu gibi, gerçekleştirmek istediğimiz projelerin, hedeflerin gerçekleşememesine yol açıyor. Bu tarz çok örnekler var; meraklısı sitemizden o yazımı bulup okuyabilir.

Özellikle sadece ‘rock’ çatısı altında bulunduğunuz için zor bir iş yapıyorsunuz. Ancak bir yandan da dijital platformlar, bağımsız plak şirketleri sayesinde yeni çıkan sanatçıların isimlerini eskiye göre daha rahat duyurabilmesi, rock’ın geniş kitlelerce dinlenip sahiplenilmesi söz konusu. Siz de Rock İstasyonu’nda bu isimlere sıkça yer veriyorsunuz. Bu açıdan baktığımızda da Rock İstasyonu’na gösterilen ilginin daha çok arttığını düşünüyorum. Buna katılır mısınız?

Evet, bizim yayın hayatımıza başladığımız zamana göre, şu an “rock” veya diğer müzik türlerine göre, hatta bu türlerin hepsini bir arada barındıran birçok platform var. Bazıları yakın dostumuz. Önceden web siteleri daha önemli bir yere sahipti. Şimdi ise bir sanatçı özellikle Instagram gibi sadece sosyal medya platformlarından ya da YouTube aracılığı ile belli bir kitleye ulaşabiliyor. Bahsettiğim sosyal medya platformlarından tek farkımız sanırım bunu tamamen gönüllü yapmamız. Çünkü takdir edersiniz ki Instagram veya YouTube gibi örnek verdiğim mecralarda daha çok kişiye ulaşmak istiyorsanız belli bir bütçe ayırmak zorundasınız. Rock İstasyonu’na ilginin artması veya artmamış olmasını da müzikseverlerin takdirine bırakayım.

Tüm müzik türlerini kapsayan ‘müzik haber siteleri’ zar zor ayakta kalabilirken yukarıda bahsettiğim gibi ‘sadece rock müzik’le ilgili bir site 11 yıldır nasıl yoluna devam ediyor?

Çok haklısınız. Bu 11 yıllık süreçte müzik haber sitelerinin dışında birçok müzik mekanı da özellikle pandemi döneminde maalesef kepenk indirdi. Ya da iş değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Buna dağılan müzik gruplarını dahil edebiliriz. 11 yıllık süreç içerisinde web sitemizin 2014 yılında yayın hayatına başladığını göz önünde bulundursak bile dilekolay 7 yıllık bir süreç. Açıkçası biz bunca zamandır bu işi gönüllü, severek yapıyoruz fakat gönüllü, severek yapmak yetmiyor, madalyonun diğer yüzü var. Web sitemizi ayakta tutabilmek için her yıl yüksek bir meblağ domain, hosting ücreti ödüyoruz. İlk yıllarda özel sektörde çalıştığım dönemde, sadece kendim bu bütçeyi karşılayabiliyordum fakat son birkaç yıldır sağ olsunlar yakın dostlarımızın Rockistasyonu.com’a manevi olduğu gibi, maddi katkıları büyük. Kendilerine minnettarım. Tabii işin bu kısmı bir şekilde hallediliyor ama sanırım Rockistasyonu.com’un 11 yıldır yoluna devam ediyor olmasının en büyük sırrı öncelikle dürüstlük ve sabır, sonrasında ise ilk günkü çizgisini bozmaması diyebilirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi