Ruberu

Erdoğan “Bu seçimde Cumhur İttifakı olarak hazırladığımız tüm müzikleri yasaklıyoruz. Müziksiz bir kampanya olacak, ruberu ikili görüşmelerle kampanyamızı sürdüreceğiz” dedi.

Yüz yüze ikili görüşmelerle seçim kampanyası yapacaklarmış. Ruberu olacakmış.

85 milyonla nasıl olur bilinmez ama, iyidir ruberu. Karşınızdaki insanın gözlerinin içine bakarak konuşmak iyidir. Samimi olup olmadığınız okunur gözlerinizden. Yalanınızı vücut diliniz ele verir. Ağzınızı bozduğunuz anda bir kabahat örtmeye çalıştığınız anlaşılır. İyidir ruberu.

Bir zamanlar liderler televizyonda tartışırlardı ruberu. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak soru sorar, cevap verirlerdi. Kabalaşmadan, küfüre başvurmadan, ince espriler de yaparak birbirleriyle konuşurlardı. Mizah da vardı, nezaket de vardı, zekâ da, diploma da.

Bay Kemal kaç kez çağrıda bulundu televizyonda ruberu tartışmak için. Cevap alamadı hiç. Çekindi rakip. Cesaret edemedi.

Kolay değil tabii bin türlü haklı eleştiriyi göğüslemek kabahatleriniz ortadayken. Hatalarınız apaçıkken.

Sormazlar mı adama namusu ve şerefi üzerine tarafsızlık yemini eden cumhurbaşkanı olarak neden depremde particilik yaptınız ve yalnız AKP’li belediyeleri aradınız diye?

Sormazlar mı daha depremin ertesi günü “Günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız” derken yardımların yetersizliğine isyan eden yurttaşları korkutup susturmak, sindirmek mi istediniz diye?

Sorarlar.

Yüz yüzeyken küfür de edemezsiniz kolay kolay. Partinizin grup kürsüsünden sallayabilirsiniz. Ama insanlara gözlerinin içine baka baka sürtük diyebilir misiniz? Çürük diyebilir misiniz?

Veya televizyonda tartıştığınız rakibinize “Cibilliyetsiz” denir mi? Adam bir cevap verse dosyalı, belgeli? Aman diyeyim!

Depremin beşinci haftasında hâlâ çadır diye feryat eden insanlar var. Onların karşısına geçip “Be ahlaksız, be namussuz, be adi” deyin bakalım ne oluyor.

“Yazıyorum deftere, günü gelince soracağım hesabını” diye esip gürlemek kolay ekranda. Bunu depremzedeye söyleyebilir misiniz ruberu?

Ya onun da defteri varsa? Ya o da not etmişse her şeyi? Ya açarsa kara kaplıyı hazır yakalamışken ruberu?

Neler var o defterde neler…

Kızılay var mesela. Soğukta donan yurttaşlara çadır yetiştirmek varken AHBAP’a 46 milyona çadır satan Kızılay. Vatandaşın bağışladığı TIR’lar dolusu giysiyi satan Kızılay. Türkiye Eczacılar Birliği’nin deprem bölgesinde açtığı seyyar eczanelere çöken Kızılay. Kavurma konservesi, barbunya pilaki satan Kızılay. Battaniye saklayan. Kan satan. “Artık değil kanımı, idrarımı bile bağışlamam” diye vatandaşı isyan ettiren Kızılay.

AFAD var. Gönüllülere engel olan. Madencilere izin vermeyen. Enkazdan insandan önce banka kasalarını çıkartan AFAD. Gönüllülerin ve yabancı arama kurtarma ekiplerinin başarılarını sahiplenen. Gönüllülere AFAD yeleği giydiren. Su bulamayan depremzedeye “Yüzüğünü sat su al” diyen AFAD. Akraba çiftliği AFAD.

Diyanet var kara kaplıda. İnsanlar enkaz altında kurtarılmayı beklerken onlara kendi salalarını dinleten Diyanet. Evlatlık alınan depremzede çocuklarla evlenilebileceği yolunda fetva veren Diyanet. Depremde sadra şifa herhangi bir yararı görülmeyen, barınma çadırlarının yetersizliği konuşulurken 4-6 yaş çocuklar için kuran kursu çadırı açan Diyanet. 2023 bütçesinde AFAD bütçesi %33,6 oranında azaltılırken bütçesi %56,6 artırılan Diyanet.

Bakanlar var depremzedenin tuttuğu notlarda. “AFAD dışında başka yere yardım provokasyondur” diyen, “Devletle eş koşmaya çalışan varsa gereği yerine getirilir” diyerek AHBAP’ı tehdit eden, “Bizim hazırlığımız İstanbul depremineydi” diye üfüren Süleyman Soylu var mesela.

Uşak’tan 1 milyon battaniye gönderilince “Üreten Türkiye” mavalını okuyan Mustafa Varank var. Deprem bölgesinde kendi reklam klibini çektiren Fahrettin Koca var. “Aileler çocuklarını tarikatlara emanet ediyorlarsa biz karışmayız” diyen Yanık Hanım var. Tıraş etmedikleri sakallarıyla algı sahtekarlığı yapan bakanlar var.

Daha neler neler var depremzedelerin de hepimizin de tuttuğu notlar arasında. TSK’nın derhal harekete geçirilmemiş olması var. Arama-kurtarma faaliyetleri için aktif olarak kullanılan temel iletişim platformu Twitter’in engellenmesi var. Depremzede çocukların tarikatların eline düşmesi var…

Muhalefet belediyelerinin topladığı yardımlara henüz il sınırındayken valilik flaması asılması, afet alanında bunun Akapenin ampullü bayrağıyla değiştirilmesi sahtekarlığı var. Hatay’da tüm ilçelerin bina analiz raporlarının arşivlendiği tek katlı binanın, delillerin yok edilmesi amacıyla valilik kararıyla alelacele yıkılması var. KYK yurtlarının boşaltılması var.

Osmaniye’de Erdoğan ve Bahçeli geliyor diye geçecekleri yola asfalt dökülmesi var. “Cumhurbaşkanı burada; sessizlik olacak!” diye vatandaşa çemkiren Bahçeli. Cebinden çıkardığı bir tomardan çocuklara 200 liralık banknotlar dağıtan Erdoğan.

Ve bütün bu koordinasyon zafiyetine ve bin bir türlü rezalete neden olan şahsım rejimi var vatandaşın kara kaplı defterinde.

Vatandaş hepsini soracak size teker teker; haberiniz olsun. “Devleti neden bu hale getirdiniz?” diye soracak.

Hepsini soracak.

Ruberu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi