Rusya, Ukrayna’yı işgal eder mi?

Son Güncellenme Tarihi: Ocak 14, 2022 / 15:09

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ilk kez bu kadar endişe duygusu taşıyan bir açıklama yaptı. “Avrupa’da gerçekten yeni bir silahlı çatışma riski var” dedi. Samimiydi, endişeliydi.

Üstelik bu açıklamayı, uzun bir zamandan sonra ilk kez gerçekleşen NATO-Rusya görüşmelerinden sonra yaptı. Rusya ve askeri ittifak üyeleri arasında yapılan görüşmede, Ukrayna krizinin çözülmesi için adım atılamadı. Görüşmenin amacı, ‘Elimizden geleni yapıyoruz’ vari bir açıklamanın içini doldurmaktı. İki taraf da biliyor ki, ne Rusya ne de NATO’yu oluşturan ülkeler, Ukrayna konusunda ortak bir dili oluşturabilirler. Durumun ciddiyetine vurgu yapmak da NATO Genel Sekreterine düştü; ‘Teyakkuz’ mesajı verdi.

Rus heyeti ve NATO ülkesi temsilcileri arasında dört saat süren görüşmenin ardından Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandır Gruşko, ülkesinin karşı karşıya kaldığı tehditleri önlemek için atılan siyasi adımların yetersiz kalması durumunda Moskova’nın “askeri adımlar” atacağını belirtti. Gruşko, NATO temsilcilerine, “Durumun daha da kötüye gitmesi Avrupa güvenliği için en öngörülemez ve en ağır sonuçlara sebep olabilir” dedi.

Kiev, Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edildiği 2014 yılından bu yana ülkenin Rusya sınırındaki iki bölgede ayrılıkçılarla savaşıyor. Rusya’nın sınırda yaklaşık 100 bin asker topladığını ve Ukrayna’yı işgale hazırlandığı iddia ediliyor. Savaş boyunca 13 bin kişi hayatını kaybetti.

Gerçekten de Avrupa’da bir silahlı çatışma, hatta savaş riski var mı? Bence var.

Ayı benzetmesi
Bir Rusya uzmanı dostum, ülkenin ‘Ayıya’ benzediğini, Rusların bu benzetmeyi içselleştirdiğini, hatta hoşlarına gittiğini söyledi.

Yani üzerine gitmez, dokunmaz, görmezden gelirsen, ayının hışmına uğramaz, yanından geçer gidermiş. Eğer bamteline basar, üstüne gider, hatta yaralamaya veya öldürmeye kalkarsan, kırar geçer, gözü hiç bir şeyi görmezmiş. Kırım’ın işgali de böyle olmuş. Ya da en azından Ruslar kendilerine izah yolunu bir ‘Hayvan’ benzetmesiyle yapıyorlarmış.

Soru şu: Ukrayna, Kırım benzeri bir işgale uğrar mı? Böyle bir endişe var. Rusya uzmanı dostum bu soruya, ‘Böyle bir işgale şaşırmam’ diye cevap veriyor.

Geçen hafta Salı günü Biden-Putin arasında dört saat süren video-konferans yapıldı. Tek bir konu vardı: Ukrayna…. Biden, Putin’e, ‘İşgal’ durumunda Rusya’ya ağır bedeller ödetileceğini söyledi. Putin ise ülkesine atfedilen ‘Ayı’ benzetmesi misali, bir tehdit hisseder, saldırı gibi bir durum söz konusu olursa bundan kaçınmayacaklarını söyledi. Ukrayna’nın NATO üyeliğinin kendileri için “kırmızı çizgi” olduğunu söyleyerek, bu konuda Biden’den yazılı bir güvence talep etti. Biden ise bu talebi açık olarak reddetti. Putin, eğer önümüzdeki süreçte istediği yazılı taahhüdü alamazsa ki zor görünüyor, Ukrayna sınırına askeri yığınak yapmaya devam edecek.

Savaşın eşiğindeyiz
Yani bir restleşme söz konusu…
İşte bu nedenle NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, ‘Avrupa’da çatışma’ riskinden söz ediyor. Yaklaşık 20 yıldır kaotik bir süreçten geçen Ukrayna üzerinden egemenlik mücadelesi giderek sıcak savaş potansiyelini kuvvetlendiriyor.

Rusya, Kırım’ı bu süreçte topraklarına kattı. Bu Batılı emperyalist devletler buna karşı etkisiz kaldı. ABD’nin öncülüğünde NATO, Ukrayna’yı üye yapmaya kalkarsa bu durum, NATO’nun Ukrayna üzerinden Rusya ile bir savaşa girmesinin uluslararası hukuk bağlamında objektif koşullarını yaratması anlamına geliyor.

Böylesi bir savaş riski ve çatışma ortamı ise silah tekellerinin dışında kimseye bir fayda getirmeyecek. ABD, 2014’ten bu yana Ukrayna’ya “savunma yardımı” adı altında 2.4 milyar dolar verdi. Doğu Avrupa’nın küçük ve yoksul ülkelerinin de “Rusya tehdidiyle” yıllardır haddinden fazla Batılı emperyalistler tarafından silahlandırıldığı da biliniyor.

Bu savaş neden ve kime yarayacak?
Şimdilik en yakın tahmin, Kırım’dakine benzer bir şekilde Donbass’ın da Rusya topraklarına dahil edilmesi… Böylece, Donbass Rusya ile Batı güçleri arasında fiili bir tampon bölgeye dönüşebilir. Rusya aynı zamanda, Hindistan ile de ‘silah alışverişi’ konusunda somut adımlar attı.

Bütün bu gelişmeler, -biz kendi derdimizle uğraşırken- dünyanın yeniden savaş, silahlanma ve gerilim sarmalına doğru ilerlediğini gösteriyor.

Gazete Pencere'yi Google'da Takip Et

Scroll to Top