Sabırla koruk…

Siyaset halkın sorunlarını çözmek, ülkenin refahını sağlamak; adaleti, huzuru, çevreyi, doğayı korumak niyetiyle yola çıkanların yaptığı iş olsa böyle olmazdı sonumuz. Bu güzel hedeflerin yolunda cümleler de başka olurdu, üretilen politikalar da.

Toprağın değerini bilen, insanca yaşama saygı, emeğe hak verenler yönetseydi memleketi, çiftçisini, emeklisini, dar gelirlisini düşünür, hele hele en çok da gencini, öğrencisini hesaba katan cümleler kurardı. Ya da konuşmazdı; şart değil…

Eski Tarım Bakanı, “Çiftçi memnun” diye diye gitti. Yeni Bakan, “Aç ve açıkta hiç kimse yok, üreticimiz gece gündüz çalışıyor” diyerek geldi.

Mazot 21 lira, gübre ateş pahası, çiftçiye, “Ekilmedik tek karış toprak bırakmayın” diye çağrı yapıyorlar. Yoksulluk yok, açlık abartı, pahalılık geçici…

‘Ben kuzuyu bütün alıyorum, et ucuza geliyor’ tavsiyesi çıtayı öyle bir yere çıkardı ki oradan inemiyor Ankara; siyasi üsluba dönüştü. Cumhur İttifakı bu cümleyle yarışmaktan kendini alamıyor. Cumhurbaşkanı’ndan milletvekillerine neredeyse her fırsatta kuzuyu bütün önerip alamayana ‘sabır’ diyorlar. Zaten sabreden insanları sabretmeye davet etmek, “İtiraz etmeyin, bizi desteklemeye devam edin” demek. Oysa vatandaşa “Sabredin” demek yerine, halden anlamalı. Halden anlamak da tercihlerle gösterir kendisini. Neyi önemseyip kimi görmezden geldiğini dili ele verir siyasetçinin; yediğinden çok dediği gösterir durduğu yeri.

Gençler dünyayı gezsin, gidemeyen dişini sıksın. Menemene sucuk koyabilen pahalılıktan şikâyet etmesin, sinemaya giden yakınmasın.

Geçen yıl çiftçinin cebindeki telefondan ekonomi yorumu yapan AKP yöneticisi, bugün öğrenci evindeki menemenden hükümete pay çıkarıyor. Mahcup olmayı bilmeyen siyaset üslubu, iki dilim sucuğu, ayda bir sinemayı insanın yüzüne vurup boğazına dizmeyi iyi beceriyor.

Sabır…

Şatafatlı sofralara sabır, iki maaşlı, üç maaşlı bürokratlara sabır, ballı ihalelere sabır… Derdi veren sabrı verir, önerisi de Cumhurbaşkanı’ndan geliyor: Sabırla koruk helva olur.

Sabırsa sabır.

İktidar da sabretsin o zaman. Eleştirilere, itirazlara hükümet de biraz ses etmeyip sabretsin bakalım; onların koruğu mu helva olacak, yoksa helvaları mı koruk olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Erhan Karadağ Arşivi