‘Sadakatsiz’in serseri dünyası!

‘Sadakatsiz’ dizisinin tüm listeleri alt üst eden şarkısı ‘Dünya Serseri’ şarkının ‘imalatçısı’ Levent Özer tarafından bu kez akustik versiyonuyla dinleyiciyle buluştu. Akustik girişle battaniye altında drama bağlarken aniden kalkıp hafiften salınmaya başlamaya hazır olun.

Bilindiği üzere televizyon dizileri izleyiciyi özellikle hafta içi akşamları yaklaşık 4 saat boyunca ekrana kilitliyor. Her ne kadar dijital platformlarda makul sürelerde yayınlanan dizilerin talibi çok olsa da 50 yaş üstü için açık kanallarda yayınlanan diziler hala geçerliliğini koruyor.

Dizilerin taktığı bu ‘kelepçe’nin izleyici üzerinde bir etkisi daha var: Dizi müzikleri. Heyecanla bir sonraki bölümlerini beklediğimiz dizilerde çalınan müzikler bu yapımlara sadece görsel olarak değil işitsel olarak da bir aşinalık yaratıyor. Bazen eski şarkıların yeni versiyonlarının bazen de yepyeni sanatçıların şarkılarının fon oluşturduğu dizilerin müzikleri artık film müziklerini geçmiş durumda. Önceden filmlerin soundtrack’leri ayrı bir play list oluştururken artık bu durum dizi müzikleri için geçerli oluyor. Bunun iyi bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Zira birçok konuda eleştirilen televizyon dizilerinin müzikleri sayesinde dinleyici kaliteli müzisyenlerle tanışma imkanı yakalayabiliyor.

Yukarıdaki yazılanlara son zamanlarda verilebilecek örnekler arasında başı çeken bir isim var: Levent Özer. Kanal D’de yayınlanan, başrollerinde Caner Cindoruk, Cansu Dere, Burak Sergen’in yer aldığı ‘Sadakatsiz’ dizisi için yaptığı ‘Dünya Serseri’ isimli şarkıyla adını duyuran Levent Özer, şimdi de ‘Dünya Serseri’nin akustik versiyonunu yayınladı. Şarkı çıktığı anda dinleyiciden yoğun ilgi gördü ve Shazam Türkiye listesine 3, Spotify Top 50 Türkiye listesine de 2 numaradan girdi.

Alternatif camiayı takip edenler aslında Levent Özer’i 2013 yılında yayınladığı ‘Söyle de Bilelim’ albümünden hatırlayacaktır. Özer’in aldığı caz eğitimi, şu ana kadar funk, r&b, soul, rock olmak üzere birçok farklı tarzda üretim yapmasının bir ürünüydü bu albüm. Levent Özer ‘Dünya Serseri’de de bu geleneğin dışına çıkmıyor. Şarkı akustik-elektronik olarak adlandırabileceğimiz bir çizgide ilerliyor. Levent Özer’in vokali şarkının önüne geçiyor fakat şarkının melodisi kendini arkadan ince ince o kadar güzel hissettiriyor ki akustik girişle daralmaya başlarken elektronik kısım devreye girdiğinde kendinizi hafif hafif sallanırken bulabiliyorsunuz. Levent Özer şarkının hikayesini anlattı.

‘Dünya Serseri’nin akustik versiyon fikri nasıl ortaya çıktı?

Dünya Serseri zaten elimde akustik gitarımla yazdığım bir şarkıydı. Olması gereken bir versiyon olarak kafamızda dönüp duruyordu ve biz de özgür bıraktık ‘akustika’ versiyonu tabiri caizse. Bence her ‘elektrik’ şarkının içinde akustik bir anlatım gizli ve akustik versiyon kaçınılmaz bir tercih oluyor. Daha yakın bir hisle söyleme imkanı veren bir duygu akışı oluyor akustik versiyonlarda. Daha sakin bir aranjman ve akustik gitarın dokusu vokali biraz daha özgür kılabiliyor diyebilirim. ‘Dünya Serseri’ özelinde konuşacak olursak; şarkının orijinal versiyonunda vokalden sonra yer alan, farklı sound ve atmosfer ‘Akustika’ versiyonunda yerini daha bluesy ve etnik tınılara bırakıyor. Benim gitar çalışımı bilenlerin çok sık duyduğu o ‘etnik’ hava ‘Akustika’nın en sevdiğim kısmı diyebilirim. Sonunda da sürpriz bir vokalle şarkımız sanki baştan başlıyor hissi vermeye çalıştık. Geri dönüşler çok güzel, çok mutluyum.

İlk albümün ‘Söyle de Bilelim’ çok farklı bir sound’a sahipti. ‘Dünya Serseri’ ise bambaşka bir formda. Bu geçiş nasıl oldu?

‘Söyle de Bilelim’ stüdyoya girip çaldığımız bir sesion albümüydü. Akustik enstrümanlara daha çok yer vermiştim. Nefesliler, yaylılar, perküsyonlar adeta bir festival ortamı ahengi vardı. ‘Dünya Serseri’ daha butik bir çalışmanın eseri. Ben aynı benim sadece zevklerim ve hayat değişiyor diyebiliriz. Müzik, müzisyen için bitmeyen bir yolculuk ve her durağın tadı ayrı benim için. Şarkıları yazarken şarkının ne istediğine kulak vermeye çalışıyorum elimden geldiğince ve ‘Dünya Serseri’ ne istiyorsa ona vermeye çalıştık. Onur Diner, Ali Kutlu Suytar ve Gökhan Sürer'in de eşsiz desteğiyle. 

Türler arasındaki bu değişimleri nasıl değerlendiriyorsun? Dinleyici de bir tereddüt yaratabileceğini düşünüyor musun?

Dinleyici kendini özgür bıraktığı zaman, tereddüt dediğimiz anlar harika sürprizlere dönüşebilir. 2021 senesinde "ben sadece şu ya da bu tarz dinliyorum" diyen dinleyici bence çok şey kaçırıyor. Ben hiçbir zaman kendimi hapsetmedim kariyerimde. Aynı anda Rashit grubunun üyesiyken punk çalıyordum ve bambaşka bir tarzda albümüm vardı, sahnede Teoman'la rock yapıyordum, What da Funk diye bir ekip kurmuştuk orda da funk çalıyordum. Rap yapan dostlarıma eşlik ediyordum, Hayal Kahvesinde disko, r&b, soul, funk, rock çalıyordum...

Her disiplinden öğrenilecek detaylarla kendimi geliştirmeye çalışıyorum hala. Genç müzisyen dostlarıma da aynısını tavsiye ederim. Tek bir tarzda sıkışmasınlar.

 ‘Dünya Serseri’, ‘Sadakatsiz’ dizisiyle nasıl buluştu?

‘Sadakatsiz’ dizisinin müziklerini yapan sevgili Cem Öget beni başka bir dizinin müziklerine yardımcı olmam için stüdyoya çağırmıştı bir gün.

Gittim ve işimizi hallettim sonra laf lafı açtı ve Cem benim neler yaptığımı sordu. O sıralar ‘Dünya Serseri’ mix aşamasındaydı ve Cem şarkıyı dinlemek istedi. Dinler dinlemez "Levent bu Sadakatsiz" dedi. Ben de kendi kendime "Kime sadakatsizlik yaptım acaba?" diye düşünmeye başladım. Gerçekten çok üzüldüm hakaret edildi sandım... Sonra böyle bir dizi olduğundan bahsetti Cem ve ben de derin bir oh çektim. Diziye çok hakim olduğu için gözünün önüne geldi sahneler ve olaylar bildiğiniz gibi gelişti sonrasında.

 ‘Dünya Serseri’, ‘Sadakatsiz’ dizisi olmasaydı da bu kadar bu popüler olur muydu?

‘Sadakatsiz’ gerçekten güzel bir sıçrama oldu ‘Dünya serseri’ için. Kesinlikle yadsınamaz bir katkısı oldu ‘Sadakatsiz’in. Bu kadar popüler olmazdı ilk etapta kesinlikle.

Gerek açık kanallarda gerek de dijital platformlarda son birkaç yıldır diziler ve müzikleri bir arada yürüyor diyebiliriz. Dizilerde çalınan müzikler ilk duyulduğunda “Şu dizinin şarkısı” yorumu yapılıyor. Bu birlikteliği nasıl değerlendiriyorsun?

Görsel ve işitsel birliktelik karşı tarafa güçlü bir hikayeyle çok daha hızlı geçiyor. Dizi ve filmler çok önemli gerçekten. Sadece burada değil bütün dünyada. Farklı disiplinler bir araya her fırsatta gelmeli. Çok yaratıcı süreç ve sonuçlar kaçınılmaz oluyor. Bence çok keyifli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi